Aşiret gazetesi, halk gazetesi

GEÇEN günkü yazımda "Gurur oylarının getirisi yüzde 8 mi?" diye sormuştum.

Bugün aynı soruyu gazeteler için soracağım.

"Gurur oylarının gazetelere getirisi nedir?"

Yani gazete tirajlarını nasıl etkilemiştir?

Ya da şöyle sorayım:

Masadan kalkma olayına tam sayfa alkış tutan gazetelere ne getirmiştir, daha serinkanlı veren gazetelere katkısı ne olmuştur?

Bu konudaki merakınızı gidermeyi yazımın sonuna bırakarak, önce masa olayının AKP’ye ne getirebileceği konusundaki iki itiraz üzerinde duracağım.

* * *

Birinci itiraz, eski DSP Milletvekili Uluç Gürkan’dan geldi.

Gürkan, Abdullah Öcalan’ı Türkiye’ye getirmenin, DSP oylarında 8 puan artış sağladığı tezine itiraz ediyor ve şunu söylüyor:

"O günlerde DSP oylarında ciddi bir artış vardı. Öcalan’ın yakalanmasından iki hafta önce yaptırdığımız bir ankette DSP oyları yüzde 20’nin biraz üzerinde görünüyordu. Öcalan yakalanınca, bir ara bu oy yüzde 28’lere kadar çıktı. Ama seçimde yüzde 21’in biraz üzerinde oy aldık. Yani, Öcalan’ın yakalanmasının DSP’ye getirdiği bir şey olmadı."

İkinci itirazı ise "A&G Araştırma Şirketi" yöneticisi Adil Gür’den aldım.

Onun görüşü de şöyle:

"Haklısınız, duygusal bir seçmenimiz var, zaman zaman duygusallığımız mantığımızın önüne geçiyor.

Geçen pazar günü seçim yapılsaydı AK Parti alabileceğinden 8-10 puan fazla oy alacaktı. Seçmenin bir bölümü bu sıcak gündem maddesinin etkisiyle duygusal davranacak, günlük sıkıntılarını unutarak AK Parti’ye yönelecekti."


22 Temmuz seçimlerinden önce Türkiye genelinde yaptıkları araştırmalarda şunu görmüşler:

Şubat 2007’de yüzde 44-45 dolayında giden AKP oyları, 27 Nisan e-muhtırasının hemen ardından yüzde 54-55’e kadar yükselmiş.

Ancak seçime kadar geçen sürede yine eski haline dönmüş ve AKP yüzde 46.5 oy almış.

Adil Gür’e göre, 27 Nisan muhtırası ve 367 tartışmalarının AKP’ye katkısı 2-3 puan civarında olmuş.

Peki medyada durum nasıl?

Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, bir gazete, başka bir gazeteye, "Sen niye şu manşeti vermedin" diye sormaz.

Bizde sorulur.

Birtakım aşiret kafalı gazeteciler, Davos olayına onlar kadar coşkulu bir heyecanla yaklaşmayan gazeteleri neredeyse, "İsrail yanlısı" olmakla suçladılar.

Bu olayda Türkiye, bir kere daha, demokratik bir ülke olduğunu ortaya koydu.

* * *

Birkaç fanatik gazete ve gazeteci dışında, bazıları, manşetten Erdoğan’a tam sayfa alkış tutarken, yazarlarının bir bölümü, daha serinkanlı, hatta eleştirel değerlendirmeler yaptı.

Başka bazılarında ise tam tersi oldu.

Peki, bu olayın gazete tirajlarına getirisi ne oldu?

Erdoğan’a, coşkulu bir destek veren gazetelerden Star o gün 11 bin, Vakit 9 bin, Yeni Şafak 7 bin, Tercüman 2 bin gazete fazla sattı.

Buna karşılık, olaya daha serinkanlı bakan Hürriyet’in satışı 30 bin, Milliyet’inki ise 25 bin arttı.

Birinci sayfasının neredeyse tamamını Erdoğan’a ayırarak, "Birileri bunu söylemeliydi" manşetiyle çıkan Posta Gazetesi de 30 bin, Sabah 30 bin, Vatan ise 18 bin gazete fazla sattı.

Peki bunlara bakarak, hangilerinin "halkın hissiyatına tercüman olduğunu" söyleyeceğiz?

30 bin fazla satanın mı, yoksa 7 bin fazla satanın mı?

Tabii, tezgáhta 20 bin satan gazetenin tirajı o gün 7 bin artmışsa, onun yüzdesine mi bakacağız?

* * *

Bence hiçbirinin.

Çünkü demokratik ülkelerde her gazetenin kendine özgü bir okur profili vardır.

Ayrıca bir gazete, her konuda halkın hissiyatına yüzde yüz uyan bir tavır alacak diye bir şey de yok.

Gazeteler bazen, halkın tam aksi istikametinde de yürüyebilir, yürüme cesaretine sahip olmalıdır.

Böyle olmasaydı, hangi ülkede idam cezası kaldırılabilirdi?

Öcalan hálá İmralı’da yatıyor mu olurdu, yoksa çoktan idam mı edilmişti?

Aşiret gazetesi ile demokratik ülke gazetesi arasındaki fark işte budur.

Özgür gazete bazen halkın, okurunun aksine tavır alabilir.

Ama aşiret gazetesi, aşiretinin veya cemaatinin aksine asla...

Peki bunlardan hangisinin tirajı daha yüksektir?

Bir yanda 20-25 bin, öte yanda 500 bin...

Kararı siz verin...
Yazarın Tüm Yazıları