Genelkurmay’a açık dilekçe

BUNDAN bir buçuk yıl önce Genelkurmay Başkanlığı’na başvurarak, "İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşmek istediğimi" bildirdim.

"İnceleyeceğiz" dediler ama evet veya hayır diye bir cevap gelmedi.

Şimdi kamuoyu önünde talebimi tekrarlıyorum.

Aynı talebimi, bu açık dilekçeyle yeni Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e de iletiyorum.

Bu görüşmenin ve sonunda yayınlanacak mülakatın Türkiye için çok hayırlı olacağına eminim.

* * *

Milliyet yazarı Hasan Cemal, çok önemli bir iş yaptı.

Kandil’e giderek, PKK’nın dağdaki bir numarası Murat Karayılan’la konuştu.

Hiç kuşkusuz gazetecilik açısından, imrenilecek, hatta kıskanılacak bir iş.

Ama yaptığı işin, kıskançlığımı görmezden gelmeme neden olacak bir önemi var.

Hasan Cemal dağdan, önemli mesajlar getirdi.

Karayılan özetle diyor ki:

"Biz bağımsızlık iddiasından vazgeçtik. Federasyondan da vazgeçtik. Üniter devlet yapısı içinde bir çözüm bulabiliriz."

İki:

"Gidin İmralı’daki ile görüşün. Onu muhatap kabul etmiyorsanız bizimle görüşün. Bizi kabul etmiyorsanız DTP ile görüşün. Onları da kabul etmiyorsanız, aralarında İlter Türkmen, Hasan Cemal gibi kişilerin bulunduğu bir akil insanlar heyeti oluşturun. Onlar aracılığıyla konuşun."

Karayılan
daha önce de buna benzer şeyler söylemişti.

Bu defa yeni olan bir unsur daha var.

İlke defa, Türk askerinin daha olumlu bir hava içinde olduğunu söylüyor.

Demek ki Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un son açılımları, dağda da yakından izlenmiş ve yankı bulmuş.

* * *

Bunlar olumlu gelişmelerdir.

Olumlu değil, çok olumlu gelişmelerdir.

Bana göre, başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan, Hasan Cemal’i hemen davet edip oradaki havayı birinci elden dinlemelidirler.

Aynı şekilde askerler de...

Biliyorum, askerlerin Hasan Cemal’e fazla sempatisi yoktur.

Ama bu iş başka.

Bu, hepimizin şahsi duygularımızdan, öfkelerimizden, hislerimizden arınıp bakmamızı gerektiren bir iştir.

* * *

Bir süre önce Türkiye, Güneydoğu ile ilgili gelişmelere psikolojik olarak kendini hazırlamalıdır diye bir yazı yazdım.

Geçen pazartesi Nuray Mert, Hürriyet’teki köşesinde, bunu daha da açıkça ifade eden bir yazı yayınladı.

Şuna kesinlikle inanıyorum: Türk kamuoyu artık bu tür gelişmelere yatkın hale geliyor.

Tabii ki, önümüzde şöyle katı bir gerçek de yok değil.

25 yıldan beri süren kanlı bir terör belasıyla uğraşıyoruz.

Binlerce eve ateş düştü.

Anadolu’nun her yerinde hálá kanayan ana, baba, eş, kardeş, evlat yürekleri var.

Onlar ortadayken, git teröristle görüş demek, milli olduğunu iddia eden hiçbir devletin göze alacağı bir şey değildir.

Ancak, çeyrek asra varan bu sancılı süreç artık hepimizde yorgunluk meydana getirmeye başladı.

Bu süreç içinde artık hepimiz bazı şeylerin farkına varıyoruz.

Ama anladığımızı henüz cesaretle dile getiremiyoruz.

* * *

Neleri anladık?

PKK, silahlı mücadeleyle bu ülkeyi bölemeyeceğini anladı.

Kuzey Irak’ta oluşan yeni realitenin, onların işini kolaylaştırmayacağını, tam aksine hayatın daha da zorlaşacağını çok iyi biliyorlar.

İran faktörü, PKK üzerinde giderek Türkiye kadar etkili olmaya başladı.

Ama bizler de şunu anladık:

Bizim çok ciddi bir "Kürt sorunumuz" vardır.

Bu sorunu sadece askeri önlemlerle çözmek mümkün değildir.

Bölgedeki gelişmeler ve 25 yıldır yaşananlar, PKK’nın aleyhine çalışıyor.

Ama bu demek değil ki, bizim lehimize gelişiyor.

Uluslararası konjonktür, 21’inci yüzyıl gerçeği, bir toplumun içindeki etnik sorunu ezerek, öldürerek, asilime ederek çözemeyeceğini giderek daha etkili biçimde gösteriyor.

Hasan Cemal, bize dağdan bir mesaj getirdi.

Keşke bana izin verilse de ben de İmralı’dan bir mesaj getirebilsem.

Belki hepimizin hak ettiği huzurun ülkemize geri gelmesine hizmet etmiş oluruz.

Ben böyle bir postacılığa hazırım.
Yazarın Tüm Yazıları