'Kral Çıplak' mı, yoksa dünyayı kurtaracak bir fikir mi?

Güncelleme Tarihi:

Kral Çıplak mı, yoksa dünyayı kurtaracak bir fikir mi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 12, 2021 15:02

Telefonunuzun ekranına bir-iki dokunuş yapsanız ve üzerinizdeki dizleri çıkmış eşofman ışıl ışıl yanan bir pantolona dönüşse nasıl olur? 'Mükemmel' diyenlerdenseniz sizi aşağı alalım. 'Saçmalamayın' diyenlerdenseniz sizi yine aşağı alalım...

Haberin Devamı

Bir pantolona, bir elbiseye ya da bir çift ayakkabıya ne kadar para ödersiniz? Bu ürünün ünlü bir tasarımcının elinden çıkmış olması fikrinizi değiştirir mi? Peki ya ortada gerçekte böyle bir giysi yoksa? Ya binlerce lira karşılığında aldığınız giysi ipliklerden ya da düğümlerden değil piksellerden oluşuyorsa? "O da nesi?" dediğinizi duyar gibiyiz. "2021 yılının en heyecan verici teknoloji trendi" olarak anılan dijital giysilere hoş geldiniz...

Öncelikle şunu belirtelim: Dijital giysi ile bir süredir oldukça popüler olan giyilebilir teknolojiyi karıştırmamak gerek. Giyilebilir teknoloji en basit tabirle, saatten ayakkabıya, tişörtten iç çamaşırına giysilerin içine yerleştirilen çip ve sensörler aracılığıyla akıllı eşyalar haline getirilmesine deniyor. Kimi gün içinde kalp atış hızınızı takip ederken, kimi de giysinizin rengini bir telefon uygulaması sayesinde değiştirebilmenizi sağlıyor.

Haberin Devamı

Dijital giysi ise gerçek hayatta elle tutulabilen somut bir eşya değil. Online olarak satılan, sadece online dünyada var olan, sosyal medyada ve diğer dijital ortamlarda karşımıza çıkan bir eşya.

OYUNLARDAKİ AVATAR’LAR İLK ÖRNEKLERİ

Aslına bakılırsa dijital giysi kavramı bir süredir hayatımızda. Birçok oyunda kullanıcılar oyundaki karakterleri yani avatar'ları için "skin" (deri) adı verilen kıyafetler, aksesuarlar ve silahlar satın alıyor. Örneğin Fortnite'ta bir 'skin'in fiyatı 2 dolarla 20 dolar arasında değişebiliyor. En zor bulunan ve en özel 'skin'lerden biri olan Skull Trooper, binlerce dolar karşılığında el değiştiriyor.

Kral Çıplak mı, yoksa dünyayı kurtaracak bir fikir mi

Forbes dergisinin 2019 tarihli bir haberinde oyunlardaki 'skin' pazarının 2022'de 50 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşacağı öngörülüyor. Dünya çapında 250 milyon kullanıcısı olan Fortnite ise 2020 itibarıyla 'skin' satışlarından ayda 300 milyon dolar kazanıyordu.

Dahası modanın geleneksel markaları da bu büyümenin bir parçası. Örneğin Louis Vuitton, 2019'da League of Legends oyunu için bir dizi 'skin' tasarladı. Önce dijital olarak piyasaya sürülen koleksiyona zaman içinde gerçek aksesuarlar da eklendi.

Haberin Devamı

İLK OLARAK 2018’DE SATIŞA ÇIKTI

Dünyanın ilk sadece dijital giysi koleksiyonu ise 2018 yılında İsveç, Norveç ve Finlandiya'da mağazaları bulunan Carlings tarafından üretildi. 19 parçadan oluşan koleksiyonda fiyatlar 10 euro'yla 35 euro arasında değişiyordu. Müşteriler bir fotoğraflarını Carlings'e gönderiyor, şirketin 3B tasarımcıları da satın alınan dijital giysiyi fotoğrafa monte ediyordu.

