Paylaş
Ama aynı Kurnaz, geçtiğimiz dönemlerde başkan olmadan önce sade Türk vatandaşıyken, Futbol Federasyonu’nun Ankaraspor’un maçlarını oynadığı ve yaptırdığı stattaki, “Işıklandırmalar yapılsın yoksa oraya maç vermeyiz” uyarısında öyle bir noktada devreye giriyor ki hem de sadece taraftar olarak haftanın son iş günü paydos saatinden yarım saat önce dilekçe veriyor. Federasyonu kıstırmaya kalkıyor. Federasyon da uzun tartışmalardan sonra kararını açıklıyor. Ve aynı vatandaş Ruhi Kurnaz, Hilmi Gökçınar’ın istifasından sonra bir gecede Ankaraspor’a başkan olabiliyor.
Dönüyoruz Ankaragücü, Antalya’ya maça gidiyor. Takımlar sahaya çıkıyor. Temsilci Ankaragücü’nün doktorunu farkedemiyor. Ama 4. hakem dikkatli. Geliyor, akredite kartına bakıyor. Ankaragücü’nün sahaya çıkardığı doktor Ankaraspor adına akredite edilmiş doktor. 4. hakem diyor ki, “Sen Ankaragücü’nün doktoru değilsin.” “Olsun ben Ankaraspor’un doktoruyum” cevabını alıyor. “O zaman kulübede oturamazsın, tribüne çıkman lazım” deniyor kendisine ve doktorumuz tribünün yolunu tutuyor. Ve Ankaragücü bunu ne zaman yapıyor biliyor musunuz? Futbol Federasyonu’nun, Ankaraspor’a verdiği 3 günlük süre içinde.
Naylon faturalar ve tecavüzcüler
Sayın Maliye Bakanı’nı bazı kulüplerin denetlenmesi için göreve davet etmiştim. Haddim olmayarak. Peki, kamuoyuna şunu söylüyorum çok net bir biçimde. Bazı kulüplerin gelir ve giderlerinde, naylon faturalar var mı? Bakın altını çizerek yazıyorum. Naylon fatura... Veya bazı kulüplerin yönetim kurullarında karşılıksız çekten hüküm giyenler veya tecavüz suçundan hüküm giyenler var mı? Ne kadar acı değil mi? Bir araştırın bakalım altından neler çıkacak.
Spor ile ahlak yan yana anılır. Ama Türkiye’de maalesef karşı karşıya anılıyor.
5 lira 88 kuruşluk insanlar
ADNAN Polat diyor ki, “Bu zihniyetle futbol idare edilmez.” Sevgili Adnan, hangi zihniyetten bahsediyorsun. Türk insanının aptallığından mı, kültürsüzlüğünden mi, bilgisizliğinden mi?
Galatasaray maçından dolayı, “Neden biletler 120 lira” diye kimse Kasımpaşalı yöneticileri suçlamasın ve yüklenmesin. Stada gittim. Kendi seyircisi kendi yöneticisine küfür ediyor. Bazıları ellerindeki biletleri göstererek, “Yazsana hocam” diyorlar. Kasımpaşa yönetimi bir yıllık kombine bileti 100 liraya satışa çıkarmış. Yani 17 maç. 100’ü 17’ye bölersek ne yapıyor? 5.88. Yani maç başı 6 lira bile değil. Sen bu kombineleri almıyorsun. Sonra da yönetim Galatasaray maçını 120 lira yapınca küfür ediyorsun. 100 lira verip kombine alsan, dört büyük takımla oynanacak maç 25 liraya gelir. Hem matematik bilmiyorsunuz, hem hesap bilmiyorsunuz, hem de çıkıp küfür ediyorsunuz. Ayıp.
Maç başına 5 lira 88 kuruşu takımına vermeyen seyirci, maça gelmesin. Ve o takımı da tutmasın. Ve o takım da düşsün 3. Lig’e gitsin. Çünkü o takım bu seyirciye layık değildir.
NOT-1: 120 liralık biletler hem Kasımpaşa hem de Galatasaray seyircisine uygulanmıştır.
NOT-2: İki hafta önce Şansal Büyüka, Galatasaray-Beşiktaş maçına 5 tane bilet aldırdı. Cebinden çıkardı 1500 lira ödedi. Yani kelle başı 300 lira. Ama, Türkiye’de insanlar kendine müslümanlar. O maça 300 lira normal. Kasımpaşa-Galatasaray maçına 120 lira anormal. Ama doğru. Ne demişler, “Taksim’den aşağı Kasımpaşa.” Yani yersen...
Sahada otorite tek olmalıdır
YILLARDIR, “Hakem adedi artırılsın mı” diye tartışıldı. Sonunda deneme yanılma metoduna gidilmeye başlandı. Bakınız beyler, hakemlik yapmamışsanız veya futbol oynamamışsanız bu konuda ahkam kesmeniz biraz zordur. Şunun da altını çizerek söylüyorum, maç bir hakemle idare edilmelidir. Yani otorite tek olmalıdır. Ama yardımcılarını üç tane yaparsın, dört tane veya sekiz tane. Onlar farklı şeyler. Çünkü onlar da fikirlerini ve görüşlerini, yorumlarını hakeme bildirecekler. Son kararı ise hakem verecek.
Dünyadaki üst düzey hakemlerin hepsi iki hakem fikrine (orta hakem) karşı çıkmışlardır. Bu da doğaldır. Hakem adedini arttırmak bazı pozisyonlarda fayda sağlar. Ama hakem bilinci ve hakem görüşü yoksa fayda sağlamaz.
