Paylaş
Zehra Teyze’nin dizleri için, o kadar çok, “Siz getirin, elimizden geleni yaparız” mail’i aldım ki, ağlamak istiyorum.
Mutluluktan.
İnsanlık ölmüş diyenlere, “Hadi len!” demek istiyorum.
Sayamayacağım kadar çok doktor, ortopedi uzmanı, diz cerrahı, ortopedi ve travmatoloji kliniği, fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi ve hastane...
Seferber oldu ki...
Şaşırdım.
Bu kadarını beklemiyordum.
Yaşlı, kimsesiz ve çaresiz bir kadına, şefkatle sahip çıkmanın sıcaklığını yaşadım.
Devlet hastaneleri de, özel hastaneler de...
Çoğu da Zehra Teyze’nin sigortasının filan olmadığını biliyor...
Sadece yeşil kartı var.
Buna rağmen...
İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den, Adana’dan...
Sonra bir sürü Tarsus Amerikanlı abim...
Onlar da “Getir” demişler...
Kimi eklemiş, “Ama bana bak, adımın geçmemesiyle şartıyla!..”
Ben size bir şey söyleyeyim mi, böyle bir konuda reklam-meklam umurumda değil, yaşlı, yürüyemeyen bir kadına hayat vermekten, onun ömrünü uzatmaktan, yaşamını kaliteli hale getirmekten daha önemli ne olabilir...
Gazeteler, yazılar, her şey geçici...
Kalıcı olan iyilik...
Ve bu ancak Türkiye ’de olur.
Evet bir sürü kötülük de var ülkemizde ama “iyiliklerin anası” da bu topraklarda.
Ben başka bir ülkede, bu tür bir seferberlik hayal bile edemiyorum.
O yüzden de bu ülkeyi çok seviyorum.
Yakında Zehre Teyze ile ilgili iyi haberler duymanız dileğiyle...
Gelişmelerden hepinizi haberdar edeceğim.
Babaçi kalçasını kırdı
BU arada çok talihsiz bir şey oldu. Babaçi Betûl Mardin’in ayağı kaydı, yere düşü.
Ve kalçasını kırdı.
Apar topar ameliyata alındı ve sağ kalçasına protez takıldı.
Şu an hastanede.
Ben de bu satırları hastaneden yazıyorum.
Pazar günü, refakat etme sırası bende.
Birkaç gün daha hastanede kalacak.
Ama Babaçi’nin elinden hiçbir şey kurtulmaz.
Hayatımda gördüğüm en azimli insanlardan biri.
Ameliyat, kırık kalça, protez ona “Bana mısın” demiyor.
Daha 72 saat bile olmadı, egzersizlerini yapıyor, yürüteçle yürümeye çalışıyor, hayata bir an evvel kaldığı yerden devam etmek için uğraşıyor ve herkesi yine kendine hayran bırakıyor.
Ondaki yaşam enerjisi inanılır gibi değil.
Hızla iyileşiyor.
Bence eksisinden daha iyi olacak.
Saffet’in İstanbul kitabı
ŞİMDİYE kadar yapılmış İstanbul kitaplarının en kapsamlısı... En özenlisi... En pratiği... En faydalısı... Bir kitapta, bu kadar çok sıfatın bir araya toplanması her zaman rastlanan bir şey değil, o yüzden bayıldım.
Adı İstanbul Hakkında Her Şey. Boyut’tan çıkmış, boyutuna da bayıldım, kare çünkü, çantaya çok rahat sığıyor.
Her eve, her otele, her kafeye lazım bir konsept.
Bu kitabı överken içim çok rahat çünkü yazan adamı çok iyi tanıyorum.
Ne kadar manyak, ruh hastası (titizlik konusunda) olduğunu biliyorum, ince eleyen sık dokuyan, müthiş detaycı, acayip çalışkan ve yaptığı işi çok iyi bilen biri...
Saffet Emre Tonguç bu ülkedeki en iyi rehberlerden biri, Pat Yale ile bu kitabı bize kazandırmış, teşekkürler.
Elinizde bu kitap İstanbul’un güzel sokaklarında kaybolmanız dileğiyle...
Paylaş