Turfanda sebze gibi hep vitrinde olunmaz

“Aşka Dair”i çıkarırken sanki ilk albümünüz gibi heyecanlandığınızı söylemişsiniz. O heyecan hep baki mi?
- Müzik zaten heyecan işidir, heyecansız müzik olmaz. Kaldı ki ben geçmişe hiç bakmam, gözüm hep ileridedir. Hep yeni şeyler yaptığım için içimde o heyecan var. Bir çocuk yeni ayakkabı alırken nasıl heyecanlanırsa, üreten insan da aynı heyecanı yeni bir üretimde yaşıyor işte...

Bu biraz da şiir albümü gibi olmuş, önemli yazarlara ait üç şiiri okumuşsunuz.
- Evet, içlerinde Cahit Külebi’nin de bir şiiri var; “ıstanbul”... Her ne kadar kartonette “Kamyonlar” diye yazıyorsa da ikinci baskıda düzeltildi. Cahit benim çok özel bir dostumdu. Yaşarken bana dostluğunu verdi. “Bütün şiirlerimi senin şarkı yapmanı istiyorum” derdi.

Şimdiye kadar Cahit Külebi’nin kaç şiirini şarkı yaptınız?
- Bu dördüncü oluyor.

“İstanbul”u daha önce “Kamyonlar” olarak Yaşar Kurt da yorumlamıştı. Dinlemiş miydiniz o versiyonunu?
- Okunmuş muydu önceden? Bilmiyorum, ben hiç duymadım.

İNSANI HAYVANDAN AYIRAN ŞEY AŞKTIR

Ahmet Hakan’ın bir yazısı da albümdeki şarkılardan birine ilham olmuş, doğru mu?
- Evet. “Yükte hafif yürekte ağır” sözü çok hoşuma gitti, şarkıda kullandım.

Bir de “Aşka Dair” albümünde sizin ıstanbul aşkınız da ön plana çıkıyor gibi geldi bana...
- Evet, sonuçta bir şehre duyulan sevgi de aşktır. Sadece ıstanbul aşkını değil, tüm aşkları elimden geldiğince anlatmaya çalıştım bu albümde. Çünkü aşk insanı diğer hayvanlarda ayıran yegane duygu. ıstanbul’u eylül kızıllığında görmeyi düşlüyorum.

En son dört yıl önce “en iyiler” albümü çıkarmıştınız. Dört yıllık ara dinlenme miydi yoksa albümler arasında o kadar zaman olmalı diye mi düşünüyorsunuz?
- Bir şarkıcının turfanda sebze gibi her dakikada vitrinde olması iyi değil bence. Artık üretmek de çok zor üstelik. Eskiden 45’lik plaklar vardı, iki tane iyi şarkı bulmak kolaydı. şimdi bir albüm için en az 10 şarkı gerekiyor. Genelde iki iyi şarkı buluyor, gerisini dolgu malzemesi olarak kullanıyorlar. Ben işe öyle bakmıyorum. Bütün şarkılarım dinlenebilmeli. O yüzden dört yıl ara normal...

KLİP BANA HİÇBİR ŞEY İFADE ETMİYOR

“Eylülde Gel” ve “Fabrika Kızı” klasikler arasında yer alıyor. Bu albümden de unutulmazlar çıkar mı?
- Vardır mutlaka. Bazı şarkılar gölgede kalıyor, sonuçta 13 şarkılık albümde bazılarının gölgede kalması normal, hepsine klip çekilemiyor. Zaten klip benim için pek bir şey de ifade etmiyor. Müzik dinlenilecek bir olay, seyredilecek değil. Önemli olan insanların hayatına girebilmek.

Müziğe başladığınızdan bu yana neler değişti?
- Müziğe başladığım zamanlar bu kadar iyi şarkıcı değildim. Bugün söylediğim kadar iyi şarkı söyleyemezdim. ınsanın kendini geliştirmesi, birtakım hatalarını görmesi ve bunları düzeltmesi gerekir. Teknoloji değişti ama müzikte bir şey değişmedi.

Siz kendi hatalarınızı görebiliyor musunuz?
- Evet. Bir insan kendini başka gözle görüp başka bir kulakla da dinleyebilmeli. Kimse başkasının saldığı kötü kokulardan hoşlanmıyor ama kendisininkini almıyor! Ben kusurlarımı görürüm. şimdi bana “Fabrika Kızı’nı ne kadar güzel yorumlamışsınız” diyorlar. Ama ilk yaptığımda yanlıştı. “Kaapımdan” diyordum. Sonra o yanlışı düzelttim.

TÜRKÇE MÜZİK DİNLEMEM TELEVİZYON SEYRETMEM

Müzik piyasanın gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Ben piyasayı bilmem, piyasa insanı değilim. Sadece kendi istediğim müzikleri yapıyorum. Türkçe müzik dinlemem, televizyon seyretmem.

İnsanlar sizin albümünüzü neden dinlesin o halde?
- Tamamen dinlemiyor değilim tabii... Bazen kulağıma güzel şeyler geliyor, dinliyorum. Beğendiğim birçok şarkıcı var Türkiye’de. Müzik yapan herkese sıcak bakıyorum, herkese sempati duyuyorum. Çünkü müzik yapan adam kötü olmaz.