KAZIM Kazım hakkında bir iddia var. Ne yapmış Kazım iddiaya göre? Bahis oynamış ve oynayanlara da aracılık yapmış.
Daha işin ne olduğu belli değil ama gazetelerde manşetler atılıyor. Kazım son zamanlarda magazinsel boyutta medyada boy gösterdiği için bizim uyanık gazetecilerden bazıları ona vuruyorlar. Tamam vurun. Kazım geçmişte yaptığı hatalardan dolayı zaten cezasını çekiyor. Bu son bahis işinde de Kazım’ın ne derece suçlu olup olmadığı belli değil.
Kurşun sıkılmadı mı?
Ey bazı basın mensupları ve gazetelerin müdürleri, geçmiş Futbol Federasyonu ve şimdiki Futbol Federasyonu. Beyler, Trabzonsporlu Gökdeniz Karadeniz yine Trabzonsporlu Ogün Temizkanoğlu köküne kadar bu işin içine girmediler mi? Girdiler. Bunların bu işi yaptıkları kesinleşti mi? Evet. Sen, Gökdeniz’e göstermelik bir ceza verdin, geldin sonra ay yıldızlı formayı giydirdin. Aynı Gökdeniz, Barcelona’ya bir gol attı diye “Ne o beni şimdi mi hatırladınız?” diye sorabiliyor. Bahis işinde boğazına kadar batan Gökdeniz için Trabzon’da evlere ve arabalara, Akçaabat Sebatspor başkanının ayaklarına kurşunlar sıkılmadı mı? Sıkıldı.
Geçmişimize bakmıyoruz
Dönün bakalım şu anda Ogün Temizkanoğlu nerede?. U-19 Milli Takım Teknik Direktörü. Federasyon’da görevli altyapı hocası. Ogün Temizkanoğlu yaptığı bahis kirliliğinden sonra soyadını değiştirmediği için temizleniyor herhalde. Ogün’ü de Futbol Federasyonu alıp ileride A Milli olacak ve istikbal vaadeden genç yavruların başına koyuyor. Ama, Futbol Federasyonları haklı. Çünkü, Ogün Temizkanoğlu bu çocuklara futbolun yanında bahisin de nasıl oynanabileceğini yavaş yavaş anlatacaktır. Ogün orada, Gökdeniz orada, Kazım Kazım’ı yerden yere vuruyorsun. Sen önce önündeki kapıyı temizle, ondan sonra da Kazım’ı öldür. Beyler ses verin. Hep işin kolayına kaçıyoruz. Geçmişimize hiç bakmıyoruz.
La Fontaine’den masallar
A.GÜCÜ’nün, uzatma dakikalarında Fenerbahçe’ye attığı net gol sayılmadı. Yardımcı görmedi, göremedi veya yemedi. Çünkü, Aziz Yıldırım veya onun gibi diğer başkanlar hep hakem hatalarından kaybettiklerinde bahsederler, hiç kazandıklarında hakemden bahsetmezler. Ey vatandaşlar şimdi size soruyorum? Eğer o gol, Fenerbahçe tarafından atılsaydı ve hakem tarafından sayılmasaydı Fenerbahçe de mağlup olsaydı o yardımcının hali ne olurdu? Bütün sayfalarda ünlenir, o yardımcının bütün sülalesi ortaya konur, yaptığı işi, dişlerindeki dolgu ve kaç numara kilot giydiği bile yazılırdı bizler de öğrenirdik. Ama, işte hakem böyle bir durumda. Aptal mı o golü versin. “Herkes büyüklerden yana deli miyim, manyak mıyım” der ve o sırada gözlere perde iner, devam eder ve gider. Benim burada takıldığım bir nokta var. Üç büyük kulüp başkanı başkan da Kayseri, Bursa, Trabzon, Gaziantep ve diğer kulüplerinin başkanları neyin başkanı. Kulüpler Birliği’nde biri çıkacak bütün kamuoyunu şamar oğlanı gibi kullanacak, kimseden çıt çıkmayacak. O gün tavır koyacaklardı, alayı konuşacaktı. Bugünden sonra artık sussunlar. Bundan sonra, “Böyle, şöyle” derlerse La Fontaine’den masallar anlatmış olurlar.
