BEN hiç farkında değildim.Meğer nisan ayından beri, menfur bir planı uygulamaya koymuşuz.
Planın hedefi de şuymuş:
"AKP’yi ve Fethullah Gülen’i bitirmek."
Yanlış işitmediniz.
Hürriyet ve başka bazı gazeteler, şu malum Albay Dursun Çiçek var ya, işte onun hazırladığı planda yazılanların bir bölümünü uygulamaya koymuş.
Vallahi billahi benim haberim yoktu.
Demek ki, Hürriyet içindeki bir "Derin Hürriyet" bana bile çaktırmadan, bu planın "medya ayağını" hayata geçirmiş.
Bu muhteşem tezlerini veya komplo planlarını ispatlamak için de, Hürriyet ve başka bazı gazetelerden haber örnekleri verilmiş.
Aradan iki gün geçti, aynı gazetenin Ankara temsilcisi "medyada bazı kişileri" açıkça tehdit eden ve hedef gösteren bir yazı yazdı.
"Şimdi sıra, albayın planını uygulamaya koyan gazetecilerde" demeye getirdi.
Biz hayretler içinde bu olup bitenleri izlerken, bu defa hükümete yakın bir başka gazetenin genel yayın yönetmeni, aynı doğrultuda bir yazı yazdı ve haber örneklerini alt alta sıraladı.
Şimdi sıkı durun.
Bakın, Türk basınında bazı gazeteler, nasıl bu menfur planı uygulamaya koymuşlar.
* * *
O menfur planda ne yazıyormuş?
"AKP içinde ikilik varmış gibi bir görüntü yayılacak."
Örnek mi?
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Zahid Akman’ın istifasını istedi" ya...
Hem de Habertürk televizyonunda, canlı yayında, halkın gözü önünde.
İşte bu haberi, bir gün sonra gazetelerin birinci sayfalarından verenler, albayın menfur planını uygulamaya koymuşlar.
Bir örnek daha.
Mayın kanunu görüşülürken bazı AKP’liler Meclis’e gelmedi ya.
Evet bu haberin amacı, "AKP içinde ikilik varmış görüntüsü yaratmak"mış.
Yani böyle bir olay yok, milletvekillerinin hepsi gelmiş ve bizler de bunu uydurmuşuz.
İbretle mi okuyorsunuz, hayretle mi...
Tabii, mayın olayında, hükümete yakın bazı gazetelerde çıkan ağır eleştirel yazılara ne denilecek, "sırası gelen gazeteciler" arasında onlar da var mı yok mu bilmiyoruz.
Her ne kadar onlar bu müthiş komplo teorisini geçersiz kılıyorsa da, hiç önemli değil.
"Biz yazdık, oldu..."
Yeni gazetecilik türü bu.
* * *
Menfur planda başka ne yazıyormuş?
AKP’nin yeni bir zengin sınıfı oluşturduğu, bunların lüks içinde yaşadığı halka anlatılacakmış.
Bak bak, şeytanın bile aklına gelmeyecek kadar menfur bir plan.
İyi de, bu komplo teorisinde eski yol arkadaşlarının demir leblebilerini nereye koyacağız?
Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un, "Harun gibi gelip, karun gibi gitmeyeceğiz" sözü.
Saadet Partisi İstanbul Belediye Başkanı Adayı Mehmet Bekaroğlu’nun "Cipteki türbanlı, durakta otobüs bekleyen türbanlı" ayrımını.
Ya Mehmet Şevki Eygi’nin, "Sonradan görme Müslümanlar" yazıları.
Bunlar da komplo teorisine uymuyor ama hiç önemi yok.
Biz uydurduk...
* * *
19 yıllık genel yayın yönetmenliğim süresince, Türk basınında böyle bir dönem görmedim.
Bazı arkadaşlarımızı artık tanıyamaz hale geldim.
Kanserde terminal safhaya gelmiş insanlara karşı yapılan hoyratlıklar onların kılını kıpırdatmıyor.
Sanki onlar eliyle, bir medya faşizmi, bir medya totaliterliği düzeni kuruluyor gibi bir hisse kapıldım.
Gazeteciler, başka gazetecilerin kaleminden tehdit ediliyor, susturulmaya çalışılıyor.
Sizce gittiğimiz istikamet gerçekten demokrasi midir...
Ben halk demokrasisinden veya cemaat demokrasisinden değil; çoğulcu, kurumlar demokrasisinden söz ediyorum.