Paylaş
Anlamak mümkün değil...
Şöyle ki;
THY yönetimi; çalışma hayatında belli bir süreyi tamamlamış personelini, ‘aba altından sopa göstererek’ emekli etmeye zorluyor. Çalışma hayatında 6.500 iş gününü tamamlayan kimi personele -ki çoğunlukla kadınlara- emekli olmaları tavsiye ediliyor. Yaşı ister 50’yi aşmamış, olsun, ister şirkette 20 yılını tamamlamamış olsun, fark etmiyor. Değil mi ki 6.500 iş gününü doldurdun, bu kadarı yeterli.
Daha önce; “Hayır, ben daha çalışmak istiyorum, henüz emekliliğe hazır değilim” derseniz, size “işe uyum ya da verimlilik” konusunda suçlamalar yöneltip, savunmanız isteniyor ve savunmadaki yanıtlarınız ne olursa olsun, tazminatınızı ödeyip, sizi işten atıyordu. Bunun üzerine; çalışanlar, ‘İş Güvenliği Yasası’ kapsamında, mahkemeye başvurup, yürütmeyi durdurma ve işe iade kararı alıyorlardı. THY Yönetim Kurulu mahkeme kararına rağmen, ‘işe iade’nin gereğini yerine getirmediği için, yine mahkeme kararıyla personeline, 10 ila 12 maaş tutarında tazminat ödemek zorunda kalıyordu. (Bu da bir anlamda, şirketi zarara uğratmak anlamına geliyor ki bu tür 200’e yakın vaka var.)
Bugünlerde ise, THY yönetimi taktik değiştirdi; emekliye sevk etmek istediği personel, bu teklifi kabul etmeyince, asli görevinden alıp, ilgisi olmayan farklı birimlere atayarak, onları başarısız kılıp, işten atmaya ya da kendiliklerinden emekliliğini istemeye zorluyor. Şu günlerde, bu uygulamayla karşı karşıya kalan 20’nin üzerinde personel var.
Allah aşkına sorarım size; bu bir baskı, bir hukuksuzluk, adaletsizlik ve bir zulüm ya da zorbalık değil de nedir?
Zira; emeklilik, çalışanlar için bireysel bir tercihtir ve onurlu bir süreçtir. İnsanın emekliliğini kendisi istemesidir doğru olanı. Bunu THY işvereninin zorlaması, üstelik; 2007’de yürürlüğe giren çalışma yasası uyarınca, kadınlarda 60, erkeklerde 65 yaş emeklilik sınırı ortadayken... Oldukça manidardır.
Bir başka ayrıntı ise; THY’nin işten attığı performansı yüksek kalifiye elemanların gittiği diğer özel havayolu şirketlerinin en güzide personeli olmasıdır. Üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir başka uygulama ise bugünkü THY yönetiminin göreve geldiği yaklaşık 8 yıl içerisinde, THY personel yapısını yaklaşık %70 oranında değiştirmesidir. Bu açıdan bakıldığında ise THY’nin hangi amaca hizmet ettiğini anlamamak için sağır sultan olmak gerekmez!
(THY’den bir grup personelin gönderdiği mektuptan derlenmiştir.)
‘Sakıncalı General’
UĞUR Mumcu yıllar önce ‘Sakıncalı Piyade’yi yazmıştı.
Devran değişti. Şimdi dönem ‘Sakıncalı Generaller’ dönemi.
102 subayın tutuklanmasında 27 muvazzaf general sakıncalı duruma düşürüldü.12 Mart’ta Amerikancı generaller işbaşındaydı.
Askerlik çağı gelen yurtsever aydınlar ‘Sakıncalı Piyade’ oluyordu. Bugün ise Amerika, ipleri doğrudan doğruya kendi eline almış durumda. Türkiye’ye ait ne varsa şimdi hedef tahtasında. Onun için sakıncalılık sırası generallere gelmiş bulunuyor.
Tarih ders almasını bilenler için bir değer taşır. M.G.
