ASKER kendi görev sınırları dışındaki konularda bir şey söylediği zaman -çoğu kez haklı olarakayağa kalkan ve “Asker askerlikle ilgili meselelerde konuşur, özellikle siyasete müdahale edemez” anlamında laflar edenleri şimdi ilgiyle izleyelim bakalım:
"Askere" yasak olan "Bolu Valisi’ne" serbest mi imiş, göreceğiz.
Biliriz her yerde böyle "çıkıntı" tipler vardır. Fırsatı yakalayınca ayarı kaçık laflar ederler. Çoğu kez de mevcut siyasi iktidara -veya cereyana- yaranmaktır hedefleri. O yüzden rollerini karıştırırlar. Bir başka deyişle, "bürokrat" iseler "bürokratlıklarını" unutur, "siyasetçi" gibi konuşurlar.
Siyasetçi belli bir görüşün adamıdır. O görüşün iktidar olmasını ve ülkeyi yönetmesini ister. Bunun için her yerde ve her fırsatta o görüşü savunması yadırganmaz. Hatta tam tersine görevi de budur.
Ama bir vali -veya bir bürokrat- devletin memuru sıfatıyla herkese, her görüşe aynı mesafede olmaya, özel siyasi görüşlerini de kendine saklamaya mecburdur.
Bunu yapmayan -yapamayan- bir bürokrat o makamda oturmaya layık değil demektir. Özellikle böyle birine ülkenin bir il’ini emanet etmişseniz, o yanlışı hemen düzeltmek gerekir. O nedenle lafa devam etmeden İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay’ı "Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar hakkında, önceki gün Abant’ta yapılan ve Fethullah Gülen cemaati tarafından organize edilen Abant Platformu’nda yaptığı konuşma nedeniyle disiplin soruşturması açmaya" davet ediyoruz.
Sayın Atalay’ın tarafsız devlet adamlığını bu olayda irdeleyeceğiz.
Vali hakkında soruşturma açılmasını istedik ama onun hangi sözü nedeniyle bunu istediğimizi söylemedik.
Anlatmaya başlamadan belirtelim:
Sanmayın ki Vali Bey’in dediklerinin tamamı yanlıştır diyoruz. Elbet esip savururken doğru şeyler de söylemiş. Hangisi doğru hangisi yanlış, onu yeri gelince yazarız. Zaten şimdi "Şunu yanlış dedi, o yüzden soruşturma açın" diyor değiliz."Göreviyle, konumuyla bağdaşmayan şeyler söylediği için" soruşturma gereklidir diyoruz.
Gelelim dediklerine:
Vali Bey "Aradan geçen uzun yıllara rağmen, zaten pek de iyi olmayan demokratik hayatımıza tecavüz eden darbecileri yargılayamadık, bu millete reva gördükleri yargısız infazların, işkence ve kötü muamelelerin hesabını soramadık" demiş.
Doğrudur Vali Bey... 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan tarihli müdahalelerin hesabı sorulmuş değildir. Lütfen hemen ilgili mercilere başvurun. Eğer "Yasalar engellediği için biz bir şey yapamayız" diyorlarsa, Meclis’te 339 milletvekili olan bir iktidar partisi var. Onların gücü her şeye olduğu gibi bu isteğinizi yerine getirmeye de yeter. Zaten Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da sizi dinlemiş, konuşmanızı pek beğenmiş. Ona söyleyin... Çok çok üç maddelik bir yasa önerisidir bu işi çözecek olan. Onu "şıpın işi"Meclis’ten geçiriversinler.
Siz de rahatlayın biz de...
Yapamıyorsanız, yapamayacaklarını biliyorsanız, o zaman somun pehlivanlığına soyunmayın, olmaz mı?
Hem unutmayın, "vali"lik ciddi bir iştir, maskaralığı (gülünç hale düşmeyi) kaldırmaz.