Çok uzağa gitmeyin. Kasımpaşaspor-Galatasaray maçında Ali Güneş’in uçarak eliyle kale çizgisi üzerinden çıkardığı topu hakem İlker Meral’den başka herkes gördü. Hadi diyelim ki o pozisyonda yardımcı görmedi. Ama, çaprazdaki yardımcı gördü. Daha da önemlisi dördüncü hakemin görmesi lazım. O sırada dördüncü hakem ne yapıyordu biliyor musunuz? Yılmaz Vural ile uğraşıyordu. Onunla sohbet ediyordu. İkisi de pozisyonu görmedi. Bu maçın dördüncü hakemi de en az İlker Meral kadar hatalıdır.
Meral’in bittiği an
KASIMPAŞASPOR-Galatasaray maçının hakemi İlker Meral, kötü maç yönetti. Tamam. Hakem Meral kilolu, o da tamam. Hakem Meral gerektiği yerlerde koşmuyor, o da tamam. Ama Kasımpaşasporlu Murat Erdoğan, maçtan sonra şu cümleleri söyledi, tüylerim diken diken oldu. “Ali Güneş’in pozisyonundan sonra bazı Galatasaraylı oyuncular İlker Meral’e ağıza alınmayacak küfürler ettiler. O ise arkasını döndü gitti.”
Bence, hakem Meral’in hakemliği Ali Güneş’in pozisyonunda değil, eğer doğruysa bu olayda bitmiştir. Ve bu Murat’ın söyledikleri kesinlikle araştırılmalıdır.
Camilerin yolunu tutacaktın
LEVENT Erdoğan çifte kupa alan Beşiktaş’ın bütün şampiyonluk şölenlerine katıldı. Hepsinde nutuklar çekti. Bazılarında eşşeğe bile bindi. Ve bu toplantılarda öyle veciz konuşmalar yaptı ki attığında mangalda kül kalmadı. “İyi günlerde herkes kulübüne sahip çıkar. Biz kötü gün dostuyuz” dedi. Aynı zat-ı muhterem Kayserispor mağlubiyetinin ardından Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören ve teknik direktör Mustafa Denizli’yi istifaya davet etti. Daha da tuhafı, “Biz geçen sezon Yıldırım Demirören ve Mustafa Denizli ile değil, kulübünü seven Beşiktaş taraftarlarının duaları ile şampiyon olduk” dedi.
Sayın Erdoğan çalışmadan, uğraşmadan, didinmeden dualarla şampiyon olunsaydı Suudi Arabistan, Dünya şampiyonluklarına ambargo koyardı. Ama sen şampiyonluk kutlamalarını gece kulüplerinde, lüks restaurantlarda, alkol eşliğinde yaptın. Bence büyük hata ettin.
Camilerin yolunu tutacaktın, “Allah’ım bu şampiyonlukları bize sen verdin. Hep beraber taraftarlarımızla birlikte sana dua etmeye devam ediyoruz” diye el açacaktın.
Yattara gibilerle uğraşmayacaksın
ÇOK anormal olmadığı sürece futbolcuların gece hayatı beni ilgilendirmez. Kendim de çok gezdiğim için bazılarına rastlıyorum. Genelinden de bahsetmem. Ama deşifre olduğu için Yattara’dan bahsedebilirim. Sabaha karşı saat 4. Gümbet’in barlarında Yattara hatunlarla beraber mükemmel deparlar atıyor. Ama aynı Yattara’nın aylardır sakatlığı geçmiyor ve Trabzonspor ona hala sabrediyor.
Nihat Kahveci bir sakatlandı, biraz oynayamadı. Villarreal bekledi, sattı. Yattara gibi ümitsiz vakalarla fazla uğraşmayacaksın. Satacaksın veya vereceksin gidecek.
Gaz dedektörü
İSTANBUL-Bodrum uçuyorum. Hostesler ikram servisi yapıyorlar. O sırada keskin bir koku yayılıyor etrafa. Vatandaşın biri akşam fasulye yemiş olacak ki basıyor gazını uçağın içine. Allahım o ne rezalet bir olay. Adamın içi çürümüş. Zehir gibiydi. Burnunu tıkasan olmaz. Pencere yok camı açasın, kapı yok kapıyı açasın. Havalandırmayı burnuma doğru sonuna kadar açtım, son bir gayretle duyulacak şekilde bağırdım. “Bu işi hanginiz yaptıysanız, kıçınız kurusun” diyebildim. Bütün yolcular, parmaklarıyla burunlarını mandal gibi sıkarak kafalarıyla bana “okey” verdiler.
Yemin ediyorum bir gaz dedektörü olsaydı, yolcuların arkalarına tutup o insanı bulup, kulaklarından kaldırıp afişe etmek isterdim. Ama böyle bir dedektör var mı bilmiyorum? Özellikle otobüslerde, metroda ve uçaklarda bu işi yapanların Allah cezalarını verir inşaallah.
Başbakan Erdoğan’ı tebrik ediyorum
SİGARA yasağı için çok toz kaldırdılar. “Türkiye’de uygulanmaz” dediler. Sigara içen azınlık, sigara içmeyen çoğunluğu susturmaya kalktı. Fazla gürültü çıkararak. Ne oldu? Olayın üzerine ciddi gidildi ve sigara yasağı yüzde 99 oranında başarılı oldu.
Beğenir veya beğenmezsiniz. Sevmezsiniz veya seversiniz. Ama özellikle bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik ediyorum. Dik durduğu için.
Paylaş