KEMAL Kılıçdaroğlu daha koltuğuna oturamadan referandum kampanyasına başlamak zorunda kalmıştı.
Partinin vitrinini değiştirmek için zaman bulamamıştı. Oysa halktan kopan partinin hem kadrolarının, hem de anlayışının hızla değişmesi gerekiyordu. Bu değişikliğin uzaması, Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilmesiyle doğan umutları zayıflatıyordu. Sonunda CHP Genel Başkanı gerekeni yaptı ve halkın beklediği değişikliği gerçekleştirdi. Buna tepki gösterenlerin, direnenlerin olması doğaldır. Ama bunlar sonuç vermez. Bugüne kadar CHP’yi bir türlü halkla buluşturamayan, bu nedenle de partiyi iktidar alternatifi yapmayı başaramayan yöneticiler bu gerçeği görmeli, özveride bulunmalıydı. Onların siyasi deneyimi bunu gerektirirdi. Halktan oy almak zorunda olan siyasi partilerin yönetimlerinin halkın isteğine karşı direnmesi düşünülemez. CHP’de olan budur. Direnenlerin kazanması olanaksızdır. * * * Ben gazeteci olarak bugün yaşananların, 38 yıl önceki Ecevit hareketinin bir kopyası olduğunu görüyorum. O zaman da CHP’yi halkla bütünleştirecek olan “Ortanın Solu” hareketine karşı direnenler vardı. Ecevit’in yarattığı umudu kavrayamadılar. Statükonun değişmemesi için büyük mücadele verdiler. Ancak sonuç, değişimin, partinin halkın partisi olması için savaşanların zaferi olarak gerçekleşti. Kılıçdaroğlu hareketinde de sonuç aynı olacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. CHP Genel Başkanı’nın kimseye diyet borcu yoktur. Çünkü onu halk ve örgüt istedi. Halkın ve örgütün isteğine karşı kimse direnemez. Yazı arşivimi şöyle bir taradım. Yaklaşık kırk gün kadar önce şöyle yazmışım: “Şimdi CHP’nin atması gereken çok yaşamsal adımlar var. Baykal’ın zorunlu istifası ile başlayan değişimin tamamlanmasını, partinin yapısının ve vitrininin baştan aşağı yenilenmesini gerektiriyor. Bu noktada, Genel Sekreter Önder Sav ve parti yöneticileri demokrasi adına bir özveride bulunmalıdırlar. (...) Sav ve ona yakın yöneticiler koltuklarını boşaltmalıdırlar.” * * * Evet bunları yazmışım. Ama Sav ve arkadaşları onlardan beklenen bu sorumluluğu yerine getirmediler. Hiç kuşku yok ki, onların hepsi deneyimli siyasetçilerdir. Yıllarını bu işe vermişlerdir. Onlardan beklenen, geri plana çekilip yerlerini partiyi halkla kucaklaştıracak kadrolara bırakmalarıydı. Bu olmadı. Sav ve arkadaşları bu özveriyi gösteremediler. Bu nedenle de genel başkan operasyon yapmak zorunda kaldı. Eğer bu direniş uzatılırsa Kılıçdaroğlu olağanüstü kurultaya gider. Benim tanıdığım CHP örgütü, hiçbir partinin örgütüne benzemez. CHP’li delegeler son derece bilinçlidir. Partinin halkla bütünleşmesini engelleme girişimlerine onay vermez. Partiyi halkla buluşturan Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun arkasında durur.