FIFA kokartı nasıl takılır
METİN Tokat, Vanspor-Beşiktaş maçında evsahibi ekipten Aykut’un bir serbest vuruşta, ceza alanı içinde yükselerek topa smaç yapmasını görmemişti. Beşiktaş lehine de penaltıyı vermemişti. O gün, bugün kaç yıl geçti hatırlamıyorum ama hala onu Beşiktaşlı yazarlar ve kulüp ısıtıp ısıtıp birinin önüne koyuyor. Ama, Hasan Ceylan Ankara’da oynanan Genlerbirliği-Beşiktaş maçında ceza alanının dışında biri üç, biri beş metrede yapılan pozisyonu ceza alanı içine taşıyıp penaltıları verdi. Maçı Beşiktaş kazandı ve şampiyon oldu. Peki o maçtan sonra neler oldu biliyor musunuz? Hasan Ceylan FIFA kokartı taktı. Ödüllendirildi. Ben balık akıllı değilim, öyle hatırlıyorum. Aksini bilen olan varsa gelsin konuşuruz. Hatta o maçta bir şeyi çok daha iyi hatırlıyorum. Yardımcı hakemlerden biri eski Hacettepesporlu Onursal Uraz’dı. Çünkü aynı Onursal Uraz maçtan sonra gene yanlış hatırlamıyorsam Yenimahalle’deki “Çalıkuşu” adlı meyhanede sohbet ediyordu...
Tanju’dan, Erdinç’e
KASIMPAŞASPORLU Cenk, bir hafta önce İstanbul’da Sivasspor maçında İbrahim Dağaşan’ı oyundan attırdı. Nasıl attırdı? Abartılı bir hareket yaparak. Etme, bulma dünyası dedikleri bu olsa gerek bu hafta da Diyarbakır’da haksız bir şekilde kendisi atıldı. Onu attıran da aldatmaya yönelik bir hareket yapan ve yediren Diyarbakırspor’dan Erdinç. Baba bir de yumruğunu sıkarak “Koçum be” diyor rakibi kızarınca. Şimdi bundan sonra Erdinç’e bakalım, o nerede atılacak. Yıllar önce bir Fenerbahçe-Beşiktaş Türkiye Kupası maçında Tanju Çolak, koluyla destek alıp gol attı. Ben de maçın hakemiyim. Yardımcıya baktım, “Devam” dedi golü verdim. Benim görme şansım yok. Aynı Tanju Çolak, maçtan sonra gazetecilerin, “Topu kolla düzelttiniz mi?” sorusuna, “İki çocuğumun ölüsünü öpeyim, kolumla destek almadım” dedi. Ama aynı Tanju Çolak, bir ay geçtikten sonra, “O golü atarken kolumla destek aldım. Erman Toroğlu görmedi” açıklamasını yaptı. Koluyla, eliyle bir gol atmak spor ahlakına ne kadar sığar? Bu bir. Bırakın spor ahlakını, bir gol atmak çocuklarının ölüsünü görmeğe değer mi? Bu da iki. Yıllar geçiyor ama pozisyon hırsızlığı yapanlar değişmiyor. O günlerde de vardı, bugünlerde de var. Yerli de var, yabancı da var. Çünkü onların hepsi insan.
Helvacı örneği
FUTBOLUMUZDA güzel şeyler de oluyor. Geçen haftaki Galatasaray-İstanbul BŞB maçı sonrası Galatasaray Kulübü İkinci Başkanı Mehmet Helvacı’nın kameralara konuşmasını dinledim. Hayran oldum. Demek ki Türkiye’de böyle yöneticiler de varmış.