Dokunmak yeter

TÜM Türkiye tek yürekti.. Herkes inanıyordu kazanacağımıza.. Ama o son dakika golü yok mu, her şeyi değiştirdi birden..

Viyana’da 120 dakikalık mücadelenin karşılığı bu olmamalıydı. Olmadı da.. Uzun bir ortaya yükseldi Emre.. Olanca gücüyle yüklendi iki Hırvat rakibinin üzerine, top sekiverdi birden.. Semih’in önüne düştü.. Ne kadar Türk izliyorsa maçı, "Vur" diye bağırdı o an.. Vurdu Semih..

Genç Galatasaray tribünündeydi her zaman olduğu gibi.. Babasıyla birlikte saatler önce gelmişler Kadıköy’e onları birleştiren takımlarını desteklemeye konsantre olmuşlardı. Özgür’ün maça gitmekten pek umudu yoktu ama son anda bir komşusunun kombinesi en güzel hediye olmuştu onun için.. Sarı-lacivert çubuklu forma giymişti maçta.. Osman ve eşi Aylin için de özel bir gündü.. Sezon başından beri akıllarındaydı bu maça gelmek. Maç öncesi tezahüratlara eşlik edip birbirlerine sımsıkı sarıldılar.. Baldan yine almıştı Fenerium tribünündeki yerini.. En büyük hayali İngilizce öğretmeni olmaktı aslında.. Ama yüreğinin bir yerinde de "tarihi" bir Fenerbahçe-Galatasaray maçını izlemek vardı.. Onları aynı anda aynı atmosferde buluşturan maçtı Türkiye’de son 1 haftadır her türlü siyasi, ekonomik, askeri, hukuki gelişmeyi unutturan..

Arsenal maçında yenen 5 golde onlar gelmişti akla.. Tuncay, Aurelio, Anelka, Nobre.. 2 yıl önce bir büyük kulübün 100.yılında şampiyonluk yaşamışlardı. Seyirci her kötü sonuçta onların isimlerini haykırıyordu.. Sanki sözleşmiş gibi çıktılar dünkü derbiye de.. Kendileri yoktular; ama golleriyle olası bir yenilgi halinde yönetimin giyotini halini almışlardı.. Tuncay ve Aurelio deplasmanda, Anelka ve Nobre de kendi sahalarında attıkları ikişer golle takımlarına üç puan kazandırmışlardı. Keyifliydiler belki ama; dün gece Kadıköy’de olmak için çok şey verirlerdi.. Fenerbahçe’ye gelen "en iyi ve en efektif" yabancı yoktu bu maçta.. Gollerini attığı zaman koştuğu tribünde; eşinin yanındaydı.. Keyifli gibiydi ama aslında sahada olmak için çok şey verirdi dün gece..

* * *

İyi başlamamıştı Fenerbahçe derbiye.. El mi, ofsayt mı derken topu ağlarında görmüştü.. Ardından gelen beraberlik golü.. İlk korneri kullanan Uğur yine top aldı eline. Zaten bayrak direğinin yanındaydı. Ama Deivid ısrarla diğer tarafa yöneldi. Başka bir top aldı; başka bir orta yaptı.. Dünün en iyisi Selçuk dokundu sadece.. Ve Lincoln’ün sayılmayan frikiği.. Ve Fenerbahçe’nin yavaş yavaş oyunun kontrolünü eline alışı.. Ve soldan başlayan bir atağın yavaş yavaş sağa kayışı.. Semih’in topla buluşması.. 5 ay önce aynı kaleye gol atmak için bütünleşen iki oyuncunun kaderlerinin bir kez daha birleşmesi.. Semih’in vuruşu gol olmayacaktı aslında.. Geçen sezonun La Liga Gol Kralı, bu sezonun Süper Lig Gol Kaçırma Kralı atar mıydı o da bilinmez.. Başka birinin ters de olsa dokunması lazımdı topa.. Dokundu Emre; ama üç gün önce sevince boğduğu taraftarını üzdü bu kez.. Deivid golle dönmüştü sakatlıktan. Dün de müthiş bir gol attı yine. Dokunmanın ötesinde..

Frikiklerini izledik yıllar boyu, gıptayla.. Türkiye’ye gelince duruldu birden. Dün gece, tıpkı geçen sezon yaptığı gibi sert bir şut çekti. Carlos’un şutunda kaleciden dönen topa dokundu sadece Lugano.. Skibbe; Benfica maçının büyüsüne aldanarak Kewell’ı yanında oturttu.. Baros gibi her an her şeyi yapabilecek bir yıldızı kenara çekti ikinci yarı.. Aragones, çok şey yapmadı bu maçı kazanmak için. Sadece dokundu; taraftar için oynayacakları zaten belli 11’e, o kadar..
Yazarın Tüm Yazıları