Neyin inatlaşması
- AYNI inatlaşmayı Özal da yapmıştı ama sonuçta kendisi birşey elde edemedi! Demokrasinin dışına sivil de, askerde çıkarsa kaybeder. Bu unutulmasın! Necati SEBER
- YANİ askerle dalga geçenler kendi kalesine gol yediler hem de göstere göstere. Hayırlı olsun, ne diyelim. Serhat TERZİ
- KİM kimi satıyor? Ahmet UZUN
Hayır demek günahtır
BEYKOZ’da bir nikaha gittim. Tesadüf bu ya, belediye başkanı nikahı kıydı. Nikah dairesinden geçtim, başkanı inanın imam sandım. Klimalı bir ortamda devleti temsil yeteneği yoktu. Ama esas daha önemlisi yaptığı yanlış. Nikahı kıyarken kıza sordu. ”Evet mi?” diye. Yanıtı aldıktan sonra misafirlere döndü ve “İşte 12 Eylül’de de sizlerden bu cevabı bekliyoruz. Evet diyeceksiniz değil mi? Aslında hayır demek din bakımından da iyi değil. Her şeye evet deyin!”
Ortalık müthiş karıştı. Kızın babası başkanın üzerine yürüdü. Ortalık çığlık çığlığa. Bir taraftan kadınlar ağlamaya, sinir krizi geçirmeye başladı. Kayınpederi salondan çıkardılar. Kısacası başkan nikahın içine etti.İşte koskoca Beykoz’a yakışan başkan bu... Demokrasi anlayışı sıfır.
Sorsanız niçin evet demek gerek diye. Mutlaka Başbakan’dan duyduğunu söyleyecektir. Çünkü başkanı hayır denmesinden hoşlanmaz; işte AK Parti’nin demokrasi anlayışı. ”Hayır demek günahtır. Her şeye evet diyeceksiniz.”
Mutlu kalın, kalabilirseniz. Melis P.
Biliyor musunuz
- SEVİNÇ-Erdal İnönü Vakfı bünyesinde mevsimsel olarak her yıl tekrarlanan ve 1954 senesinden günümüze düzenli ölçümler ile sürdürülen ‘Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi Projesi’ (MAREM Marmara Environmental Monitoring Project) 2010 yaz ayağı deniz çalışması, Marmara ve Balıkesir Üniversitesi uzmanlarının da katılımıyla bugün Şarköy’den ‘Oktay-4’ isimli tekne ile başlayacağını...
- EĞİTİM İş Sendikası Genel Başkanı Yüksel Adıbelli’nin “Ey AKP, sen hangi yüzle emekçiden 12 Eylül’de evet oyu istiyorsun? Emekçinin 12 Eylül’de sana yanıtı net: 12 Eylül’de; 12 Eylüllere, 12 Eylülcülere hayır!” dediğini..
İDO’dan ramazan tarifesi
İDO’nun keyfi olarak ayın 9’undan itibaren uygulayacağı tarifeye dikkat çekerim. 10 seneyi aşan bir zamandan beri Armutlu’ya gidip-gelirim. Yaz boyunca günde en az 3 kez karşılıklı sefer yapılır. İlk kez bu yıl seferleri 1’e indiriyorlar. İDO’nun (diğer hatlarda da) böyle bir uygulamaya hakkı yoktur. Ramazan’da herkesin kışlık evine döneceğini mi düşünüyorlar veya kışlık evlerine dönülmesini mi teşvik ediyorlar?
Aytaç ÖZER
Bölme stratejistleri
AKP iktidarı 8 yıldır ülkeyi ve kurumları her açıdan böldü. Etnik, Türk-Kürt. /Dini, Laik-Dinci. /Dini, Alevi-Sünni. / Medya, yandaş-karşı.
Atatürkçü-Osmanlıcı vb. vb. /Şimdi TSK’yı da bölüyor. /İktidara yakın-İktidara uzak!
Zafer ÖZGÜR
DÜZELTME Dünkü ‘Günün Sözü’nde CHP eski lideri Deniz Baykal’ın, HES’lerle ilgili sözlerinde ‘HES’lerin düşman gibi görülmemeli’ sözü ‘görülmeli’ diye çıkmıştır. Düzeltir özür dileriz.
Paylaş