Carlings Marka Müdürü Kicki Perrson, UXPlanet'in aktardığı açıklamasında, "Ürünleri bu fiyatlara satarak, bir bakıma moda endüstrisinin ekonomisini demokratikleştirmiş olduk" diyor. Carlings'in ilk koleksiyonu o kadar başarılı oldu ki denemeler devam etti. 2019'da ilk artırılmış gerçeklik grafikleriyle süslü "Last Statement T-Shirt" ürünü ortaya çıktı. Spark AR teknolojisi ve bir akıllı telefon uygulaması sayesinde tişörtün grafik tasarımı değiştirilebiliyordu. Üzerine doğru Instagram ya da Facebook uygulamaları da eklendiğinde tek bir tişört onlarca farklı tişörte dönüşebiliyordu.

Haberin Devamı

ETHERUM’LA SATILAN ELBİSELER DE VAR

Carlings'in açtığı bu yolda ilerleyen çok sayıda marka var. Örneğin Tribute Brand'in tasarladığı ve popüler influencer Veronika Heilbrunner'ın Instagram post'larıyla tanıttığı dijital giysiler 40-45 euro aralığında satılıyor.

Ancak çok lüks ve pahalı ürünlerden de söz etmek mümkün. Londra merkezli Auroboros markası yakın zamanda 780 sterlinlik giysiler piyasaya sürdü. The Fabricant'ın "Iridescence" isimli ışıltılı elbisesi ise 2019 yılında yapılan açık artırmada 9500 dolar değerinde Ethereum'a (bir kripto para birimi) alıcı buldu.

Yukarıda da dediğimiz gibi geleneksel moda markaları da dijital giysi trendini yakalamış durumda. Örneğin Gucci, geçtiğimiz ay piyasaya 17,99 dolar değerinde bir çift spor ayakkabı sürdü. Sadece artırılmış gerçekliği destekleyen oyunlarda ve sosyal medyada giyilebilen bu neon yeşili bu ayakkabılar NFT olarak satıldı.

Haberin Devamı

7 DAKİKADA 621 ÇİFT AYAKKABI SATILDI

Yine kısa bir süre önce kripto ürünler markası RTFKT ile 18 yaşındaki dijital sanatçı Fewocious, bir araya gelerek özel ayakkabılar tasarladı. Bu ayakkabıların 621 çifti, NFT halinde 7 dakika içinde toplamda 3 milyon dolardan fazlaya satıldı.

RTFKT kurucusu Benoit Pagotto, Observer'a yaptığı açıklamada somut ayakkabıların da NFT dosyalarının sahiplerine bir noktada gönderileceğini ama NFT'lerin de birer "bonus" olduğunu belirtiyor. Son iki haftada RTFKT'in Atari ile birlikte tasarladığı 6 çift sadece sanal spor ayakkabı tasarımı da toplamda yaklaşık 280 bin dolara alıcı buldu.

SNAPCHAT FİLTRELERİ GİBİ

Trend tahmin şirketi WGSN'in modadan sorumlu başkan yardımcısı Francesca Muston, dijital moda ürünlerini sosyal medya filtrelerine benzetiyor. Observer'a konuşan Muston, "İnsanlar yıllardır Snapchat'te ya da Instagram'da yüzlerine filtreler uyguluyorlar. Yani online'daki imajınızı kontrol etme isteği çoktan ana akım kültürün bir parçası haline geldi. Dijital moda bunun bir uzantısı. Çok fütüristik bir trend gibi geliyor ama durup etrafınıza baktığınızda aslında çoktan hayatımızın içinde olduğunu görüyorsunuz" ifadelerini kullanıyor.

Haberin Devamı

Tabii bu trendi eleştirenler de var. Bazıları dijital giysileri "Kral Çıplak" masalının internet çağı versiyonu olarak görüyor. Kimileri de böyle giderse insanlığın ekranlardan ayrılamayacağını ve zihinlerimizin Matrix'e gömülüp kalacağını düşünüyor.

SUDAN YA DA ATEŞTEN YAPILMIŞ BİR ELBİSE Mİ?

