Paylaş
HER takım elenir, her takım şampiyonluğu kaçırabilir.. Ne yenilmez takım vardır ne de gol yemeyen kaleci.. Forvetler yakaladıkları 5 pozisyondan birini atarsa takımı galip getirebilir. Kaleciler en iyi gününde tek hatayla takımın elenmesine yol açabilir. Bu futbolun doğasıdır, bilinmezliğidir, heyecanıdır.. Ama futbol aynı zamanda tüm bunların olabileceğini önceden planlayabilme sanatıdır.. Yönetim olarak, teknik kadro olarak, kaptan olarak, kaleci olarak olarak, forvet olarak.. Kendileri gittiTürk futbolunun en önemli isimlerinden ve Fenerbahçe’yi çok iyi bilen Rıdvan Dilmen Bursaspor maçı sonrası ilginç analizlerde bulundu.. Dedi ki; “Tuncay, Aurelio, Appiah, Anelka’lı orta sahadan bugünkü orta sahaya.. Arada çok fark var.”Appiah, kötü özel yaşamı ve çok uzun sürecek sakatlığı nedeniyle son sezonunda çok geri gitmişti. Aurelio, en iyi döneminde ayrıldı ama alıcısı Betis’ti. Şimdi ikinci ligde.. Tuncay, Türk futbolunun yükselen yıldızı. O da kendi isteğiyle gitti, tıpkı dünya yıldızı Anelka gibi.. Peki bu futbolcular gittikten sonra, sadece Aurelio varken Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynamadı mı? İnter, Sevilla, Chelsea, PSV, Anderlecht, CSKA gibi takımları yenmedi mi? Aurelio ayrıldıktan sonra Türk futbolunun en önemli oyuncularından, o zamanki kaptanı Emre alınmadı mı? Soruyorum size dünyanın tanıdığı Emre mi yoksa ikinci ligdeki Aurelio mu?Alex’in kulübü...F.Bahçe orta sahasına Özer gibi, Mehmet Topuz gibi bence birinci sınıf takviyeler yapıldı. Hatta Güiza gibi çalışkan ve La Liga’da gol kralı olmuş, Avrupa şampiyonu İspanya’nın kadrosunda yer alan bir forvet alındı. Ama bir konuda çok büyük yanlış yapıldı. Takım Alex’in kulübü havasına sokuldu. Dünyanın hiçbir kulübünde olmadığı kadar Alex’e saha içi imtiyaz tanındı. Aylardır frikikten gol atamadığı halde ve takım içinde bunu daha iyi yapan arkadaşları varken çok kritik frikikleri o kullandı. Devrim yapamadılarGünündeyken, gol atmışken ve attırmışken herkes onu alkışladı. Ama aynı maçın son 20 dakikasında yürüyecek hali kalmamışken sahada tutuldu ve maç kaybedildi. Sonuçta Alex’in golleri ve asistleri yüzünden F.Bahçe yapması gereken devrimi yapmaktan korktu. Cahil taraftarın kahramanı, benim “F.Bahçe’ye gelmiş en önemli yabancı” dediğim Alex’in 90 dakikalık oyuncu olmadığını Başkan Yıldırım kabullenmedi. Daum kabullenmedi.. Belki Aykut Kocaman da kabullenmedi.. Ve bu sonuç ortaya çıktı..Alex’siz geçen sezon Kadıköy’de G.Saray’ı 4-1 yendi Fenerbahçe.. Bu sezonun ikinci yarısı başlarken Alex’in cezalı olduğu Denizli maçında Santos’un harika frikiği, Güiza’nın golü, Semih-Özer-Güiza arasındaki paslaşmalar dikkat çekti. Takımın mücadelesi üst düzeydeydi. Hem de saha balçıkken..
Raul bile yedek kalıyor ama o hep oynuyor
KİMSE bana bugün Alex’in yaptıklarını, attıklarını anlatmasın.. Ben onların kitabını, Fenerbahçe tarihini yazdım.. Bana biri neden Fenerbahçe’nin bir türlü Avrupa kupalarında final oynayamadığını, 27 yıldır Türkiye Kupası kazanamadığını anlatsın.. Elano, Diego, J.Baptista gibi isimlerin neden Brezilya Milli Takımı’nda oynadıklarını ama Alex’in alınmadığını açıklasın.. Kaka’dan, Ronaldinho’dan, Robinho’dan söz etmiyorum bile.. Bana biri Alex’i anlatsın.. Onun duygularını.. Koşamadığı anlarda neler hissettiğini.. Jadson’u hatırlayınMesela Chelsea’de Deco, Ballack yedek kalırken Alex’in asla yedek kalmayacağı bir takımda ne kadar mutlu olduğunu ama o kulübün yurtiçi bir kulüp olmaktan öteye gidemediğini anlatsın..Biri bana Alex’i anlatsın.. Barca’nın neden onun tarzı bir oyuncu değil de Iniesta’yı oynattığını açıklasın.. Real’in neden artık yaşlanan ve fiziksel direnci düşen büyük yıldızı Raul’u yedek oturttuğunu açıklasın. Geçen sezonun UEFA şampiyonu Shaktar’ın beyni Jadson’un Kadıköy’deki şovunu ve kazandırdığı kupanın keyfini neden hiç Fenerbahçe taraftarının yaşamadığını anlatsın..
Artık 90 dakika koşamıyor
BİRİ bana 6 yıl önceki Brezilya ile Copa Amerika’yı kazanan, 3 yıl önce Türkiye Ligi’nde gol kralı olan, 2 yıl önce Şampiyonlar Ligi’nde asist kralı olan Alex’i anlatmasın.. Biri bana bugünkü, artık yaşlanan, kora kor mücadelelerde yerde kalan, 90 dakikalık yüksek tempoyu kaldıramayan, Lille maçında oyuna etki edecek tek hamle yapmayan Alex’i anlatsın..Defansif özelliği yüksek diye geriye çekilen Emre’nin ofansif olarak neler yapabileceğini, direkten dönen şutunu, harika golünü, Denizli maçındaki füzesini, bizi Euro 2008’e götüren Norveç’teki golünü hatırlayanlar anlatsın.. Bu takımın çok iyi sprinter ve asist özelliği yüksek bir forvetle, bitirici bir santrfor arkasında Emre’yi, Özer’i oynatsa ne olacağını bırakın başkalarını, Fenerbahçe kaptanı Alex anlatsın..
Paylaş