Hürriyet yazarları imza atmalı mıydı

"Ermenilerden özür dileme" kampanyasına imza atan tanınmış kişiler listesine baktım.

Hürriyet’ten de üç arkadaşımızın imzası var.

Aynı şekilde öteki gazetelerden de meslektaşlarımız imzacılar arasında görünüyor.

Arkadaşlarımızdan hiçbiri bana "Ben imza atıyorum" da demedi.

Doğrusu benim de "Niye sormadılar" demek aklımdan geçmedi.

Bu konuyu aramızda hiç tartışmadık.

* * *

Ancak dün bir internet sitesinde yayınlanan bir yazıyı okurken, bu soru ilk defa aklımdan geçti.

Acaba kamuoyunu bu kadar bölen bir eylem konusunda, gazetenin bazı ilkelerinin olması gerekmez miydi?

Hürriyet’te çalışan herkes her istediği konuda toplu bir bildiriye imza atabilir mi?

Atmalı mı?

"Gazeteciler.com" adlı sitede Ragıp Duran dün bu konuyu gündeme getirdi.

Dünkü yazısı bence iyi bir mesleki tartışmaya yol açması bakımından önemliydi diye düşünüyorum.

Önce onun yazısından öğrendiğim bazı bilgileri aktarayım.

Duran, "İmza kampanyasına katılmak bir taahhüttür, bir angajmandır" diyor.

Tabii bu saptama ile sorun kendiliğinden gündeme geliyor.

Tarafsız olması gereken gazeteciler, böyle bir angajmana girmeli mi?

Dünyanın önde gelen gazeteleri, imza kampanyalarına katılma konusunda kendi çalışanlarına bazı sınırlamalar getiriyormuş.

Mesela Fransa’nın Le Monde gazetesinde çalışan kadrolu gazeteciler, basın özgürlüğü ve İnsan Hakları konuları dışında imza kampanyalarına katılamıyorlarmış.

Bu iki konuda da, sadece kendi isimleri ile imza atabiliyorlarmış.

Yani imza listesinde, çalıştıkları müessesenin adını kullanamıyorlarmış.

Benzeri kısıtlamalar, New York Times, FAZ ve Guardian gibi gazetelerde de söz konusuymuş.

Doğan Grubu’nun yayın ilkelerine baktım.

Doğan Grubu’nun yayın ilkelerinin hazırlanma aşamasında ben de o Yayın Konseyi’nin üyesiydim.

Ancak Hürriyet’in yayın yönetmeni olduğum ve hesap verme durumunda bulunduğum için daha sonra o kuruldan ayrıldım.

Yayın ilkelerini hazırlarken, bu konuyu tartıştığımızı hatırlamıyorum.

İlkeler arasında bununla ilgili bir madde de yok.

Buna karşılık siyasi partilere giremeyecekleri konusunda bir madde yer alıyor.

Çalışma sözleşmemize baktım.

Orada da böyle bir madde yok.

Demek ki bu konu hiç aklımıza gelmemiş.

O zaman bu soruyu sorma zamanı gelmiş demektir.

Acaba gazetelerin editoryal kısımlarında çalışan kişiler, kamuoyunda derin tartışmalara yol açan böyle konularda imza atmalı mı?

Ragıp Duran, "Genel yayın yönetmenleri, yazı işleri müdürleri, haber müdürleri ve anchorman’lerin imza atmamaları yeğlenir" diyor.

Ya köşe yazarları?

Onlar zaten her gün fikirlerini beyan ettikleri için, imza atabileceklerini söylüyor.

Akla yatkın bir izah.

Yine de tartışmak gerekir.

Çünkü tanınmış köşe yazarları, çoğu kez çalıştıkları kurumlarla da özdeşleşiyorlar.

Küfür, iftira, hakaret içermedikçe fikirlerini serbestçe yazmaları normaldir.

Yine de kamuoyunda bu kadar büyük tepkiler yaratan konularda toplu hareketlere katılmaları doğru mudur?

* * *

Samimi olarak belirgin bir kanaatim yok.

Sadece kendi adıma konuşabilirim.

Ben toplu hareketlere katılmayı hem sevmiyorum hem de doğru bulmuyorum.

Hatta tuttuğum takımın forması ile maç seyretmek bile yanlış geliyor.

O nedenle bu konunun gazetelerin yayın ilkeleri çerçevesinde tartışılmasında yarar var diyorum.
Yazarın Tüm Yazıları