Fenerbahçe Ülker ile Efes Pilsen arasındaki son basketbol maçının yayını bittiğinde hissettiğim tek şey utançtı!
Bir Fenerbahçeli ve sporsever olarak utandım.
Ama o maçın sonunda olan olaylar bir tesadüf değildi.
Olaylar, bir önceki maçta tetiklenmiş, seyirci tahrik edilmişti.
Basketbol Federasyonu, serinin beşinci maçındaki rezalete göz yumup, arkasını dönmeyi tercih ettiği için bu skandal son ile karşılaştık.
Fenerbahçe 100 yıllık bir spor kulübü. Şampiyon oluyor, olamıyor ama sonuçlar taraftarlarının sevgisinde bir azalmaya neden olmuyor hiçbir zaman.
Ama bu son olay kalplerimizdeki Fenerbahçe sevgisini azaltmasa bile birçoğumuzun başını utançla eğmesine neden oldu.
Bu holiganlığın gelecek sezonlarda da sirayet etmesini önlemek Basketbol Federasyonu’nun elindedir.
Sorumlular öyle ağır cezalandırılmalı ki bir daha kimsenin aklından böyle rezillikler çıkarmak bile geçmesin!
Efes Pilsen takımının oyuncularını, yöneticilerini ve taraftarlarını şampiyonlukları nedeniyle kutlarım.
İçki yasağı hevesi hortladı
İNTERNETTE alkollü içki ve sigara satanlara 3 yıl hapis cezası verilmesini öngören bir yasa teklifi TBMM’de komisyondan geçmiş.
Böylece internet, faks, telefon ve televizyon üzerinden içki satışı yasaklanıyor.
Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi yasa teklifinin sahipleri AKP milletvekilleri.
Yine kolayca tahmin edebileceğiniz gibi çok masum bir gerekçeleri var: Çoluk çocuğa içki satılmasın!
Biliyorsunuz, 18 yaşından küçüklere içki satışını yasaklayan bir kanunumuz zaten var. Ne kadar uygulanabildiği su götürür ama amaç bu ise o kanun hükmü zaten her türlü satışı kapsıyor olmalı.
Öte yandan internet, faks, telefon üzerinden satışlarda kredi kartı kullanmak gerekiyor. 18 yaşından küçüklerin, kredi kartına sahip olduklarını kim görmüş ki internet üzerinden içki satın alabilsinler?
Neresinden baksanız abuk sabuk bir yasa tasarısı. Ama "nihai amaç" söz konusuysa elbette bir anlamı var.
Bu da Türkiye’de içki içilmesini, satılmasını yasaklamaktır!
Şimdilik "İnternetten satılmasın" kılığında sunuluyor ama böylece kamuoyu da giderek içki yasağına biraz daha alıştırılıyor. Tencere içinde kaynatılan kurbağalar gibi yani.
Devletin, aşırı içki tüketimini önlemeye yönelik tedbirler alması elbette gerekiyor. Ama bu ticareti yasaklamakla değil, eğitimiyle gerçekleştirilebilecek bir iştir.
Son olarak bir "anayasal eşitlik" sorusu: Dükkánlarda, lokantalarda satılması serbest olan bir şeyin ticaretini internet üzerinden yapmayı yasaklamak, Anayasa’nın eşitlik ilkesine uyuyor mu?
Ayşe Arman’ın fotoğrafları ve Hello!
AYŞE Arman’ın Hello! Dergisi’nin beşinci yıl sayısında yayımlanan fotoğrafları, internet sitelerinde "tıklanma" rekoru kırdı.
Biliyorum ki bu fotoğrafları çektirdiği için Ayşe bazı kişilerin hedefi haline gelecek.
"Gazetecilik etiği" üzerine ahkámlar kesilecek.
Bence bunların hiç önemi yok.
Burada önemli olan Ayşe’nin "bir kadınınkendi vücuduna sahip çıkma hakkını" hepimizin gözünün içine radikal biçimde sokmuş olması.
Fotoğrafları yayımlayan Türkçe Hello! Dergisi, bu sayıyla 5. yılını kutluyor.
14 ayrı dilde yayımlanan, 92 ülkede haftada toplam 9.5 milyon adet satan bir dergi bu.
Dergiyi 1944 yılında, Barcelona’daki evinde bir çay sehpasının üzerinde kocasıyla birlikte hazırlayan Bayan Sanches-Gomes ile Madrid’de tanışma olanağı bulmuştum.
Artık dergiyi ve yayınevini torunları yönetiyor ama evinde oturmak yerine işe gelip baskıya hazırlanan sayfaları kontrol etme huyunu da terk etmediğini anlattı.
Bunları anlatıyorum, çünkü Ayşe’nin bu fotoğrafları Hello!’ya çektirmesi sıradan bir tesadüf değil.
Aklınıza gelebilecek bütün tanınmış insanlar, kamuoyunun karşısına ilk kez çıkacakları zaman Hello!’yu tercih ediyorlar çünkü. Angelina Jolie’den, Tom Cruise’dan tutun da Avrupa’nın son kraliyet ailelerine kadar herkes!
Türkiye Hello!’nun da 14 ayrı dildeki edisyonlar arasında özel bir yeri var. Geçtiğimiz yıl bütün Hello!’lar arasında en çok reklam alan dergi Türkiye Hello oldu. Bu da derginin yüksek yayıncılık standartlarına reklamveren tarafından verilmiş bir ödülden başka bir şey değil.
Ayşe de Hello!’ya kapak olan ünlüler kervanına katılmış oldu böylece.
Onda da bir star kumaşı olduğunu kabul etmek gerek.
Seksten, özel yaşamının ayrıntılarından kolayca söz edebilen bir özgür kadını, çocuğu için ölmeye hazır bir anneyi ve kocasına tapan bir geleneksel kadını aynı kişilikte birleştirmeyi başarması, az şey midir?