‘Malum medya’ yaftasına isyan

HÜRRİYET’te yazıyorum.

Ne iktidar yanlısıyım, ne de iktidar karşıtı...

Haberin Devamı

Ne muhalefet yanlısıyım, ne de muhalefet karşıtı...
Tek referansım var: Demokrasi...
Tek ölçüm var: Hakkaniyet...
Tek dayanağım var: Vicdan...
* * *
Başbakan Tayyip Erdoğan, son zamanlarda “malum medya” demeyi bir itiyat haline getirdi ya...
İşte bu niteleme...
Hem beni, hem de bu grubun yayın organlarında yazıp çizen herkesi töhmet altında bırakıyor.
Başbakan “malum medya” dedikçe...
Sanki ortada “hükümet aleyhine konuşlanmış bir yapı” varmış ve sanki biz de bu yapının içinden sesleniyormuşuz gibi bir izlenim doğuyor.
Böylece...
Benim demokrasiyi referans almam, hakkaniyeti ölçü bellemem, vicdanı dayanak yapmam arada kaynayıp gidiyor.
* * *
Biliyorum ve kabul ediyorum:
Bir dönem, Başbakan Erdoğan için incitici başlıklar atıldı, kampanya izlenimi veren haberler yapıldı.
Başbakan Erdoğan da haklı olarak hem incindi, hem de öfkelendi.
Ama insaf edelim...
9 yıllık iktidarın ardından bile bu öfke hiç yatışmayacak mı?
* * *
Her dönemde her ülkede iktidarları rahatsız eden olaylar olur, demeçler verilir, eylemler yapılır.
Gazeteler de bunları haber yapar.
Öğrenci eylem koyar, polis zor kullanır, gazeteler de haber yapar...
Bundan daha doğal ne olabilir?
Ama ülkenin Başbakan’ı, her daim diri tuttuğu bir öfkeyle...
Bu haberleri yapan yayın organlarını “malum medya” diyerek yaftalar ve ötekileştirirse...
İktidarı rahatsız eden haberlerin verilmesini bir “tuzak”, bir “komplo”, bir “düşmanlık” olarak algılarsa...
Gazetecilik görevi nasıl yapılır?
Memlekette meydana gelen gelişmeleri haber yapan gazetecilerin, Başbakan tarafından “tuzakçı” ve “komplocu” töhmeti altında bırakıldığı ülkelerde demokrasiden söz edilir mi?
* * *
Biz burada iktidar düşmanlığı yapmıyoruz.
“Ülke karışsın, anarşi çıksın” diye çırpınmıyoruz.
Biz muhalefet partisi falan da değiliz.
Tuzak kurmuyoruz, düşmanlık yapmıyoruz...
Biz burada sadece gazetecilik yapıyoruz.
Belki bazen büyüterek dozu kaçırıyoruz, bazen küçülterek...
Ama sonuçta yaptığımızın adı gazeteciliktir.
Kısacası...
Başbakan bize “malum medya” demekten vazgeçmeli...
Çünkü...
Bu ülkede “Her konuda, her şart altında Başbakan’a destek medya olmak” ile “malum medya” olmak arasında bir yer var...
Ve işte bizim yerimiz tam da orası...

Haberin Devamı

İmam hatipli okurdan ‘Şükür’ dedirten mektup

Haberin Devamı

AŞAĞIDAKİ mektubu, imam hatipli bir okurumdan aldım.
Bir çırpıda okudum ve “Çok şükür” dedim.
Demek ki iktidar şımarıklığı, camianın tamamını altüst etmemiş.
Demek ki vicdanlar hepten kararmamış.
Demek ki umut varmış.
Buyurun, siz de okuyun ve siz de şükredin...
* * *
“Ahmet Hakan Bey...
Ben de sizin gibi bir imam hatip lisesi mezunuyum. Yıllarca bu camianın içinde veya yanında bulundum. Ama bugün yazılanları, söylenenleri görünce kendimle hesaplaşıyor ve sadece Kuran’a bakıyorum.
Kuran diyor ki:
‘Ey iman edenler! Allah için adaleti ayakta tutan şahitler olun, adaleti temsil edin. Bir kavme, bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletten vazgeçmeye sevk etmesin. Adil davranın, takva budur’.
Bugün camiamızdan yükselen seslere baktığımda ‘Bu ölçü Kuran’ın ölçüsü değil’ diyorum.
Vallahi değil, billahi değil.
Efendimiz (S.A.V.) ne zaman hakaret etti? En zor anları yaşadı, zulme uğradı, hicrete zorlandı. Sonra iktidar oldu. Ebu Cehil’in karısına ‘Bugün gidin, bana gelmeyin, unuttum’ dedi. Amcası Hamza’yı şehit eden Vahşi’yi bile affetti, kendisini mektup yazarak İslam’a davet etti. Sadece ‘Bana az görün, seni görünce amcamı hatırlarım’ dedi ama kovmadı, hakaret etmedi, aşağılamadı.
Biz ise maalesef gücü elimize aldık, iktidar bizden veya bize yakın, doğru yanlış saldırıyoruz.
Protesto yapan her genci ya Ergenekon bağlantılı olarak görüyoruz ya da dışarıdan besleniyor diye damgalanıyoruz.
Kimse iktidara söz söylememeli, varsa bir yanlış sineye çekilmeli... Anlayışımız bu oldu.
İki gün önce televizyonda Önder Aytaç ve Saygı Öztürk’ün katıldığı bir programa ancak 10 dakika dayanabildim. Kendimi Saygı Öztürk’ün söylediklerine yakın hissetmeye başladım.
Ama yine de umutsuz değilim.
En azından Kuran-ı Kerim var, Peygamber’in hayatı var, geçmişte zulme uğrayıp zulmetmeyen gerçek Allah dostları var, İmam-ı Azamlar, Bediüzzaman’lar var”.

Yazarın Tüm Yazıları