Analar ağlamasın

BEN, iktisat sözcüğünün “kısıt” tan geldiğini zannederdim.

Haberin Devamı

Bir sohbet sırasında bunu ağzımdan kaçırınca Memduh Hoca (Profesör Memduh Yaşa) derhal müdahale etti. Söylediğin yanlıştır. İktisat, “kıst”tan değil “kasd”tan yani maksattan gelir, Arapça’da biri t ile diğeri d ile yazılır dedi. Memduh Hoca’nın yaptığı bu düzeltme, zihnimde yeni bir pencere açmıştı. Bu sayede iktisadi davranışın, maksada hizmet eden anlamına geldiğini anladım. Ezberimdeki “iktisat, kısıtlı kaynakların azami verim getirecek şekilde tahsisi ile uğraşır” tanımının kapsamı genişledi. Daha önce hocam Fuat Çobanoğlu’dan “rasyonel” kelimesinin, hem “iktisadi” hem de “akılcı” anlamına geldiğini öğrenmiştim. Böylece taşlar yerine oturdu. Bu köşede yazdığım her yazı, ya doğrudan ekonomiyle ilgilidir ya da herhangi bir meseleye iktisatçı gibi yaklaşıldığında o olayın veya sürecin nasıl akılcı bir şekilde tahlil edilip, maksada uygun çözülebileceğini anlatmaya çalışır.

Haberin Devamı

*      *       *

1. Başbakan R.T.Erdoğan, adı sonradan demokratik olan Kürt Açılımının maksadını “analar ağlamasın” diye ortaya koymuştu. Bu ifadeden çıkan ilk mantıksal sonuç, “analarımız ağlamasaydı, bizim bu açılımı yapmaya niyetimiz yoktu” olur.

2. Bu durumda açılımı zorlayanlar da “gördünüz mü, biz bunların analarını iyi ki ağlatmışız, yoksa açılım olmayacaktı” diye düşünür.
3. İleride başvuracakları taktikleri de şöyle saptarlar. Eğer açılım süreci aksarsa, açılımı tekrar rayına oturtmak için bunların analarını yine ağlatmak gerekecektir. Çünkü bunlar başka bir dilden anlamıyor. Ancak anaları ağlayınca akıllarına açılım geliyor.

4. Dolayısıyla “ne olursa olsun, ne yapılacaksa yapılsın, tek şu akan kan dursun, analar babalar artık ağlamasın” demek, PKK’nın taleplerini T.C. kabul etsin demektir. Bu sözlerin başka hiçbir anlamı yoktur.

Bir süredir askıya alınan açılım girişimlerinden sonra, son günlerde tekrar tırmanışa geçen terörist (dehşete düşürme yoluyla karşı tarafı razı etme) eylemlerinin iktisatçı bakışıyla açıklaması budur.  

*      *       *

“Güneydoğu Kürt Sorunu” ile ilgili şimdiye kadar çok yazı yazdım. Bu meselede gelinen yol ayrımı kafalara dank etsin, yakıcı gerçekle yüzleşelim diye yıllar önce “Ya ver kurtul, ya vur kurtul” sloganını ortaya attım. Bu isyan, tarihi perspektiften bakınca bir “self determinasyon” (halkların kendi kendini yönetmesi) dâvâsıdır. Söylemin aksine, terörle değil, terörü lânetleyerek bir yere varılamaz. Çünkü Batı’da, “terörist” yazan her yaftanın diğer yüzünde “özgürlük savaşçısı” yazar. Salt terör, esas itibariyle “sivil hedeflere yapılan saldırılara” verilen bir isimdir. Son zamanlarda PKK’nın saldırılarında sadece kolluk kuvvetlerini hedef alması bilinçli bir tutumdur.  

*      *       *

Türkler ve özellikle Kürtler için, açılım denilen paketten çıkacak çözümlerin en kötüsü ve en pahallısı “bölünme ve etnik temizlik” olur. Soruna sadece “analar ağlamasın” diye yaklaşmak, böyle bir sonucu tetikleyebilir.

Son Söz: Cin, çıktığı şişeye sokulmaya çalışılırsa, şişe patlar. 

Yazarın Tüm Yazıları