İnsanlık Anıtı siyaset satırında

TEK bir insan, ama sanki iki ayrı insan gibi. İkiye ayrılmış tek bir insan gibi. İyilik ve kötülük, savaş ve barış, güzellik ve çirkinlik ikilemi.

İkiye ayrılmış gibi görünen bir insan, birleşince, ortaya sadece erdem ve iyilik ve güzellik çıkıyor.

İnsanlık Anıtı. Bu anıt, bu heykel halen yapılıyor, henüz bitmiş değil. 35 metre yükseklikte. Mehmet Aksoy yapıyor.

Kars Kalesi’nin heybetini bilenler biliyor. Anadolu’dan Orta Asya’ya kafa tutar hali var. Anıt Kars Kalesi’nin orada. Kars Kalesi aynı zamanda festival mekanı. Güney Afrika’dan Norveç’e kadar gelen gelene.

Bir zamanlar, özellikle sömürge döneminde, dünyanın dört bir yanında özgürlük anıtları yükseliyor. Zamanla, ülkeler arasına kan davaları, soykırım suçlamaları, etnik baskılar giriyor. Özgürlük anıtları yerini insanlık anıtlarına bırakıyor.

ELLİ BİN İMZA

Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu bu gelişmeden esinleniyor.

Kan davalarını lanetleyen, soykırıma karşı çıkan, savaşlarda yıllar boyu acılar çekmiş bir kentin belediye başkanı olarak, Kars Kalesi’ne İnsanlık Anıtı dikilmesini öngörüyor. Arkasına halkın desteğini alıyor, elli bin imza ile.

Kars Kalesi çevresi gecekondu dolu. O bölgeyi temizliyor, gecekonduda yaşayan halkı, TOKİ’den aldığı konutlara yerleştiriyor.

İzin için başvuruyor. Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu anıtın yapılacağı bölgeyi SİT alanı ilan ediyor, ama aynı zamanda anıta izin de veriyor.

Başkan Alibeyoğlu aldığı izinle, Mehmet Aksoy’la bağlantıya geçiyor ve anıtın yapımı başlıyor.

Buraya kadar iyi.

OBAMA’YA MEKTUP

Anıtın yapımıyla birlikte, Başkan Alibeyoğlu ABD Başkanı Obama’ya bir mektup gönderiyor, onu bölgede barışın simgesi olacak anıtın açılışına davet ediyor. İş bu kadar ilerliyor.

İşte, tam bu sırada anıtın yapımına izin veren Erzurum’daki kuruldan durup dururken bir rapor çıkıyor. "Anıtın yapıldığı yerde eski çağlara ait kalıntılar vardır, şunlar şunlar bulunmuştur" raporu.

Anıtın yapılma fikrine Kars’ta MHP ekibi karşı. Önce, "orası SİT alanı" diyorlar, ona rağmen, Erzurum Kurulu onay verince, "bu anıt Ermeni ekmeğine yağ sürer" kösteklemesine girişiyorlar. Son olarak, iddiaya göre, Erzurum’da kendi ideolojilerine yakın birini buluyorlar. Rapor öyle yazılıyor.

Olay Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a yansıyor. Bir ara Kars’a giden Günay, "ben bu işi çözeceğim" diyor.

Geçen hafta denetim için, Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Kars’a bir uzman gönderiyor.

Ama, anıtın yapımı durduruluyor.

SEÇİM MESELESİ

Yerel seçimler için siyasal tempo hız kazanırken, Kars’ta seçim meselesi ön plana çıkıyor.

Naif Alibeyoğlu 1999’da ANAP’tan, 2004’te AKP’den belediye başkanı seçiliyor. AKP şimdi Alibeyoğlu’nu aday göstermiyor. AKP Kars milletvekilleri ile çekişme, özellikle MHP’nin anıta çomak sokması, yerel anlaşmazlıklar sonucu, Alibeyoğlu şimdi Kars’ta CHP’den aday.

Vay sen misin CHP’den aday, olmadık güçlükler başına yağmur gibi iniyor.

Bir anıt, bir sanat eseri, siyasete alet edilir mi? Buz gibi ediliyor. Bu bizim genlerimizde var.

Parti değiştirdi, diye, eski partilisinin burnundan getirilir mi? Buz gibi getiriliyor. Bu bizim genlerimizde var.

Önce izin verip, sonradan milliyetçi şırıngalarla, "yok olmaz, yapamazsın" denilir mi? Buz gibi deniliyor. Bu bizim genlerimizde var.

Ertuğrul Günay, Kültür Bakanı olarak, bizim genlerimize aykırı olarak, verdiği sözü gerçekten tutar, sorunu çözer mi? Kars halkı bekliyor.

Hillary’den Erdoğan’a nafile ders

AKP ile birlikte Türkiye büyük bir kamplaşmayı yaşıyor. Sosyal yaşamın yanı sıra, iki temel alanda, iş dünyasında ve medyada.

Tayyip Erdoğan, kendine bağlı sermaye sınıfı ile kendine bağlı medya yaratmak için canını dişine takıyor.

Aradan geçen zaman içinde, belli ölçülerde bunu yapıyor. Kendine bağlı olmayan sermaye ve medyaya karşı savaş açıyor.

Hillary Clinton Ankara ziyaretinde Amerika’nın bundan duyduğu rahatsızlığı Erdoğan’a aktarıyor. "Basın özgürlüğü, basının eleştiri hakkı" üzerine, kendi başkan adaylığı döneminden örnekler veriyor. Nasıl eleştirildiğini ve bunun çok normal olduğunu anlatıyor.

Aynı gün Erdoğan, kendisini eleştiren dört-beş gazeteciye dava açıyor. Yanında taşıdığı gazeteciler, yine onun davulunu çalanlar.
Yazarın Tüm Yazıları