İLHAN Selçuk bizim mesleğin temel direklerinden biriydi.
Babıâli’nin bütün zorluklarına karşı duran, ilkelerinden hiçbir koşul altında ödün vermeyen büyük bir gazeteciyi yitirdik. Hiç kuşkusuz hepimiz onun bu onurlu duruşunu her zaman arayacağız. İki yıl önce onu gözaltına alanlar, onu saatlerce sorguya çekenler yaşamının son günlerinde bu bilge insana karşı büyük bir insanlık ayıbı işlediler ve ölümünü hızlandırdılar. O, dağ gibi yürekli bir insandı. Gözaltılar, sorgulamalar, hapisler onu hiçbir zaman yıldırmadı. Ama son gözaltı 83 yaşında ona ağır geldi. İlhan Selçuk 12 Mart darbesinde de tutuklanıp, cezaevine kapatılmıştı. Genç ve deneyimsiz bir gazeteci olarak Selimiye Kışlası’ndaki duruşmasını izlemiştim. Tarihi binanın soğuk ve korkutucu koridorlarından geçerek mahkeme salonuna giderken görmüştüm onu. Askerlerin arasında dimdik yürüyordu. Yüzünde ufacık bir tedirginlik, bir korku ya da pişmanlık yoktu. O vakur duruşu genç bir gazeteci olarak beni çok etkilemişti. Üzüntümü gören deneyimli adliye muhabiri Vasfiye Özkoçak kulağıma “Sakın üzülme, bunlara alışacaksın” diye fısıldamıştı. ¡ ¡ ¡ Askeri yargıç duruşmada İlhan Selçuk’un orduyla ilgili bir yazısını okudu ve “Bu hakaret dolu yazıyı siz mi yazdınız?” diye sordu. Verdiği yanıtı hiç unutmam: “Evet ben yazdım. Yüz kere makinemin başına otursam, yüz kere aynı yazıyı yazarım. Ben bu yazıda Türk ordusuna hakaret etmeyi aklımdan bile geçirmedim. Ayrıca burada tutuklu bulunmaktan da onur duyarım.” Bizim meslekte, yelkenini rüzgâr nereden eserse o yöne çevirenler çoktur. Bir de yelkenini milim döndürmeden rüzgâra doğru yürüyenler vardır. Yelkenini çevirmeye alışık olanlar, çıkarları için iktidarların yanında yer alıverenlerdir. Çizgilerini kırarlar, ilkelerini, onurlarını bir kenara itiverirler. Bunu yaptıkları için önlerindeki kapılar anında açılıverir. Bir anda iyi makamlara, on binlerce dolar maaşlara kavuşurlar. Para ve mevki uğruna ruhlarını, kişiliklerini, insanlıklarını hiç düşünmeden iktidara övgüler düzerek satarlar. İlkelerinden, inançlarından, onurlarından en ufak bir ödün vermeye yanaşmayan yazarlar ise rüzgâra karşı yürürler. Çile üstüne çile çekerek... İşsiz, parasız kalırlar, sorgulanırlar, hapislere atılırlar. Ama hiç aldırmazlar. Onlar için önemli olan onurlu bir insan gibi yaşamaktır. Ruhunu satmamaktır. İlhan Selçuk işte böyle bir insandı. O onurlu, ilkeli ve dürüst bir yaşam sürdü. O bu milletin kalbinde hep yaşayacaktır.
Çok geç, çok...
BİRİNCİSİ, Abdullah Gül terör zirvesini toplamakta çok gecikti. Cumhurbaşkanı üç aydır ne bekledi anlayamadım. İkincisi, Barzani’nin PKK konusunda somut adımlar atması için uyarılması kararı alınmasında da çok geç kalındı. Bu kararı almak için bu kadar insanımızın ölmesi mi gerekiyordu. Yazık... Amerika, Irak ve Kuzey Irak yönetimi Türkiye’ye zaman kaybettirdiler. Artık PKK’nın Kuzey Irak’taki melanet yuvalarını dağıtmak için bir saniye bile beklemememiz gerekir.