DUYGULARA hitap etmek kolay. Hele serde biraz da kabadayılık varsa, "kodum mu oturturum" kültürüyle çok şeyi çözebileceğinizi sanırsınız.
Ama gerçek durum öyle değildir. Yumrukla, sertlikle, babayiğitlikle birçok şeyi çözemezsiniz ama o şekilde çözemediklerinizi akılla, nezaketle, diyalogla çözebilirsiniz.
Anlatmak istediğimiz bu.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta ortaya koyduğu tavrı tam da bu nedenle eleştiriyoruz.
Biliyorsunuz, Başbakan Erdoğan, Gazza merkezli Ortadoğu krizi nasıl çözülebilir konulu bir panele katılmıştı.
Pek demokrat Başbakanımız Tayyip Erdoğan tarafından yönetilen Türkiye’de "YouTube" isimli internet sitesine girmek ve oradaki kayıttan olayı birebir izlemek yasak olduğu için kendi tavsiyesine uyarak internet deliklerinden geçip YouTube’a ulaştık ve oturumu baştan sona izledik.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oturumu yöneten David Ignatius’dan söz hakkı istemesinde ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’i yanıtlamasında hayret edilecek hiçbir şey yok. Çünkü Peres aşırı derecede heyecanlı ve yer yer de çok asabi bir üslupla yaptığı konuşmada söylediklerinin bir kısmı doğru değildi. Ona göre İsrail’in Hamas’ı cezalandırmak gerekçesiyle Gazze’de 400 kadarı çocuk olmak üzere 1300 kişiyi öldürüp 5000 kadarını da yaralamasında bir yanlışlık yoktu. İddiasına göre Hamas ateş etmedikçe İsrail tek mermi yakmamış. Gazze şehirlerini bombalamadan önce de hedefte bulunan evlere telefonla "Orayı boşaltın çünkü birazdan bombalanacak" diye haber verilmişti.
Oysa bir bomba ile siz aşağıdaki 30-40 yeri tahrip ediyorsanız, böyle bir uyarının -varsa bile- geçerliliği olabilir mi? Belli ki Şimon Peres kendisini izleyenlerle alay ediyordu. Örneğin herkesin gözünün içine baka baka "Gazze’de ne açlık var, ne gıda ne de ilaç sıkıntısı var" dedi. Oysa bunu 15 dakika önce Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon ifade etmişti.
Keza Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa’nın, özetle "Bütün Arap ülkeleri adına konuşuyorum. İsrail’in istediklerini vaat ettik. İsrail’in varlığını ve güven içinde yaşamasını, İsrail’le normal ilişkiler kurmayı taahhüt ettik ama yıllardır bu resmi başvurumuza resmi hiçbir yanıt alamadık" şeklindeki çıkışına da inandırıcı bir yanıt veremedi.
Onun yerine "Hamas son dört yılda İsrail topraklarına 5500 adet roket 4000 havan mermisi attı. İstanbul’a her gün 100 roket atılsa siz ne yapardınız?" diye Erdoğan’a sordu.
Hamas’ın roket atışları konusunda haklı görünüyordu ama o roketler yüzünden bir tek İsrailli sivilin ölmediğini söylemiyordu.
Tüm bunların gösterdiği gibi Şimon Peres yanıtıhak etmişti. Ama o yanıt Başbakan Tayyip Erdoğan’ın üslubuyla, örneğin lafa "Benden yaşlısın" (yoksa sana ne yapacağımı ben bilirim) diye başlayarak değil, akılla, bilgiyle ve zarafetle verilmeliydi.
Haklı olarak, "Ben kabile devleti başbakanı değilim" diyen kişiye düşen, "kabile devleti başbakanı" gibi hareket etmemekti.
Unutmayalım... Ödenmemiş fatura yoktur. Özellikle de uluslararası ilişkilerde...