Ben megaloman olmayayım da

BEN megaloman olmayayım da kim olsun

Haberin Devamı

Bakın bir yazar, benim hakkımda neler yazıyor:

“Korkularının üzerine gidebilecek cesarette biridir.”

“Yaşam onun için savaş alanıdır. Varoluş mücadelesi vermektedir.”

“Eğer başkalarıyla işbirliği yapsa, hedeflerine daha da kolay varabilir.”

“Kimliği ile çarpıcı bir örnektir. (Rol modeli)

Durmuyor, bana atfedilecek sıfatları bir bir yazıyor.

“Savaşçı”, “lider”, “kahraman”, “asker”, “mücadeleci”, “rekabetçi”, “serdengeçti”, “alemdar”, “korku imparatorluklarının üzerine giden.” Söyleyin şimdi, bir yazarın ağzından bunları işitip de “megaloman”, “narsist” olmayayım de ne olayım?

* * *

Bunları R. Hakan Kırk-oğlu’nun yeni çıkan kitabı “Ruhun Yolculuğu”nda okudum.

Tabii hemen kendi burcum olan Koç’un “ruh yolculuğuna” baktım.

8 Nisan 1947’de doğan bir Koç burcu mensubu olarak, özelliklerim yukarıda sayılan şeylermiş.

Anlayacağınız, Koç burcu bana taş gibi bir karakter vermiş.

Bunun verdiği megaloman keyifle koltuğuma yaslanıp kitabı okumaya başladım.

Aman Allahım o ne?

Kırkoğlu diyor ki: “Doğum gününüzün hiçbir anlamı yok. Sizin asıl karakteriniz, doğumunuzdan önceki ilk güneş tutulmasından geliyor.”

Kitabın sonundaki tabloya baktım.

Doğumumdan önceki tutulma 23 Kasım 1946’da saat tam 19.23’te gerçekleşmiş.

Görüyor musunuz, benim asıl burcum “Yay”mış.

Tabii apar topar hemen “Yay” burcuna gittim.

Hiçbir özelliğim yok. Sadece bol bol nasihat var.

“Önyargılarından kurtul.”

“Daha anlaşılır hale gel.”

“Dinlemeyi öğren, başkalarının da gerçekleri olabileceğini öğren.”

“Fanatizmden, dogmatik yaklaşımlardan uzaklaş. Yoksa hayatın körelebilir.”

“İletişim problemlerin var.”

* * *

Görüyor musunuz başıma geleni.

Yıllardır kendimi “Koç” zannedip, ona buna tos vuruyorum, onun bunun nasırına basıyorum, bam teline dokunuyorum.

Neyime mi güvenerek? Tabii ki burcuma. Koç’a...

Neyse ki, altında yazılan karakter özelliklerinden birkaçı durumu kurtarıyor.

“Kâşif”.

Doğru, yıllardır kâşifler üzerine yazılar yazıyorum.

“Uzak yollara giden.”

Doğru, yıllardır alıp başımı gidiyorum.

“Hacı”.

Doğru, sicilimizde bir de “umre” var.

“Göçebe”.

Doğru, bugüne kadar sadece bir tane demirleme limanımız oldu.

“İnançları yüzünden izole olan”.

Doğru, memleketimizin hiçbir cemaatine ayak uyduramadık. Dayak yerken, yardımımıza koşan pek olmadı.

* * *

Haberin Devamı

Şu cümleye fena takıldım:

“Eğer negatif bir titreşimle hareket ediyor ve seçimlerinizi bu yönde kuruyorsanız, sizden başka şekilde düşünen kişileri, entelektüel açıdan daha zayıf görme ve aşağılama eğiliminde olabilirsiniz.”

Acaba hep yukardan ve uzaktan bakıp, bazı kişileri çok küçük görmemde burcumun etkisi olmuş olabilir mi?

Demek ki bazı insanlara yukardan bakmamın kabahati bende değilmiş.

O yüzden ey nezih arkadaşlar; dövecekseniz, linç edecekseniz bana değil, yıldızıma vurun.

Ben değil, kader utansın...

(*) R. Hakan Kırkoğlu: “Ruhun Yolculuğu: Hayatınızın şifrelerini keşfedin”, Doğan Kitap, Kasım 2010

Gülme WikiLeaks mağduruna, döner gelir senin de başına

HERKES belgelerin üzerine atlamış, işine geldiği gibi kullanıyor.

Ben ilk 24 saatte şu dersleri çıkardım.

KAYBEDEN, KAZANAN

Kaybeden: Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail.

ABD’nin karizması fena halde çizildi. Dijital devrimin ev sahibi ülkenin en gizli sırları delik deşik oldu.

Kazanan: İran. Hangi komşunun, hangi devletin niyeti ne anlaşıldı.

Teselli: Türk Silahlı Kuvvetleri. Türk ordusunun en gizli belgeleri ortalığa döküldüğünde komutanların karizması fena çizilmişti. Şimdi ABD de aynı duruma düşünce, herhalde biraz teselli bulmuşlardır.

BİRİ DOĞRUYSA ÖTEKİ NE

WikiLeaks’te herkese, kendi ideolojisine ve menfaatine göre kullanacağı malzeme var.

Ama dikkat: Bu belgelerden birini ciddi sayıp kullanmaya kalkarsanız, bütün belgelerin meşruiyeti için içtihat yaratılmış olur.

WikiLeaks’e bakıldığında, her ülkenin lehine olanlar var, ama aleyhine olanlar da. Lehinize olan her belgenin doğruluğunu kabul ederseniz, aleyhinize olanı da kabul etmek zorunda kalabilirsiniz.

ABD’YE GÜL AMA DÜŞÜN

Bu belgelere bakıp, “Oh Sam Amca büyük bir dayak yedi” diye sevinenler. Çok fazla keyiflenmeyin.

WikiLeaks gösterdi ki, teknolojik olarak dünyanın en gelişmiş ülkesi bile sırlarını koruyamıyor.

Bu demektir ki artık hiçbir ülke, hiçbir yönetim ve lider, koruma altında değildir.

Bugün ABD’nin sırları dökülüyorsa, yarın kimlerin neyi ortaya dökülecektir bilinmez.

Örnek mi? Bakın Türk Maliye Bakanı, Londra’da yatırımcılara, “Doğan hisselerini satın” demiş.

Bunun ne kadar büyük bir suç olduğunu, Maliye Bakanı’ndan daha iyi bilen kimse yoktur.

ABD’de cezası 20 yıldan başlar.

Şurası bir gerçek ki; “Üçüncü Dalga WikiLe-aks’ten” sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Bu devirde kimse imparator değil... Ama kral, emir, sultan da değil...

Yazarın Tüm Yazıları