Paylaş
- O da tebessüm ederek yanıtlamış;
- Ben kıldım oldu!..
Fıkradaki gibi, Sosyal Güvenlik Kurumu’nda da (SGK), “Ben yaptım oldu” zihniyetine göre uygulamalar yaygınlaşıyor.
BABASI YERİNE OĞLU
Ankara’da yaşanmış olan bir olayda, babanın birikmiş prim borcu ve gecikme cezası var. Baba, eline para geçtikçe ödüyor.
Ancak, borcunu bir türlü sıfırlayamıyor.
Babanın bir de oğlu var.
Askerliğini yapmış, ayrı bir işi ve bir de otomobili var. Günlerden bir gün, oğlu otomobilini satmak istiyor. Satış işlemleri yapılırken bir yerde tıkanıyor.
O da ne?
Babasının 5 bin 850 TL borcundan dolayı, oğlunun otomobiline “haciz” konmuş. Haciz yazısında borçlu olarak da babasının adı yazılı!
Yasaya göre, böyle bir uygulama mümkün değil. Hukuka aykırı!
Başlıkta “SGK’da abdestsiz namaz kılanlar var” diye belirttik ya...
“Ben yaptım oldu” zihniyetiyle, babasının borcu için oğlunun otomobiline hukuka aykırı şekilde haciz konmuş!
KARINIZ NEREDE?
Bir başka olay da Muğla’da yaşanıyor.
İşyerine gelen SGK yetkilileri, şirket ortağına şirkette sigortalı olarak çalışan kimya mühendisi eşini ve o anda niçin işyerinde olmadığını soruyorlar.
Ardından kafayı sallayarak “Bir daha geldiğimizde bulamazsak, sizin için iyi olmaz” diye uyarıda bulunuyorlar.
Şirket ortağı, “aman kızdırmayayım” diye sesini çıkarmıyor.
Ardından işyerinde toplam 3 sigortalı çalıştırdığını ve kuruma prim borcu bulunmayan, örnek bir KOBİ olduğunu belirterek bize soruyor:
“Eşim kimya mühendisi ve yaptığımız iş kimya ile ilgili. Eşim şirkette çalışarak, sigortadan emekli olacak biri de değil. Çünkü emekliliğe yıllar önce hak kazandı.
Peki... SGK yetkilileri ısrarla niye eşimi görmek istiyorlar?”
Hadi bakalım, yanıt verin niye?
Açıkçası “Ben yaptım oldu” zihniyeti, vergi ve prim ödeyen, istihdam yaratan insanları incitip, şevkini kırıyor.
Biraz da “müşteri velinimetimizdir” anlayışıyla bakılsa olmaz mı?
İzmir SGK’da göle çalınan mayaya müdahale edildi
GEÇTİĞİMİZ cumartesi günü, İzmir’de faaliyet gösteren bir firmanın 450 TL prim borcu nedeniyle, firma ile 12 yıldır hiç ilişkisi bulunmayan, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bünyamin Keçeci’nin evine haciz emri gittiğini yazmıştık.
Nasreddin Hoca’nın “ya tutarsa” diye göle maya çalması benzeri, İzmir SGK’daki memurlar tarafından, borcu olmayana “ya tutarsa ve öderse” diye haciz gönderilmesi olayını eleştirmiştik.
Yazımız üzerine, İzmir SGK’dan iki görevli Bünyamin Keçeci’nin ofisine giderek, haklı gerekçelerinin göz önüne alındığını ve haciz emri ile ödeme emrinin iptal edildiğine dair yazıyı, 12 Ağustos 2010 günü tebliğ etmişler. Böylece sorun SGK İzmir Sosyal Güvenlik Müdürü’nün müdahalesi ile çözümlenmiş.
Böylesine duyarlı ve iyi niyetli yöneticilerin olması gerçekten çok sevindirici.
Memuriyetten ayrılanlara ikramiye balon
DÜN bir gazetenin manşetinde “500 Bin Memura İkramiye Müjdesi” başlığı altında, memuriyetten ayrılıp SSK veya Bağ-Kur’dan emekli olanlara ikramiye ödeneceğine dair haber vardı.
Günün erken saatlerinde, internet sitelerinde “müjde” olarak verilen bu haber yüzbinlerce emekliyi heyecanlandırdı ama haber maalesef doğru değildi.
Haberde, yaklaşık 2 ay önce çıkan “Torba Yasa”da bu yönde bir düzenleme olduğu iddia ediliyordu. Oysa bu konudaki düzenleme; tüm hizmetleri devlet memurluğunda geçen ve TC Emekli Sandığı’ndan emekli olanlara ya da son olarak Emekli Sandığı’na tabi olarak çalışanlara ve en son Emekli Sandığı’na tabi kuruluşlarda çalışırken emekli olanlara ikramiye ödenebileceğine ilişkindi. Özetle, yeni bir hüküm getirilmiyordu.
Devlet memurluğundan ayrılıp SSK, Bağ-Kur veya son yedi yıl hesabıyla Emekli Sandığı’ndan emekli ikramiyesi alamadan emekli olanların, emekli ikramiyelerini almak için daha önce verdiğimiz dilekçe örneklerinden de yararlanarak, önce SGK’ya başvurmaları, reddedilmesi halinde 60 gün içinde İdare Mahkemelerinde dava açmaları gerekiyor.
Paylaş