Paylaş
- Demokratik özerklik talepleri!
- Meclis’te Kürtçe konuşma girişimleri.
- Mahkemede Kürtçe savunma.
- Bayrak ve renk talepleri.
- Anayasa’da Kürtlerin varlığına yönelik düzenleme talebi.
- Kürtçe eğitim. Anadilde eğitim isteği.
BDP genel seçimlere doğru bu talepleri yükseltiyor. Amacı diğer partilerle arasındaki makası açmak.
Bir defa daha hatırlayalım;
1) Öcalan artık, Kürt meselesinin siyasi çözümünde devletin muhatap aldığı bir faktördür.
2) Partileri kapatılınca Ahmet Türk ve arkadaşları sine-i millete dönme kararı almışlardı. Ama Öcalan “Hayır Meclis’e gidin” dediği için BDP grubunu oluşturdular. Bunu Ahmet Türk açıklamıştı. Bu durumda BDP’nin Meclis’teki fiili grup başkanı Öcalan’dır.
Şimdi bu gerçeklere bakarak analiz edelim.
Genel seçimlere doğru BDP Kürt oylarını kilitlemek için talep bombardımanına başlamıştır.
Önümüzdeki günlerde AK Parti’nin ve CHP’nin “Evet” diyemeyeceği talepleri daha da artıracak, çıtayı yükseltecektir.
Diyelim ki;
- Gündelik hayatta Kürtçenin ikinci dil olarak kullanılması talebi. Yani vitrinlerde, tabelalarda Kürtçe kullanılması.
- Şimdi buna CHP ne diyecek? Ya da AK Parti nasıl bir tavır alacak?
Kürtçeyi gündelik hayatta reddedecekler mi?
Karşı çıkarlarsa BDP’nin stratejisi tutmuş olur. Çıkıp diyebilir ki;
“İşte gördünüz bunlar sizin anadilinizi tanımıyorlar. Yaşatmak istemiyorlar!”
TRT-6’da “Kürtçeye evet”, Diyarbakır Meydanı’nda “Hayır” diyebilir misiniz?
- Diyemezsiniz.
AK Parti ve CHP bu talebe karşı ılımlı dursa, bu defa Batı’dan tepki alacaklar.
İşte BDP’nin diğer partileri bölgede açmaza çektiği nokta tam burasıdır.
Bu strateji “siyaseti Kürtleştirme” stratejisidir. Ve büyük bir başarıyla sürdürülmektedir.
AÇILIM KORKUSU
Hükümetin açılım politikası ilk başlarda BDP’yi rahatsız etmişti. İnisiyatif sanki elinden kayıyor gibi bir atmosfer oluşmuştu.
BDP, teröristleri zafer işaretleriyle otobüslerin üzerine çıkararak “Açılım”ın önünü kapattıktan sonra şimdi inisiyatifi yeniden ele geçirme aşamasındadır.
Genel seçimlere doğru yükselen taleplerin amacı budur.
Uzun yıllar “Kürt yoktur. Dağ Türkleri vardır” diyen devlet ve siyaset de bu aşamada ne yapacağını, nasıl bir tavır alacağını şaşırmıştır.
Bu körlük, bu duyarsızlık, bugün Türk vatandaşları ile Kürt kökenli vatandaşlar arasında bir “hassasiyet uçurumu” açmıştır.
BDP işte bu uçurumda siyaset üretmektedir.
Genel seçimlere doğru BDP bu taleplerin hızını artıracaktır.
Amaç AK Parti ve CHP’nin oy potansiyelini silip bölgedeki oy haritasını kendi planına göre oluşturmaktır.
Ayrıca Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin’in “Sonuçlarına katlanırlar” gibi bir sopa göstermesi de çok yanlış olmuştur.
Türkiye bu tür, “öcülü, sopalı, silahlı” tehditlerden, “parti kapatan” zihniyetlerden çok çekmiştir.
Bu yasakçı ve baskıcı zihniyet yüzünden, toplum kirli savaşların, kamplaşmaların içine düşmüştür.
Bu açıdan bakınca DTK’nın ve BDP’nin “çözüm projeleri”ne sopayla, tehditle, kapatmayla cevap vermek kamplaşmayı keskinleştirecek, siyaseti tıkayacaktır.
Paylaş