Bu işte bir iş var

İSTANBUL’da Belediye ve İETT, nasıl bir gereklilik duydu ki Akbil denen araçları değiştirme kararı aldı!

Haberin Devamı

Akbiller neden değiştiriliyor

Akbil’i İstanbul’da 7 milyon insan kullanıyor. İki Akbil sahibiyiz. Tanesini 6 liraya aldık.

Şimdi kendimize ait olan bu malı, Belediye, aynen tam deyimiyle harami gibi, hem de 10 lira üstüne vererek, değiştiriyor. İstersen değiştirme! Hem de bunu gizlice yapıyor! www.ibb.gov.tr ve www.iett.gov.tr sitelerinde en küçük bir açıklama YOK! Neden? Çünkü duyan duydu, duymayanın 1 Ağustos’tan itibaren hem Akbil’i hem içindeki kontürleri yanacak! Her Akbil’de en az 10 TL olsa, 7 milyon Akbilliden kaçı değiştirebilecek 2 noktada ay başına kadar? Yanacak kontür miktarı da en az 5 trilyon TL!

Değiştirme süresi Temmuz 2010 sonu. Değiştirme adresi, İstanbul’da sadece 2 nokta!

Milyonlarca İstanbullu perişan!

Durdurun bu kanunsuzluğu!

Belediyenin İstanbulludan çarpacağı para tam 70 milyon TL... Eski parayla 70 trilyon TL.

Durdurun bu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kanunsuzluğunu!

Ne gibi bir gerek doğdu ki, Akbiller değiştiriliyor?

Değiştirme gereği varsa gerçekten, bunun bedelsiz olarak ve halkı sıkıntıya sokmadan yapılması gerekir. Nedir bu AKP’den çektiğimiz? Bir kere Akbillerimizde kontür yüklü. Bu kontürler de değişme anında yanacak.

1 Ağustos’tan itibaren bu Akbiller İstanbul’da geçmeyecek.

Nedir bu rezalet?

(Unutmayın Karayolları da OGS ve KGS’de de benzer bir uygulama yapmıştı? Y.B.)
Semih KALKANOGLU
Elektrik Müh./Arş. yazar

Gelin 150 milyon TL harcamayı engelleyelim

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra yaptığı değerlendirmenin sonunda ‘varılması gereken yasal ve siyasal sonuç’u şöyle bildiriyor:

“İptal kararı kapsamı dışında kalan 20 maddeye yönelik olarak siyasi ve toplumsal anlamda bir ihtilaf yoktur. Bu maddelerin bir kısmı yetersiz olmakla birlikte, toplumda genel anlamda kabul gören değişikliklerdir. Bu sebeple, gereksiz olan referandum süreci bir şekilde anayasal düzenlemeyle engellenebilir. Böylece 150 trilyon civarındaki fuzuli harcama engelleneceği gibi, toplumsal kutuplaşma ve gerginliğe de yol açılmamış olacaktır.

Hükümet yine yukarıda açıklaması yapılan 6 maddenin düzenlenmesinde ısrarlı ise, pekâlâ Anayasa değişikliği teklifini bu çerçevede TBMM’nden geçirip referanduma götürebilir.

Elbette bu kararın siyasi takdiri ve sorumluluğu hükümete ait olacaktır. Bu takdirde ise doğal olarak halkın vereceği karara herkesin saygı duyması ve kabullenmesi sonucu doğacaktır.”

‘İşte İstanbul Paşam...’

(Dönemin Valisi, İsmet İnönü’ye böyle dermiş...)

