İlk diyanet işleri başkanımız Mehmet Rıfat Börekçi, aslında CHP milletvekiliydi, rozetini çıkardı, cüppesini sarığını taktı.
* İbrahim Bedrettin Elmalılı ise, tersini yaptı, cüppesini sarığını çıkardı, rozetini taktı, önce Millet Partisi’nden, sonra Demokratik Parti’den milletvekili oldu. * Lütfi Doğan desen, cüppeyi sarığı çıkardı, rozeti taktı, daha önceki diyanet işleri başkanımız Eyüp Sabri Hayırlıoğlu gibi, gitti, CHP milletvekili oldu. * Öbür Lütfi Doğan da, önceki Lütfi Doğan gibi cüppesini sarığını çıkardı, rozetini taktı ama, CHP’den değil, Milli Selamet’ten ve Refah’tan milletvekili oldu. * Tayyar Altıkulaç’a gelince... Demirel’e Ecevit’e Türkeş’e Erbakan’a Mesut Yılmaz’a olmaz dedi, Tansu Çiller’i kıramadı, cüppeyi sarığı çıkardı, rozeti taktı, DYP milletvekili oldu, sonra o rozeti de çıkardı, başka sulara kulaç attı, başka rozet taktı, AKP milletvekili oldu. * Sait Yazıcıoğlu, cüppeyi sarığı çıkardı, rozetini taktı, AKP milletvekili oldu. * Mehmet Nuri Yılmaz... Cüppeyi sarığı çıkardı, rozeti taktı. Demokrat Parti’ye katıldı. * Anayasa’nın 136’ncı maddesine göre, “bütün siyasi görüşlerin dışında” kalması gereken Diyanet İşleri Başkanlığımızın Anayasa’ya uymuş durumu, bu. * Profesör Ali Bardakoğlu’nun durumu ise, Anayasa’ya uymuyordu maalesef... * Ali Bardakoğlu’nun sekiz senelik uygulamasında gördük ki, Anayasa’ya uymayan Profesör Süleyman Ateş gibi, onun da rozet takmaya niyeti yoktu... Üstüne, 29 Ekim resepsiyonunu da takmadı, e haliyle kafaya takılmayı hak etmişti... Anayasa gereği bertaraf edildi. * Halbuki, yukarda kabak gibi görüldüğü üzere, Anayasamız gereği, diyanet işleri başkanlığı için, cüppe lazım, sarık lazım, bi de siyasi tecrübe lazım... * Dolayısıyla benim adayım, Ulemalar Sempozyumu’nun yıldızı Jet Fadıl. * Atamayla olmuyor çünkü bu iş, demokratik olun biraz, demokratik... İnanmıyorsanız, hodri meydan, koyun cami avlularına sandığı, yapın referandumu, bakın kim çıkıyor!