Paylaş
Liderlik hedefine kilitlenmiş Trabzonspor’un Şenol Güneş döneminde geliştirdiği akıcı futbolu sahanın her yerinde sekteye uğratan, diri, hedefi olan bir takım görüntüsündeydi sarı kırmızılılar.
Bilinçli, konsantrasyonu yüksek, kaybedeceklerinin farkında bir takım olarak hareket ediyordu eksiklerine rağmen.
Hagi sonrasında kazandığı en önemli özellik sorumluluğu paylaşmak ve birlikte hareket etmek; bunu yine gösterdiler.
Rakibi zor durumda bırakmasalar da, kendileri de zor durumda kalmadılar açıkçası. Hatta bu arada “pozisyonumsu” bazı fırsatlar da yakaladılar çok net olmasa da.
- İlk 45 dakikanın ardından özgüvenini artırmış olan taraf Galatasaray, “Bu engeli nasıl aşacağız” diye kafasını kaşıyan taraf ise ev sahibiydi.
Bu sezon göze en hoş gelen oyunları sergileyen taraf olan Trabzonspor, etkili isimlerini devreye sokmayı bir türlü başaramazken devreye Servet girdi.
Kaleci Ufuk’la birlikte zincirin en zayıf halkası görünümündeki Servet, kontrolü altındaki topu rakibe kaptırınca bütün plan dağılıverdi.
Rakibi 70 dakika boyunca istediği gibi oynatan (oynatmayan?) Galatasaray’ın ezberi böylece bozuldu, gardı düştü, hayalleri yıkıldı.
Bir yerde hak yerini bulmuş oldu! Golü düşünmeyen Galatasaray olur mu?
- Kalan sürede roller değişti. Bu kez havucu kovalayan taraf Galatasaray’dı. Servet’in kalede açtığı gediği onarmak ve oyunu dengelemek için yüklendi fakat bu yüklenmenin netice vermeyeceği o kadar belliydi ki.
Gol atıp kazanmaktan çok gol yememek üzerine oyunu kurgulamış olan Galatasaray’ın gol atabileceğine herhalde kimse inanmamıştır.
Nafile yüklenmeden gol çıkmadı, maç fazladan biraz daha uzadı ve skor 2-0’a geldi.
Bu maçtan alınacak dersi önce Servet Çetin’e sormak gerek.
Yeniçeri mantığıyla “İstemezük” diyerek teknik direktör kellesi istemek kolay, önce işini yapacaksın.
Ağır mı oldu? Üzgünüm, böyle olmalı!
BEĞENDiM
Trabzonspor’un kararlı yürüyüşünü.
BEĞENMEDiM
Servet Çetin ve Ufuk Ceylan’ı.
DİKKAT
Futbolcuya boyun eğen yönetim, futbolcusunu alır gider.
Paylaş