BEN bugün sabahtan akşama kadar bütün gün dostlarıma ne diyeceğim, biliyor musunuz?
“Rahat ol!”
Bu komut, bunca gerilimli günlerden sonra en iyi, en dostane tavsiye.
Kulaklarınızı kapatın, sadece müzik dinleyin. Başka her ses bugün için kakofonik gelir. Kulaklarınızı ancak müzikle temizleyebilirsiniz. Benim için zafer çığlıkları da, hıçkırıklar da aynı derecede rahatsız edici.
Gerenlerden uzak durun. Hiç olmazsa bir gün memleketi değil kendinizi düşünün. Ömrünüzün mütareke gününü idrak edin.
Tanrı bile, dünyayı yedi günde yaratmış, bir gün dinlenmiş.
Samuel Beckett’in bir oyununu anımsadım.
Terzi müşterisinin pantolonunu bir haftadır bitirememiş. Müşteri gelip demiş ki: “Yahu Tanrı dünyayı yedi günde yarattı, sen bir pantolonu bitiremedin.”
Terzi, pantolonu iftiharla elinde tutup şöyle demiş:
“Bir şu pantolona bak, bir de şu dünyanın haline!”
Bakın Ataol Behramoğlu, “Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şeyler Var” şiirinde altın öğütler veriyor:
“Çünkü ömür dediğimiz şey hayata sunulmuş bir armağandır. / Ve hayat sunulmuş bir armağandır insana.”
* * *
CAN YÜCEL’e ait olduğu söylenen, sonradan eşinin düzeltmesiyle onun olmadığı anlaşılan bir şiir de var. Mehmet Yılmaz da şairinin izini çok sürdü ama bulamadı.
Turgay Fişekçi’nin söylediğine göre internette Ali Poyrazoğlu’nun olduğu belirtilmiş:
“Ömür dediğin üç gündür / Dün geldi geçti yarın meçhul / O halde ömür dediğin bir gündür / O da bugündür.”
Ünlü sözü de çağrıştırıyor bu yazdıklarımız:
“Geçen gün ömürdendir.”
Sizin kişisel tarihinizde bunlar gelip geçecek. İleride, anılarınız arasında hayal meyal bir referandumun yapıldığını hatırlayacaksınız.
Size nihilizmi mi salık veriyorum, her şeyi hiçleyin mi diyorum? Yok ama her şeyi ciddiye almanın zihne de, beyne de, vücuda da zararı olduğunu unutmayın.
Haftada bir gün hiç olmazsa ışıldaklarınızı içinize çevirin, o da bugün olsun. Yaptıklarınızın, başardıklarınızın tadını çıkarın. Başarısızlıklarınızı, yapamadıklarınızı, yenilgilerinizi bugün unutun.
Referandum sonuçlarını beklerken acaba liderler ne yapmıştır? Kitap ve şiir okumadıklarını biliyorum, onun için de nasıl vakit geçirdiklerini merak etmiyorum.
Siyasetçiler kendileriyle olaylar arasına bir mesafe koyamıyorlar bence.
Bir tek fotoğraf belleğimde. Seçim sonuçlarını beklerken İsmet İnönü, Hamilton’un Mitoloji kitabını okuyordu, bir daha böyle bir fotoğraf karesinde bir lideri göremeyeceğim galiba.
Behçet Necatigil’in Sevgilerde şiirini okuyun, yaşamın manifestosudur bu şiir:
“Sevgileri yarınlara bıraktınız / Çekingen, tutuk saygılı / Bütün yakınlarınız / Sizi yanlış tanıdı
Bitmeyen işler yüzünden / (Siz öyle olsun istemezdiniz) / Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi / Kalbinizi dolduran duygular / Kalbinizde kaldı
Siz geniş zamanlar umuyordunuz / Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek / Yılların telaşlarda bu kadar çabuk / Geçeceği aklınıza gelmezdi
Gizli bahçenizde / Açan çiçekler vardı / Gecelerde ve yalnız / Vermeye az buldunuz / Yahut vaktiniz olmadı.”