Paylaş
Ben de ona;
"Silgi kullanmadan resim çizme sanatına, "hayat" denilmektedir" diyorum..
Sezon başından beri olup bitenleri düşünüyorum da..
İnsanın içi kıpır kıpırdı.. Ardı ardına patlayan transferler..
Uzun zamandır yaşamayan sevinçlerle dans eden duygular.
Sonra ne oldu.
Milyon dolarlar harcanarak kurulan ve taraftarın büyük umutla beklediği oyunculardan kurulu ekibi, PATATES TARLASI gibi olan sahaya sürdüler..
Yönetim olarak milyon eurolar, dolarlar harcayacaksın, dünyanın tanıdığı kaliteli oyuncuları takıma getireceksin.. Taraftara BÜYÜK UMUTLAR vereceksin..
Ama saha ile profesyonelce ilgilenmeyeceksin..
Dünyanın neresinde var böyle bir şey Allah aşkına..
Hatırlayın İnönü’nün çimlerinin halini..
Bu mudur profesyonellik..
Oysa FUTBOL BİR AHENK oyunudur..!!
Futbolun arkasında duran KULÜP de “ahenkli” olmalıdır.!!
Örneğin Real Madrid'in Hocası Mourinho "Bu saha bize yakışmaz" dedi.. Kulüp Real Madrid'in sahasını 15 gün içinde yeniledi..!!
Real Madrid – Sevilla maçı öncesi, Madrid’in hocası Mourinho, saha içine iki kale getirtti ve sahanın kenarına kurdurdu. Neden, ‘gerçek kalenin zemini bozulmasın’ diye..
Saha böyle korunur efendiler..!! Gidin ve öğrenin..!!
Başkan ve futboldan sorumlu yönetici arka arkaya transfer bombası PATLATACAK, AMA sahanın halini kimse düşünmeyecek..!!
İlk maç Ağustos'un 14’ünde Buca’da oynandı.. Deplasmanda.
Sonra, Ağustos’un 21’inde İnönü’de.. Kiminle? Büyükşehir'le..
Belediye 2-0 aldı maçı.. Gitti ilk 3 puan..
Guti ne dedi.. “Bu saha patates tarlası gibi..”
Gazeteler günlerce yazdı, televizyonlarda günlerce tartışıldı..
Burhan Akdağ’la birlikte maçı izlerken dedik ki, “Haftaya (29’unda yani, 8 gün var..) Karabük’e gideceğiz, sonra milli maç var. Tam 22 gün sonra İnönü’ye geri döneceğiz.. hallederler o sırada..”
22 gün sonra İnönü’ye döndük.. Saha aynı saha.. Patates tarlası gibi..
Sadece 2 kalenin 6 pası önüne YAMA yapmışlar.. Hepsi o kadar..
Yine yazıldı çizildi..
Bunlar olduğunda Eylül 11’di. Haftaya Fenerbahçe’ye deplasmana gidilecek ve İnönü’ye 17 gün sonra yani ayın 25’inde dönülecekti..
Yazdık tabii..!!
Bir mesaj geldi.. “Beyefendi, bilip bilmediğiniz konularda yazmayın, çimleri ekildi.. Yavaş yavaş büyüyecek.”!! Belli belli..
Ağustos’un başından beri çimlerin büyümesini bekliyorlarmış EKİM’in sonunda..!!
Cahilliğimize verin, dünyanın hangi büyük takımı ÇİMLERİN BÜYÜMESİ BEKLER..!!
Yönetim milyonları harcayacak getirecek, ama sahadan sorumlu olan kimse bize diyecek ki “ÇİMLERİ EKTİK, HIZLA BÜYÜYORLAR..!!”
Döndük 25’ine. Doğru, çimler biraz BOY ATMIŞ..!!
Geldik, Ekim 16’sına.. Beşiktaş – Manisaspor.. Doğrusu çimlerin boyu uzamış AMA bu defa da saha BETON GİBİ.. Futbolcular yere düşüyor ya da topa vuruyorlar yerden TOPRAK KALKIYOR TOPRAK.. Kısacası ZEMİN SERT Mİ SERT..!!
Top oynayanlara sorun bakalım, toprak sert oldu mu adam yere düştü mü zımpara olur zımpara..
Gidin, bakın bakalım AVRUPA’YA? Maçtan önce NE yapıyorlar orada..!!?
Saha kuruysa, çimleri ve toprağa yumuşatmak için maçtan önce suluyorlar hafifçe..
Böylece toprak nemleniyor.. Futbola elverişli hale geliyor..
Kasımpaşa maçı hariç KAÇ PUAN GİTTİ, 6..
Elbette bu maçlar, “TAMAMEN sahanın YÜZÜNDEN uçtu” demiyorum..
