GEÇEN hafta yazdığım malum yazıdan dolayı Tanrıların Yeni Kurbanı ben oldum. Hakkımda neler yazıldığını tekrarlamaya gerek yok.
Ama beni en çok üzen, “eleştiri kaldıramayan saygısız bir insan” yaftasıydı. Öyle olmadığımı, hatta aksine bu tür durumlardan gurur duyduğumu 1 Kasım 2009’da yayınlanan “Arzuhal” başlıklı yazımda görebilirlerdi oysa...
Prensipler unutuldu mu?
Alıntıladığım cümlelerin yanlış anlaşılmasının ardından Attila Gökçe’yi aradım, ulaşamadım. Ben de “Tek bir futbolcu için haklı ve yerinde bularak yaptığım bir yorumu bütün analizime mal etmeniz beni kırdı. ‘Vaayy Koç’um’, ‘tamam mı Koç’um!’ gibi ifadelerinize üzüldüm. Ve kullandığım alıntı ironiden ibaretti. Niyetim ise, ‘genç kuşağın, büyüklerini hem her zaman el üstünde tutacağı hem de özgüven ve azimle kendi varoluşlarını bağımsız biçimde sürdüreceklerini’ ifade etmekti” mealinde bir mail attım. Ve teşbihte hata olmaz denildiğini, olduysa da bundan üzüntü duyduğumu söyledim. Evet, Attila Gökçe gibi, Türk Spor Tarihi’nde önemli yer edinmiş ve birçok insana örnek olmuş bir insanın, bir ismi köşesine taşıması çok mühimdir. Ama sırf tepki görmekten korkup, bir duayenin yazdıklarını sorgulamasaydım, çok merak ediyorum bana dayak atmaya çalışır gibi gazetecilik dersi verenler, ilk prensibin saygı ve korku altında bile ezilmeyip açıksözlü davranmak olduğunu unuttular mı? Üzüldüğüm diğer bir konu ise, Gürcan ağabeyin “Osmanlı Tokadı” siparişiydi. Kendisiyle de konuştum, bana önemli birkaç tavsiyede bulundu ve kendi yolumu çizebileceğimi, kendime has bir üslubum ve görüşüm olduğunu belirtti. İltifatlarına tekrar teşekkür ediyorum. Ama ben, söylediklerimin ve o ironik alıntının arkasındayım. Çünkü arkasında durmazsam o zaman hakaret etmiş ve o cümleyi zannedildiği gibi “derinliksiz” bir şekilde söylemiş olurum. Ben sadece ısrarla çarpıtılan anlamların arkasında değilim... “Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum, hiçbirinizle dövüşemem” demiş ya Turgut Uyar... Bu kez de onunla bitirmek gerekiyor sanırım. Linç fırsatı kollayıp, sözlerimi başarıyla saptıran, kendi ruhlarını yansıtan ve hakaretler yağdıranlar da K. İskender örneğindeki gibi hayal güçlerini boşa harcamasınlar... Üşenmeyip bana sorarlarsa, Turgut Uyar hakkında kitaplar dolusu bilgi veririm.