SEÇMEN sayısı arttı, katılım çok yüksek oldu ama buna karşın AKP’nin oyu düştü.
Üstelik AKP oyu düşen tek parti oldu.
Oysa Başbakan ve arkadaşları bu seçimde büyük bir oy artışı bekliyorlardı.
Baykal’ın koyduğu yüzde 52 çizgisi ezbere söylenmiş bir ölçüt değildi.
CHP lideri AKP’lilerin beklentisinin yüzde 50’nin üzerinde olduğunu biliyordu.
Erdoğan yüzde 52’nin altında kalmaları durumunda Baykal’ın bunu diline dolamasını önlemek için gardını yüzde 42’ye indirdi.
Yoksa oylarının yüzde 42’ye ineceğini aklının ucundan bile geçirmiyordu.
Sonuçlar beklentilerinin çok çok altında oldu.
Bir de "Davos çıkışı" ile dağıtılan sadakaların getirisi olmasaydı AKP’nin oyu daha da aşağılara inebilirdi.
Bence Başbakan bazı illeri almakla görevlendirdiği bakanları suçlu olarak görmesin.
Halkın yaptığı uyarının nedenini kendi kavgacı, tehditkár, şantajcı tutum ve davranışında arasın.
* * *
AKP erime sürecine girdiğine ve bu süreç önümüzdeki dönemde daha da hızlanacağına göre Türk siyaseti seçmenin önüne yeni bir seçenek koymak zorundadır.
Bu seçenek siyasal yelpazede eksik olan "merkez sağ parti"dir.
Onun için merkez sağda kısa zamanda partiye dönüşecek bir hareket başlatılmalıdır.
Bu hareketin mimarlığı ve yol göstericiliği için siyasetin deneyimli liderlerine gereksim vardır.
Demirel, Yılmaz, Cindoruk ve Abdüllatif Şener güçlerini birleştirip bu oluşumun planlamasını yapmalıdırlar.
Geniş kitleleri içine alacak bir örgütlenmeyi bu dört duayen politikacı gerçekleştirebilir.
Hareket tüm ülkeye yayıldıktan sonra hızla partileşmeye gitmeli ve halkın benimseyeceği, seveceği bir lider bulunup başına oturtulmalıdır.
Abdüllatif Şener dışında bu liderlerin tümü arka planda kalırlar.
Parti oturduktan sonra onlar da görevlerini yerine getirmiş insanlar olarak huzur içinde kendi yaşamlarına dönerler.
O zaman inişe geçmiş bir AKP’nin karşısına Türkiye’nin ihtiyacı olan merkez sağ bir parti konmuş olur.
Böyle bir parti sola oy vermek istemeyen seçmeni de, Türkiye’yi de rahatlatır.
* * *
Seçim sonuçları CHP’ye de bazı önemli görevler getirmektedir.
CHP bugün Doğu, Güneydoğu ve Orta Anadolu’da bir varlık gösteremiyor.
Ana muhalefet partisinin Orta Anadolu’nun pek çok kentinde yüzde 10’un, hatta bazı illerde yüzde 5’in altında kalması kabul edilemez.
O nedenle CHP bir sosyal demokrat parti olarak bu yörelerdeki yoksul kitlelerin yeniden umudu haline gelebilecek örgütsel ve partisel yapılanmayı gerçekleştirmek zorundadır.
Böyle bir görev CHP’ye düşen bir yurt görevidir.
Kılıçdaroğlu ile Gürsel Tekin’in ve CHP örgütünün İstanbul’da gösterdiği olağanüstü performans genel merkez için mükemmel bir model olabilir.
CHP sosyal demokrat parti olarak bir politika değişikliği de Doğu ve Güneydoğu’da yapmalı ve oradaki insanları kazanmalıdır.
Unutulmasın ki bunu yapamayan bir CHP sittin sene iktidar olamaz.