Paylaş
Bildiğimiz gibi İslamiyet’te domuz eti haram. En’am 145, Nahl 115 ve Bakara 173 ayetlerinde açıkça domuz eti haram kılınmış. Ama sonunda da şöyle bir ibare var.
“Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.”
Sanırım bu konuda biraz esneklik var.
DOMUZ ETİ VE HURAFELER
Domuz etinin haram olmasına dair birçok hurafe var.
Domuz eti yiyen insanlar kıskanç olmazmış. Bu kesinlikle doğru değil.
İstatistiklere göre kıskançlıktan dolayı işlenen cinayetlerin sayısı, domuz yiyen ülkelerde yemeyen ülkelerdeki kadar yüksek.
Domuz eti cinsel zevki öldürürmüş. Bu da doğru değil. Araştırmalara göre en fazla seks yapan ve seks partnerine sahip olan ülke Fransa.
Fransa’da bir kişinin ortalama 14 partneri oluyormuş. Bunu 12 partner ile Amerika ve Almanya takip ediyor. Bu ülkelerde çokça domuz eti tüketilmekte.
“EXTREME” HURAFELER
Domuz kendi pisliğini yiyormuş. Her halde en fazla kendi pisliğini yiyen hayvan tavuktur.
Domuz organları insanınkine benziyormuş. Bu onu neden haram yapsın anlamış değilim.
Domuz kafasını kaldırıp gökyüzüne bakamıyormuş. Gülmeyin. Bunu da haram olmasının bir sebebi olarak duydum.
DOMUZ ETİ VE SAĞLIK
Soner Yalçın “domuz etinin sağlıksız olduğu için yenmez” tezini çürütmek için bu hastalıklar o zaman bilinmiyordu diyor. Bir hastalığının bilinmiyor olması, o hastalığın var olmadığı anlamına gelmez.
Domuz etinde insan bedenine zararlı bakteriler var. Ama o zamanlardaki pişirme yöntemleri ile buna çare bulunabilirdi. Onun için başka bir sebep olsa gerek.
Domuz etini kurutmak oldukça zor ya da imkânsız. (Günümüzde kurutuluyor.) Kırmızı eti kurutmak kolay.
Onun için yenilmeyen domuz etleri kurutulmadığı ve saklanamadığı için çürüyor ve hastalıklara sebebiyet veriyordu. Bu bence geçerli bir sebep. Ama daha onemli bir sebep olsa gerek.
(Tavuk eti de kurtulmuyor ama o küçük olduğu için hemen tüketiliyor. Aynı surunu yaratmıyor.)
YERLEŞİKLER VE GÖÇEBELER
Soner Yalçın’ın asıl tezi şu. Yerleşikler ve göçebeler arasında hep nefret ilişkisi olmuştur. Yerleşikler de domuz besledikleri için göçebeler domuzdan nefret etmiştir. Bu açıklamaya katılmıyorum.
Hem yerleşiklerin hem de göçebelerin beslediği at, sığır, küçükbaş hayvanlar gibi birçok ortak hayvan var. Neden bunlar değil de domuz?
İkincisi, toplumlar kendilerine yarar sağlayan bir şeyi benimser. Yarar sağlamayanları gelenekler ve toplumsal inanışlar yoluyla uzak tutar. Başka bir toplumun domuz beslemesi başka bir topluma zarar sağlamaz.
Öyleyse, domuzun zararı neydi acaba?
EKONOMİK SEBEPLER
Bana göre domuzun rağbet görmemesinin altında ekonomik sebepler yatıyor. Bu tezi de Silah, Mikrop ve Çelik kitabını okuduktan sonra oluşturdum.
Araştırmalar çok açık gösteriyor ki uygarlık, hayvan gücünü en verimli şekilde kullanan toplumlarda ortaya çıkmıştır. Örneğin Papua Yeni Gine’de hayvan gücüne dayalı bir tarım yapılmadığı için uygarlık gelişmemiş.
Bir toplumun kaynaklar az olduğu zaman kaynaklarını ekonomik getirisi en çok hayvana yatırıyor. Getirisi en az olan hayvan da domuz.
İlk olarak domuz hiçbir iş gücü sağlamıyor. Büyükbaş hayvanlar her zaman daha öncelikli.
Diğer küçükbaş hayvanlar ile karşılaştırıldığında domuz çok az süt veriyor (Koyun ve keçinin 5’de 1) ve sindirim sisteminden dolayı sütü çok da temiz değil.
Yine diğer küçükbaş hayvanlar gibi yün de sağlamıyor. Derisi de çok avantaj sağlamıyor ve kullanılmıyor. (Günümüzde bile çok az kullanılıyor.)
Daha önce dediğim gibi etini de kurutmak ve saklamak imkânsız.
Bütün bunları göz önünde bulundurunca kısıtlı kaynaklar ile domuza yatırım yapmak hiç de akıl karı değil. Bu sebeplerden dolayı İslamiyet öncesi Türk’ler domuza rağbet göstermemiş olabilir.
NOT: Bu hafta İnsan İnsana programında Doğan Cüceloğlu’nun konuğu bendim. 1 saat boyunca eğitim, okul sistemi, çocuk ve aile konuları hakkında sohbet ettik. Program bu Pazar saat 10.40’da TV8’de yayınlanacak. Bu konular ile ilgileniyorsanız, izlemenizi tavsiye ederim.
Paylaş