PAZARTESİ günü bu sütunda yayınlanan “Milletimden istifa ediyorum” başlıklı yazı, büyük yankı yarattı. Çok sayıda gelen okur mesajlarından bazı kısa örnekler:
“Demek ki, insan gördükleri, yaşadıkları karşısında, milletinden istifa edecek duruma geliyor!”
“Tamamen iştirak ediyoruz. Tanıdığımız herkese o yazının kopyasını gönderiyoruz.”
“Yazıdaki duygu ve düşüncelere içtenlikle katılmamak ne mümkün!”
* * *
Ben o gün, eski Devlet Bakanı Kâzım Oksay’dan aldığım bir elektronik postayı yayınlamıştım. Kâzım Bey “Maliye eski Bakanımız Ahmet Kurtcebe Alptemoçin’den aldığım bir mesajı sunuyorum” diyordu.
Mesajda “Kusura bakmayın, buraya kadarmış! Gördüğüm lüzum üzerine, tamamen kendi rızam ve isteğimle, hiçbir baskı altında kalmadan, Türklüğümden asla ödün vermeden, milletimden istifa ediyorum. Çünkü gerçek Türk milleti böyle uyumazdı, böylesine kör değildi” deniliyordu.
* * *
Eski Maliye Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin de önceki gün bir mesaj yolladı ve:
“Metnin aslı ‘Tayfun’ imzalı bir iletidir. İnternet ortamında çok beğenerek okuduğum bu metni Sayın Kâzım Oksay’a, bana gönderen kaynağı karartarak aktarmış idim. Bu bilgiyi, herhangi bir yanlışlığa sebep olmamak için değerlendirmenize sunuyorum” diyerek yazının ‘anonim’ olduğunu açıkladı.
* * *
Mustafa Sakarya adındaki entelektüel yurtsever okurum, bu olaya başka bir açıdan bakarak şöyle bir elektronik posta gönderdi:
“Milletimden İstifa Ediyorum” başlıklı yazı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun, ‘Yaban’ adlı romanında tarifini verdiği hazin insan ve toplum profili gerçeğini bir kez daha, canım yanarak hatırlamama yol açtı. Bugün ülkemizin geldiği noktaya bakıldığında, toplumun çoğunun romandaki Bekir Çavuş, Salih Ağa ve Zeynep Kadın zihniyetinin devamında olduğunu üzülerek görmekteyiz.
Yani, kısaca, kendisinin bir millete ait olduğunu hissedemeyen ve kimliğini ‘Biz Türk değiliz ki beyim, biz İslam’ız elhamdülillah” diye açıklayabilen Bekir Çavuş’ların, kendi şahsi çıkarı için ‘düşmanın önüne düşüp yol gösteren’ Salih Ağa’ların, çok küçük maddî çıkarlar uğruna ‘düşman karargâhının mutfağına evlerinin rızkını taşıyan’ Zeynep Kadın’ların devamı olan, artık ‘millet’ diyemeyeceğim bir toplumun bugün vardığı nokta beni kahrediyor ancak çok şaşırtmıyor.”
* * *
Ülkemi bu iktidara teslim etmeden önce yönetenlere yine ‘Yaban’ romanındaki, gibi seslenmek istiyorum: ‘Bu viran ülke ve insan kitlesi için sen ne yaptın? Bu halkın bir ruhu vardı, nüfuz edemedin! Bir kafası vardı, aydınlatamadın! Bir vücudu vardı, besleyemedin! Üstünde yaşadığın toprak vardı, işletemedin! Onu, cehaletin, hurafenin, yoksulluğun ve kıtlığın elinde bıraktın. Şimdi artık o bir yabanotugibi bitti. Elinde orak, hasada gelmişsin! Ancak, ne ektin ki, ne biçeceksin? Bu ısırganlar, bu kuru dikenler, tabii ki ayaklarına batacak!”
* * *
“Milletinden istifa edenleri tekrar milletin bağrına dönmeye davet ediyorum. Ülkemizi, ihanet yuvalarından, Türkiye üzerinde oynanan hain oyunlardan kurtaralım. Millet nerede? Onu da yeni baştan yaratmak gerekecek. Hem de, son sekiz yılda yaşadığımız büyük acılara bir daha dönmemek üzere, yeniden yapmamız gerekecek!”