Yadırgadığı işi yaptı Ertuğrul projesi doğdu

YAPI Kredi Emeklilik Genel Müdürü Doç. Dr. Giray Velioğlu, kurumsal toplantıların bazı bölümlerinde, konuyla hiç ilgisi olmayan bir konuğun konuşturulmasını oldum olası yadırgamıştı: "Tam işimizi veya sektörümüzü daha iyi noktalara nasıl taşıyacağımızı tartışırken, bir konuğun örneğin seramik sanatını anlatması ne kadar doğru?"

Giray Velioğlu, önceleri doğru bulmadığı bu yöntemi Yapı Kredi Emeklilik toplantılarında uygulamaya karar verdi. Derken, Bodrum’da gerçekleşen buluşmaya çok farklı konuk çağırdı.

Velioğlu’nun Bodrum’daki acenteler toplantısına konuşmacı olarak çağırdığı konuk lise ve üniversite yıllarından tanıdığı Tufan Turanlı’ydı. Turanlı, Bodrum Sualtı Arkeoloji Enstitüsü’nün Başkanlığını yürütüyordu. Turanlı, Yapı Kredi Emeklilik acentelerine görüntülerle batık çıkarmayı, geçmişten günümüze su yüzüne çıkarabildikleri değerleri anlattı.

Giray Velioğlu, Turanlı’yla toplantı sonrasında sohbet ederken, konu 116 yıl önce Japonya’nın Kushimoto kenti açıklarında batan Ertuğrul Fırkateyni’ne geldi. Turanlı, yıllardır hayalini kurduğu projeyi açtı: "Bütün isteğim Ertuğrul Fırkateyni’ni su yüzüne çıkarmak."

Velioğlu ile Turanlı arasındaki Ertuğrul Fırkateyni konuşmaları daha sonra da sürdü. Velioğlu, projeyi dinledikçe ilgisi arttı: "Yapı Kredi Emeklilik olarak bu projeye destek verebiliriz."

İşte bu söz, Ertuğrul Fırkateyni’ni su yüzüne çıkarma çalışmalarının başlamasının ilk adımı oldu. Velioğlu, projeyi şirket yönetim kuruluna götürdü. Konu Yapı Kredi Emeklilik’in bağlı bulunduğu Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’a uzandı.

Bu noktada Mustafa Koç’un dalgıçlığı, su altı merakı devreye girdi. Mustafa Koç, Tufan Turanlı ve ekibini yakından tanıyor, yaptıkları işleri biliyordu. Ertuğrul Fırkateyni’nin su yüzüne çıkarılmasına Yapı Kredi Emeklilik’in destek vermesini hemen onayladı.

Böylece Turanlı başkanlığındaki ekip, Bodrum Sualtı Arkeoloji Enstitüsü, Yapı Kredi Emeklilik ve Türkiye Sualtı Arkeoloji Vakfı’nın kolkola girmesiyle 550 Türk denizcisinin anısını canlandırmak amacıyla Japonya’ya uçtu.

Kushimoto kentinde 9 Ocak’ta başlayan dalışlar, 27 Ocak’a kadar sürecek. Gelişmeler her gün TRT 2’den yayınlanıyor, www.ertugrul.jp adresiyle oluşturulan internet sitesinde duyuruluyor.

Giray Velioğlu, Ertuğrul Fırkateyni’ni su yüzüne çıkarma dalışlarını internetten sürekli izliyor: "Siteye yansıyanları gördükçe ne kadar doğru bir işe girdiğimizi daha iyi anlıyorum."

Velioğlu, "yadırgardım" dediği buluşmayı gerçekleştirdi, kendini Ertuğrul Fırkateyni’ni su yüzüne çıkarma işinin göbeğinde buldu...

Bakalım 1890 yılında II. Abdülhamit’in Japonya’ya gönderdiği "iyi niyet elçisi Ertuğrul"un Kushimoto’da denizin derinliklerindeki kalıntılarından 117 yıl sonra neler çıkacak?

Japonya’yla bağımız daha da derinleşecek

YAPI Kredi Emeklilik Kurumsal İletişim Müdürü Füsun Dedehayır, Ertuğrul Fırkateyni’nin su yüzüne çıkarılması çalışmalarını yansıtan Japon gazetelerinden örnekler göndermiş. Hepsinde Bodrum Sualtı Arkeoloji Enstitüsü Başkanı Tufan Turanlı’nın şu sözleri var: "Ertuğrul Fırkateyni’ni daha derin araştırarak, Türkiye ile Japonya arasındaki bağı daha da derinleştirmek istiyorum. Amacımız geminin battığı zamanki trajediyi hatırlatmak, yardım eden Japonlar’ın iyi niyetini Türkiye’ye götürmek."

Japon basınının projeye gösterdiği ilgi, aradaki bağın derinleşeceğini şimdiden gösteriyor...

Mahalle arkadaşımı vurdular, yıkıldım

AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürüldüğü haberini aldığımda, Desa Yönetim Kurulu Başkanı Melih Çelet ve oğlu Burak Çelet’le Düzce’deki yeni fabrikalarını geziyorduk.

Çelet’lerle bir yandan Desa’nın planlarını konuşuyor, diğer taraftan İstanbul’a yakınlık avantajıyla teşvikli iller arasında sivrilen Düzce’ye yatırımda yaşanan yarışı değerlendiriyorduk.

Hrant Dink’in öldürüldüğü haberiyle donduk kaldık. Melih Çelet’in ilk yorumu, "Türkiye için çok kötü oldu" şeklindeydi.

Sonra Malatya Eğitim Vakfı (MEV) Başkanı Şaban Taçyıldız aradı: "Hrant, Malatya’dan mahalle arkadaşımdı. Haberi duyunca üzüldüm, yıkıldım."

Taçyıldız
’ın "mahalle arkadaşım" sözü, Türkiye’deki mozaiği çok güzel vurguluyordu...

Ne yazık ki bu "mozaik"te Hrant Dink gibi bir "Güvercin"i korumayı beceremedik...
Yazarın Tüm Yazıları