Ancak, etkili faktörlerden biri de buydu..!!
(Yanlış kadro, yanlış taktik, Hakem rezillikleri, kasti atılan ve sakatlamak için atılan tekmeler vs vs vs..Bunlar hariç..)
Ya Schuster’e ne demeli.. Sakatlıktan dolayı takımı haftalardır santraforsuz oynattı.. Tecrübeli golcü Fatih Tekke’yi kişisel kini nedeniyle kadroya bile almadı..
Bize ne senin kişisel kininden..!!?
Gelelim 2. profesyonel olmayan karara.. Belki insani ama kesinlikle PROFESYONEL değil..
Durduk yere Bursa seyircisini İstanbul’a davet etmek..!!
Evet, insani ve FAİR PLAY bir davranış..
Ama hiç hesaplanmayan 2 maç ceza..!! Ve Gaziantep beraberliği...
Al sana bağıra bağıra giden 7 puan..
Unutmayın; iyi niyetli olmak başka bir şeydir, PROFESYONEL olmak başka BİR ŞEY..!!
Trabzon ve Eskişehir maçında hakemin katkılarıyla kaybedilen 6 puan..
Guti’nin sakatlanmasına neden olan tekmeler hariç, olmayan bir faul atışından Trabzon’a yazılan 3 puan.. Eskişehir’de Guti’nin bedavadan atılması.. Ve giden bir 3 puan daha.. Etti sana 13 PUAN..
Elbette, büyük takımlar bunun arkasına sığınmaz, Çünkü, bizim bu topraklarda bir söz vardır:
“Anneannemin de bıyıkları olsaydı, DEDEM olurdu..!!” diye..
Ve 3’üncüsü..
Beşiktaş taraftarını heyecanlandıran YENİ TRANSFER haberleri birbiri ardına patlıyor...
Süper haberlerdi bunlar..
Ama gelecek 3 oyuncunun sadece 1’i Avrupa maçlarında oynayacak..!! Takım biraz daha puan farkı yerse de gelecek sene ZATEN hiçbiri AVRUPA maçlarında OYNAMAYACAK.. Çünkü, takım Avrupa dışında kalmış olacak..!!
Bu durum bana; yıllar önce, bir haberci olarak haberini yayınladığım bir olayı hatırlattı..
Ünlü bir istihbaratçının emekliği gelmişti ve emekli olmadan önce son görev olarak yurtdışına (ABD) gönderilmek istenmişti. İstek böyle idi..
Söylenen ise şuydu:
Gönderilmek istenen kişi istihbarat dünyasında çok sevilen birisiydi ve o dünyanın “Ağır AĞABEYİYDİ”..!! Kısa süre sonra emekli olacaktı. Ama bu görevle, maaşı biraz iyi olacaktı.. Yılların ağır devlet hizmetinden sonra Ona, küçük bir jestti bu..!!
Hemen kıyamet koptu tabii..
Dediler ki;
“Her toplantıda uyuyor, zaten kulakları da duymuyor..!!”
Dönemin hükümeti sıkıştırılıyordu..
Ancak, Gazetelerdeki espri müthişti:
“Kulakları duymuyor ama çok iyi AJAN’dır..”(!!)
Şimdi gelelim Beşiktaş’a..
Yeni transferleri de ÇOK İYİ futbolcular; ama, AVRUPA’DA oynayamayacaklar..!!
“Futbol ahenk işidir” dedik..
Başkan veya futbol şubesi transfer işiyle uğraşırken, birisi sahanın çimleriyle, birisi, stadın koltuklarıyla., birisi kantinciyle, birisi seyirciyle, birisi güvenliklerle, birisi oyuncuların dertleriyle, birisi teknik heyetin sorunlarıyla, birisi güvenlikçilerin derdiyle vs vs uğraşacak..
İşte o zaman ahenkli bir kulüp olursun..
Böylece, HER ŞEYİ BAŞKANDAN BEKLEMEZSİN..!!
Futbol sadece, futbolcuların saha içinde 90 dakika gösterdikleri AHENEK değildir.. Bir bütündür..!! Felsefik olarak da diyalektik olarak da..!!
Elbette; saha içindeki AHENK, NETİCE belirlediği için ŞİİRSELDİR ve asli olarak önemli olan da odur..!!
Bugün, benim anlattıklarım ise, kulüp yöneticileri ve taraftarları ilgilendiren ve büyük 90 dakikanın AHENGİNİN iyi olması için hazırlanılacak “AHENKTİR”..!!
Unutmayın ki,
“Silgi kullanmadan resim çizme sanatına, "hayat" denilmektedir…”
O da 1 kez yaşanır..!!
Neyse OC Kaçar
En Kalbi Muhabbetlerimle..
Ben Can; Orhan CAN..
Paylaş