Paylaş
Ben sanıyordum ki...
Kemal Bey partiye bütün ağırlığını koyarak bir destan yazacak.
Ben sanıyordum ki...
Kemal Bey öyle bir samimiyet duvarı örecek ki kurşun geçmeyecek.
Ben sanıyordum ki...
Kemal Bey en küçük bir şaşkınlık yaşamadan olaya hakim olacak.
Ben sanıyordum ki...
Kemal Bey halka dokunan, halka geçen taraflarına çok şey ekleyecek.
* * *
Ankara’ya gittim...
Kendisiyle üç saat geçirdim.
Sorulara verdiği cevaplara dikkat kesildim.
Yaklaşımlarına baktım, cesaretini ölçtüm, risk alıp almadığını kontrol ettim, gözlem yaptım.
Sonuç?
Heyhat ki heyhat!
Hadi “kocaman bir hayal kırıklığı” demeyeyim de “hayal kırıklığına ramak kala” diyeyim.
Ne de olsa umuda minicik de olsa bir kapı aralamak lazım.
* * *
Nasıl bir “Kemal Kılıçdaroğlu portresi” ile mi karşılaştım?
Hemen anlatayım:
Karşımda aradan geçen bunca süreye karşın lider olduğunun sımsıkı bilincine varamamış bir Kemal Kılıçdaroğlu duruyordu.
Şaşkın ve ürkekti.
Bir planı yokmuş gibiydi.
En haklı olduğu konularda bile masaya yumruğunu vurup son sözü söyleyemeyecekmiş edasındaydı.
Etrafı kolluyor, dengeleri gözetiyordu.
En fenası risk almaktan fena halde çekiniyordu.
Cesur şeyler söyleyip hata yapmaktansa bilinenleri tekrarlayarak cesaretsiz kalmaya razı olmuş gibi bir hali vardı.
Tipik bir Ankaralı gibiydi...
Laf çeviriyor, konunun özüne gelmiyor, en aşılmış mevzularda bile bir çift laf edemiyordu.
Açık konuşamıyordu.
Bu durum, en önemli silahını, yani samimiyet silahını elinden alıyordu.
“Kürt sorunu” konusunda en klişe çözümlere yaslanıyordu.
“Üniversiteler bin çiçeğin açtığı yerlerdir. Kıyafet yasağı da neymiş? Üniversite çağına gelmiş delikanlıların kıyafetine devlet ne karışırmış?” cümlelerini kurmaktan bile kaçınıyordu.
* * *
Son sözüm şudur:
Eğer bu böyle giderse...
Üç vakte kadar “Kemal Kılıçdaroğlu efsanesi” yer ile yeksan olur.
Ne demişler?
Acı konuş ama doğru bildiğinden şaşma...
CHP’de neler eksik
- SEVGİ EKSİK: Sevmiyorlar birbirlerini... Sevemiyorlar. Ne sevmesi? Birbirlerine kinleniyorlar ve ellerine geçen ilk fırsatta eski defterleri açıp intikam almaya çalışıyorlar. Sevgisizlikle bir yere varılamayacağını anlayamıyorlar.
- DAVA BİLİNCİ EKSİK: En sevdikleri uğraş: Parti içinde pozisyon kapmak ya da kaptırmamak. Başarıyı burada arıyorlar. İstedikleri oldu mu kendilerini başarılı sayıyorlar. Bir davaları varmış, bu dava iktidara gelemiyormuş, umurlarında bile değil.
- DAYANIŞMA EKSİK: Birbirlerine yoldaşlık yapmıyorlar. Dayanışma göstermiyorlar. Aralarından biri azıcık yükseldi mi, hemen başlıyorlar çelme takmaya. Dayanışma yapacaklarına haset ediyorlar. Ne zafere ortak oluyorlar, ne mağlubiyete...
- ENERJİ EKSİK: Enerjileri çabuk tükeniyor. Takatleri yok. Dermanları yok. Hırslarını sadece parti içi mücadelede açığa çıkarıyorlar. Asıl hırslı olmaları gereken alanda ise sonsuz bir tembelliğin esiri durumundalar.
- DEVRİMCİLİK EKSİK: Asker değişmiş, ülke değişmiş, Batı değişmiş, ABD değişmiş, konjonktür değişmiş, halk değişmiş... Hiç ama hiç önemli değil onlar için. Başlarına bela almamak için bilindik ve eskimiş ezberleri tekrar ederek idare-i maslahat yapıyorlar. Esaslı devrimcilik yapmak akıllarına bile gelmiyor.
İsrail ‘irtica geliyor’ demeyi yeni öğrendi
DÜNKÜ Hürriyet’te yayınlanan fotoğrafı gördüm.
İsrail’de duvarlara pankart asmışlar:
“Erdoğan! Sadece kıyafetin Avrupalı... Kafan ve ağzın radikal İslam.”
Bu pankart bana bizdeki meşhur “irtica geliyor” mavalını anımsattı.
Hani bir ara bizde “istenmeyen her türlü gelişme” karşısında hemen “irtica geliyor” yaygarası koparılırdı ya...
İşte ona benzer bir yaklaşım.
Gerçi bu yöntem, bizde artık fena halde demodeleşti ama İsrail yeni keşfetmiş gibi...
* * *
Adamlara “Ablukayı kaldırın” deniliyor, onlar “Sen radikal İslamcısın” diyorlar. Adamlara “İnsanları öldürmeyin” deniliyor, onlar “Sen radikal İslamcısın” diyorlar. Adamlara “Gazze’yi açık hava hapishanesine çevirdiniz” deniliyor, onlar “Sen radikal İslamcısın” diyorlar.
Adamlara “Ne hakla uluslararası sularda seyreden bir gemiye operasyon yapıp 9 kişiyi katledersiniz” deniliyor, onlar “Sen radikal İslamcısın” diyorlar. Allah’ım sen sinirlerimize mukayyet ol...
Eksen kaymasına iyi gelecek 5 şey
- BİR: Assos’ta Aristo’nun mezarını ziyaret etmek...
- İKİ: Ahmet Kaya’dan “Haçan ölesim gelir” şarkısını dinlemek...
- ÜÇ: Bir süre Fehmi Koru ve Taha Kıvanç yazılarını okumamak...
- DÖRT: Refik Halit’i Gogol mertebesine ulaştıran “Memleket Hikayeleri” adlı kitabı didiklemek.
- BEŞ: Gayet bilinçli bir şekilde bir kadına ret cevabı vermek...
Paylaş