Prof. Mike Judson’dan Türkiye’ye sel afeti için 10 hayati tavsiye
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Depreme karşı afet yönetimi kapsamında yapmamız gerekenler konusunda bizi geçenlerde uyaran meşhur Prof. Mike Judson’a bu sefer selleri sordum.
Önce beni, “herşeyi, bir şeye bağlama hastalığından kurtulun, olaya her yönüyle ve bir bütün olarak bakmaya çalışın” diye fırçaladı! Sonra da aşağıdaki tavsiyelerde bulundu...
1) Suların bulunduğu yerde yükselerek veya başka bir yerden gelip genellikle kuru olan yüzeyleri kaplamasına “sel” denir. Önce siz Türkler bu evrensel tanım üzerinde bir anlaşın. Sonra da tüm sellere yanlış bir şekilde “taşkın” demekten vaz geçip, selleri oluşum süresi ve yerine göre ayrı ayrı ele alıp çözümler geliştirin. 2) Kriz yönetiminden daha çok risk yönetimine ağırlık verin. Bunun için önce tehlike analizleri yapın. Yani, tüm sel yataklarını ve heyelan bölgelerini de belirleyin. “Yerleşime Uyguluk Haritalarını,” erozyon dahil tüm afetleri dikkate alarak disiplinler arası çalışmalarla hazırlayın. Şehir ve kırsal alanlarda yapı ruhsatı verirken sel, heyelan gibi tehlikleri de dikkate alın; sadece binanın metre karesine, yüksekliğine, filan bakmayın. 3) Riskleri, yani sel yataklarındaki mevcut tüm bina ve altyapı tesisleri belirleyin. Riskin artmasını engellemek için sel yataklarına da müdahaleyi engelleyin. Örneğin, hafriyat, kanalizasyon, çöplerin dere yataklarına atılması engellemekle işe başlayın.
AKARSULARIN ÜSTÜNÜ KAPATMAKTAN VAZGEÇİN
4) Riski azaltmak için üzerleri kapatılmış olan akarsular açık mecralara dönüştürün. Dere yataklarından kontrolsüz malzeme alımını engelleyin. Akarsuların, periyodik bakım-onarım işlerini mutlaka yapın; suyun akışını engellemeyin, durgun haline de aldanmayın. 5) Sanat yapılarına dikkat edin. Örneğin, liman, otoyol gibi nedeniyle menfezlerle gelen taşkın suyu, en kısa yoldan denize ulaştırılmasını engellemeyin. Yanlış köprü inşasıyla dere kesitlerinin daraltılması gibi uygulamaları önlemek için “Köprü Yönetmeliği” ile standartlar geliştirilip uygulayın. Dereler, yolları en az 100 yıllık fırtına verisine göre boyutlandırılıp inşa edilmiş kutu menfezlerle geçin. Büzlerle komik köprücükler yapmayın. 6) Riskleri azaltmak için sel yataklarını ıslah edin. Bunun için mevcut yerleşimleri ya taşıyın ya da sele karşı güçlendirin. Karadeniz’de yerleşimlerin taşınabileceği başka bir yer olmadığı için binaların zemine göre inşa edilmesi, olduğu yerde subasman seviyeninin üzerine yükseltilmesi gibi yapısal yaklaşımları değerlendirip uygulayın. Bunun için de zorunlu olarak sel tehlike bölgesinde yapılması gereken binalar için yönetmelik hazırlayın. İçi boşaltılmış bir kavram olan “Su Basman Seviyesi”ni yeniden tanımlayıp imar, iskan, ruhsat işlemlerinde dikkate alın.
DOĞAL AFET SİGORTASI SEL RİSKİNİ DE İÇERMELİ
7) Azaltılamayan riski yönetebilmek için öncelikle halkı, uyarıları algılayıp doğru önlemler alabilmesi için eğitin. “Bunca senedir bir şey olmamış bu yağışta mı bir şey olacak! Burada olmaz, olsa bile bana bir şey olmaz” düşüncesini hafızalarından silmelerini sağlayın. Halkın riski doğru algılayabilmesi için onları afet öncesi sel risk haritalama çalışmalarına katın. Sel tehlikesini ve geçmişte yaşanmış selleri hatırlatan, anıt gibi işaretler koyun... 8) Yerel yönetimlerin afet yönetimine yönelik kurumsal kapasitesini geliştirin. Sel tehlikesi olan il ve ilçelerin Afet Acil Yardım Planları’nda sele özel tahliye, toplu bakım ve barınma konuları da ele alın. Mevzuat ve kurumsal reformlarla Türkiye’nin sel tahmin ve erken uyarı kapasitesini öncelikle geliştirin. 9) Sel tehlikesini de “Doğal Afetler Sigortası” kapsamına alın ve sel sigorta ücretlerini “binanın su basman seviyesi ile gerçek su basman seviyesi arasındaki farka” göre belirleyin. Şu anda TBMM’de bekleyen afet sigorta kanununu uzman kişilerle gözden geçirin. 10) Sonuç olarak, disiplinlerarası çalışmayla, “Sel Master Plan”ları hazırlayın. Kısa ve uzun vadeli, yapısal ve yapısal olmayan çalışmaları bu plan kapsamında bir bütün olarak ele alın. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nı da gündelik işlerle uğraşan bir kurum olmaktan stratejik bir kuruma dönüştürün... Yoksa afet yönetiminiz, kafasız bir vücut gibi titrer durur ama bir türlü kendine gelemez!... Son olarak bilim insanlarınıza değer ve kulak verin ki yabancı bir ad altında bu tür önerileri yazmak zorunda kalmasınlar!..