Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat KadıoğluYazarın Tüm Yazıları

Yıldırım şehitleri ve Milli Eğitim’in kitapları

Şehitlerimizin her birine üzülmemek elde değil ama yıldırım düşmesi sonucu hayatını kaybeden askerlerimiz beni daha fazla üzüyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ders kitaplarındaki yanlış ve antika iklim bilgileri de beni kahreden bir başka konu.

Gök gürültülü havalarda silah ve diğer teçhizatla yüksek yerlerde nöbet tutarken ya da açık arazide dolaşırken yıldırım çarpma ihtimali çok yüksektir. Altı kauçuk ya da lastik olan botların ya da araç lastiklerinin hiçbir faydası yok. Normalde havanın kendisi de lastik gibi elektriği geçirmez, fakat yıldırımda elektrik yükü o kadar büyüktür ki kilometrelerce geçirimsiz hava bile bir anda iletkene dönüşebilir.

YILDIRIMLAR ARTTI

Son yıllarda küresel ısınmadan dolayı gök gürültülü fırtınaların ve dolayısıyla yıldırımların sayısında belirgin artış var. Bununla beraber Türkiye’de anaokulundan lise son sınıfa kadar bu konuda herhangi bir eğitim, öğretim veya bilinçlendirme yok. Ne hayat bilgisi, ne fizik, ne de coğrafya kitaplarında bu konuda herhangi bir bilgi kırıntısını bulabilirsiniz. Daha önce Lise 1 ve 2’de okutulan coğrafya kitaplarındaki iklim konularının ne kadar yanlış ve çağdışı olduğunu defalarca yazmış ve ilgililere anlatmıştım.

Maalesef kitaplarda sadece ufak tefek değişiklikler yapıldı. Ezbere dayalı kuru, gereksiz ve yanlış bilgiler hâlâ mevcudiyetini koruyor. Yeni Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, ders kitaplarının yazımında ne düşünüyor ve nasıl bir yol takip ediyor bilmem ama bildiğim bir şey varsa o da öğretmenlerin ders kitabı yazmasının doğru bir uygulama olmadığı.

Benim yaşımdakiler belki hatırlar; ilkokulda bize açık bir arazide yıldırımdan korunmak için yere yüzüstü uzanıp yatmamız öğretilmişti. Eski Amerikan kitaplarında da aynı yöntem önerilirdi. 1985 yılında ABD’de atmosfer bilimleri doktorası ve 2000 yılında Federal Acil Durum Yönetim Kurumu’ndan (FEMA) afet yönetimi eğitimlerini alırken olayın çok kapsamlı ve farklı olduğunu fark ettim.

SAKIN YERE YATMAYIN

Özetle, nerede olursanız olun öncelikle yıldırımdan korunmak için 30/30 kuralına uyun: Şimşek çaktıktan sonra 30 saniyeden daha az bir süre içinde gök gürültüsünü duyduğunuz andan en son gök gürültüsünden 30 dakika geçene kadar yıldırım tehlikesi içindesiniz. Gök gürültülü bir fırtınaya yakalandığınız zaman en iyi korunma kapalı alana girmektir. Eğer bina ve otomobil gibi kapalı bir sığınak mevcut değilse yüksek yerlerden ve tek kalmış ağaçlardan mutlaka uzak durmalısınız. Açık arazide eğer saçınız dikleşmeye başlıyorsa, deriniz sızlıyorsa, çatırdama gibi sesler duyuyorsanız, dikkatli olun. Size her an yıldırım çarpabilir.

Tehlike durumunda hemen ya hızla alçak bir yere kaçın ya da yere çömelin ve başınızı dizlerinizin arasına alarak hedef küçültün. Asla yere yatmayın. Eğer yüksek ve düz bir yerdeyseniz başınızı mümkün olduğu kadar alçakta tutun, fakat yere uzanmayın. Bazen elektrik yükünün büyük kısmı yıldırımın çaktığı noktanın yakınındaki yüzeyde yoğunlaşır. Bu yüzey akımı vücuda geçerek, ölüme ve yaralanmaya sebep olabilmekte. Bunun için, mümkün olduğu kadar yere çökmeli ve ayak parmaklarının üzerinde durarak yerle teması en aza indirmeli. Voltaj farkı yaratmamak için de ayaklarınızı mutlaka birleştirmelisiniz.

KALP MASAJI YAPIN

Yıldırım tarafından çarpılmış birini gördüğünüz zaman ondan size elektrik geçer diye korkmayın. Yıldırımın oluşturduğu elektrik akımı, çok kısa sürede toprağa akarak etkisizleşir. Normalde yıldırım kurbanlarını şuursuz bırakır, kalp atışını ve nefes alışını durdurabilir. En yakın hastaneye ulaştırılana kadar derhal kurbanın kalbini ve solunum sistemini harekete geçirmek için ağızdan ağza suni teneffüs ve kalp masajı uygulanmalı. (Bunların nasıl yapıldığını bilmiyorsanız en kısa zamanda bir ilkyardım kursuna katılın.) Sizi ve hastayı ikinci kez yıldırım çarpmaması için de öncelikle hastayı daha güvenli bir yere taşıyın...
H.G. Wells’in sözünü unutmayalım lütfen; “İnsanlık tarihi daha fazla eğitim ve felaketlerin yarışı haline gelmekte...”
Yazarın Tüm Yazıları