UNESCO Dünya Mirası Komitesi, 25 Temmuz-3 Ağustos 2010 tarihinde Brezilya’da yapacağı toplantıda, İstanbul hakkında Haziran 2010’da yazılan raporu görüşüp onaylayacak. Rapora göre, İstanbul esas listeden düşüp ‘Tehlike Altındaki Dünya Miras Alanı Listesi’ne alınacak ve bir yıl sonra da gelişme sağlanmadığı takdirde listeden tamamen atılıp büyük prestij kaybına uğrayacak. Tam da Avrupa Kültür Başkenti olduğu yıl içinde İstanbul’un başına gelen bu ayıp, tüm ulusal ve yerel yöneticilerimizin rant uğruna, bile bile ve sivil toplumun tüm uyarılarına rağmen yol açtığı büyük bir kayıp değil midir? Özetle, Haliç Metro Köprüsü mevcut projesi değiştirilmezse, 5366 sayılı kanunun mevcut uygulaması durdurulmazsa, İstanbul Surları restorasyon projeleri ile ilgili bilgi sağlanmazsa, Tarihi Yarımada’ya her gün 75.000 aracın girmesine neden olacak tünel projesi durdurulmazsa, ahşap yapıların korunması sağlanmazsa ve alanın değerlerini koruyan bir Yönetim Planı uygulamaya konulmazsa, işler kötü, İstanbul 700 dünya miras alanından birisi olma niteliğini kaybedecek...

Ataköy’de son şans

TOKİ, Bodrum’da konut yapmayacak ama Ataköy’ü gözüne kestirmiş durumda. Yani Ataköy sahili artık ‘rant’ kurbanı olacaktır.

İstanbul’un arsaları, TOKİ’nin müteahhitlerin ve projelerinin ‘kurtarıcısı’ olacaktır. Bakırköy ve Ataköylüler çaresizdir. Para ile ilan verip sorunlarını anlatmaya çalışıyorlar. Ataköy Koruma ve Güzelleştirme Derneği ile TBMMO Mimarlar Odası, sahildeki yapılaşmaya karşı hukuki ve bilimsel bir mücadele veriyorlar. Dernek başkanı Prof. Ayfer Kaynak, sahilin Kıyı Kanunu’na göre yeşil alan olarak halka terk edilmesi gerektiği ifade ederek, Ataköy’ün korunması gerekli bir Cumhuriyet’in ilk toplu konut projesi olduğunu hatırlatıyor ama anlayan kim! TOKİ’nin ihalesi sonucunda sahilde toplam 1.000.000 metrekareyi aşacak bir beton kütlesi olacağı belirtiliyor. TOKİ, Ataköy sahilindeki işgali temizlemek isterken, hepsi bu rant için miydi?

Tepki büyük... STK’lar II. Kısım’da yarın 12.00’de ‘Sahiline, yeşiline sahip çık’ adlı tepki toplantısında, karşılarında TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ı da görmek istiyorlar. Ona anlatacakları var.

Düğün fotoğrafı

GEÇEN hafta İstanbul Çırağan Sarayı’nda bir düğüne katıldık. Düğünde fotoğrafın tanesi 20 TL’den satılıyordu ve en az o akşam 1000 fotoğraf satıldı. Ne fiş veren, ne de bu kazancın vergisi nasıl ödenecek diye soran... Bir akşamda en az 20.000 TL ciro yapıldı ve haftada en az 2-3 düğün yapıldığı varsayılırsa ayda 250.000 TL haksız kazanç elde eden birileri var ve bu Türkiye’nin en lüks mekânlarından birinde oluyor.

İstanbul’un lüks otellerinde yapılan düğünlerde sadece fotoğraf satışları denetim altına alınsa yılda milyonlarca lira vergi kaybı kayıt altına alınmış olur.
Hakan AYYILDIZ

Biliyor musunuz

ATAŞEHİR Belediyesi’nin ’İmar cinayet ve belediye’ yazısına açıklamasında özetle “Küçükbakkalköy’deki binanın zemin katındaki işyerinde daha önce yapılan ‘sundurma’ yıkılmıştır. Yıkımdan iki hafta sonra yapılan kontrolde yeniden bir sundurma çalışması yapıldığı görülmüş ve sundurma inşaat halinde iken 09.07.2010 tarihinde tekrar yıkım gerçekleştirilmiştir” denildiğini... ? FATİH Belediyesi Başkanı Mustafa Demir’in, Yıldız Teknik Üniversitesi bünyesinde ‘Tarihi Yarımada Enstitüsü’ kurulacağını açıkladığını...

Yazarın Tüm Yazıları