AĞUSTOS ayı içinde İmralı’dan herkesi şaşırtacak bir açıklama gelebilir mi?
Bir süredir etrafta dolaşan bir haber dün Vatan Gazetesi’nde Ruşen Çakır tarafından dile getirildi.
Konuşulan konu şu.
Abdullah Öcalan ağustos ayının 15’inde bir plan açıklayacak.
İmralı’daki görüşme günlerine baktım.
Avukatları çarşamba günleri görüşebiliyor.
O da 12 ve 19 Ağustos tarihlerine rastlıyor.
Tahmin ediyorum açıklama da o tarihlerde yapılacak.
4 AŞAMALI BİR YOL HARİTASI
Açıklayacağı çözüm planı 4 bölümden oluşacak.
Öcalan’ın çevresi buna "yol haritası" diyor.
1- Bu sorunu Türkiye neden çözmelidir başlıklı bir giriş.
2- Türkiye Kürtlerle stratejik ittifak yapmalı, sadece Musul-Kerkük Kürtleri değil, Suriye’deki Kürtlerle yani 1920’lerdeki Misak-ı Milli sınırları içerisinde yer alıp da bugün dışarda kalan tüm Kürtlerle demokratik özerklik çerçevesinde ilişki kurulmasını önerecek.
2- Kürt sorununun çözümü için kısa ve orta vadede atılacak adımları gösterecek.
4- Sorunun çözülmesinde en önemli engel olarak görülen dağdakilerin statüsü ve silahsızlanma koşullarını açıklayacak ve en önemlisi silahları bırakmaya hazırız, siz ne yapacaksınız, diye soracak.
Yine çevresinden aldığım bilgiye göre yazımını henüz tamamlamamış.
Ama bunun için epey kitap okumuş.
Avukatlarının anlattığına göre son günlerde daha çok felsefi kitaplar okuyormuş.
Bugüne kadar 1000’e yakın kitap okumuş.
Bunlar arasında Hegel ve Derida gibi düşünürler de varmış.
Sağlık durumu iyiymiş.
Biraz prostat sorunu ve kulaklarında çınlama varmış.
Günde bir saat havalandırmaya çıkma hakkına sahipmiş.
Ancak çıktığı avlu çok darmış. Duvarları çok yüksek olduğu için sadece biraz gökyüzünü görebiliyormuş.
Kaldığı bölmede küçük bir pencere varmış.
Ancak bu pencere de havalandırmaya bakıyormuş.
TÜSİAD’LA GÖRÜŞMEYE ÇOK ÖNEM VERİYORUZ
Dün avukatlarıyla bir süre sohbet ettim.
Avukatlarından biri Dicle, öteki Marmara Üniversitesi’nden mezun.
Öcalan’ın ağustos ayında yapacağı açıklamanın çok önemli etkileri olacağını söylüyorlar.
Ancak bu açıklama öncesinde Türkiye’de kamuoyu yaratmak istiyorlar.
Onun için bazı gazetecilerle, sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle görüşüyorlar.
Bu arada çok önem verdikleri bir randevu talepleri var.
TÜSİAD yetkilileriyle görüşmek istiyorlar.
"TÜSİAD’la görüşmek bizim açımızdan çok önemli" diyorlar.
Ancak bugüne kadar bu taleplerine cevap alamamışlar.
"Açıklayacakları arasında bizi şaşırtacak şeyler olacak mı?" diye sordum.
"Olabilir" dediler.
EZBER BOZACAK BİR ŞEYLER OLACAK MI
Türkler ve Kürtler bu sorunu samimi olarak çözmek istiyorlarsa, her iki taraf da gerçekten "ezberleri bozacak" şeyler söyleyebilmeli diye düşünüyorum.
Tabii her şeyden önce gerçekçi olmayı öğrenmemiz lazım.
Ben Öcalan’ın yapacağı açıklamayı merakla bekliyorum.
Çünkü hálá şuna inanıyorum.
Kürt sorununun çözümünde onun çok önemli bir rolü olabilir.
Türkiye’nin bugüne kadar Öcalan’la gerçekçi bir ilişki kurmaya çalışmamasını tarihi bir yanlışlık olarak görüyorum.
Yıllardır ben dahil hepimizin resmi tezi onu "çetebaşı", "elebaşı","bebek katili" sıfatlarıyla adlandırmak oldu.
Hiç kuşkusuz, PKK cinayetleri iki-üç neslin ona karşı tutumunu derinden etkiledi.
Şimdi önümüzde bu sorunu çözmek için daha uygun bir psikolojik iklim var.
BİR YANDAN HATIRLAYALIM BİR YANDAN DA UNUTALIM
DTP Lideri Ahmet Türk, geçenlerde "unutmaktan" söz etti.
Biliyorum şehitlerin, gazilerin acısını unutmak, unutulmasını istemek insanın içine sindirebileceği bir duygu değil.
Ama "hatırlamak"la "unutmamak" arasında çok önemli bir fark var.
Acıları hatırlayalım, ama bazı şeyleri de unutalım.
Unutalım ki, artık çocuklarımızın dağlarda hayatlarını kaybetmeyeceği, geride acılı anneler, babalar, kardeşler, sevgililer, eşler, çocuklar bırakmayacağı bir ülke yaratalım.
İMRALI’DAKİ ÖCALAN’A BİR ÇAĞRI YAPIYORUM
Ona ulaşabilir mi, bilmiyorum.
Ama buradan Öcalan’a bir çağrı yapmak istiyorum.
Bu güzel ülke hepimizin.
Son 30 yılımız zehir oldu.
Bu sorunun başlamasında elbette devletin hoyrat davranışlarının, muamelesinin etkisi vardı.
Ama Öcalan ve arkadaşlarının silahlı mücadelesi de kan davasını yarattı.
Şimdi en önemli adımı ondan bekliyoruz.
Silahlı PKK’lılar Türkiye’den çekilecek mi?
Silahlar bırakılacak mı?
Bu kararı en kolay verecek insan Öcalan’dır.
Silahı o eline aldıysa, şimdi o bıraktırmalıdır.
Herkes emin olmalı ki, silah susunca mantık, anlayış, insaf, vicdan, çağdaşlık devreye girecektir.
En önemlisi, ben dahil birçok insan, Kürt hakları ve birlikte yaşama duygusu üzerine çok daha cesur tavırlar alacaktır.
O nedenle gözüm, kulağım 15 Ağustos’ta İmralı’dan gelecek açıklamada.
Yine sadece "Demokratik Cumhuriyet" gibi genel, içeriği belirsiz şeyler mi söyleyecek?
Yoksa hem Türklerin hem Kürtlerin ezberini bozacak, cesur sözler mi...