Ocak ayında e-ticaret platformu Drest üzerinden piyasaya sürdükleri 14 parçalık koleksiyonlarında “Ex Machina” ve “Avatar” gibi bilim kurgu filmlerinden esinlenen Auroboros'un tasarımcıları 24 yaşındaki Paulo Sello ve 22 yaşındaki Alissa Aulbekova ise bir sonraki adımın dijital modayı ekran dışındaki yerlerde de deneyimlemek olduğuna inanıyor.

Bunun için birçok teknoloji şirketiyle görüşmeler yapan ikiliden Sello, Observer'a, bunun yeni bir ifade biçimi olduğunu belirterek, "Şu ana kadar 21'inci yüzyıl 20'nci yüzyılda yapılanların tekrarı oldu. Ama şu an her gün üzerimize ateş ya da su giyebilecek kapasiteye sahibiz" diye konuştu.

Sello, "Teknoloji korkutucu olmak zorunda değil. Ütopik de olabilir" derken dijital modanın toplumsal bir şey haline gelebileceğini ve sürdürülebilirlik anlamında bir potansiyel taşıdığını vurguladı.

NEDEN ‘HEYECAN VERİCİ’?

Peki dijital giysiler neden 2021 yılının en heyecan verici teknoloji trendi? Bu sorunun yanıtları Sello'nun söylediklerinde gizli. Gerçekte asla mümkün olmayan ateşten ya da sudan yapılmış bir giysi fikri bu sayede gerçek oluyor. Fizik ya da mantık kurallarının sınırları ortadan kalkıyor ve her şeyin mümkün olduğu bir dünyanın kapıları açılıyor. 

İkincisi ve daha önemlisi dijital giysiler, sonuçları gittikçe daha yıkıcı olan "hızlı moda" alışkanlıklarına bir çözüm olarak görülüyor. 

Gıda ve yeme içme söz konusu olduğunda fast food neyse, tekstil ve giyim söz konusu olduğunda da hızlı moda yani "fast fashion" o. Trendler hızla değişirken buna paralel giysi üretimi de tüketimi de hızlanıyor. En ufak bir yıpranma belirtisi bile göstermeyen giysiler ya çöpe atılıyor ya da gardırop diplerinde ölüme terk ediliyor.

Örneğin İngiltere'de 2019'da yapılan bir araştırmaya göre, tekstil endüstrisinin en önemli müşterileri olan genç kadınların üçte biri, bir ya da iki kez giydiği bir kıyafetin eskidiğini düşünüyor. Yine İngiltere'de 2017'de yapılan bir araştırmada, her altı gençten biri, sosyal medyada aynı giysiyle birden fazla fotoğraf paylaşmanın kesinlikle kabul edilebilir olmadığına inanıyor. Bu nedenle sürekli yeni kıyafetler alınıyor, atılıyor, alınıyor, atılıyor. Bu tüketim hızı hem çevreye çok büyük bir yük bindirirken, hem de tekstil sektöründe çalışan milyonlarca kişinin iş gücünün her gün çöpe gitmesi anlamına geliyor.

Kral Çıplak mı, yoksa dünyayı kurtaracak bir fikir mi

Hızlı moda denince dünyada akla Bangladeş gibi ülkelerde büyük markalar için üretim yapan böyle atölyeler geliyor

ÇEVRE DOSTU BİR ALTERNATİF

Dijital giysiler sayesinde her paylaşımda farklı bir şeyler "giyebilmek" ve böylece fiziksel ürünleri hızla tüketmeden sosyal medyadaki ışıltılı imajı sürdürmek mümkün. Dijital giysi üreticilerinin ürünlerinin satışını yapabildikleri bir e-ticaret platformu olan Dress-X'in hesaplamalarına göre, düz beyaz bir erkek tişörtü için atmosfere 6,5 kilogram karbondioksit salınırken, aynı tişörtün dijital versiyonunda bu miktar 0,312 kilogram. Bir başka deyişle Dress-X’in üretim süreciyle ortaya çıkarılan bir dijital giysi, ortalama bir fiziksel giysiye kıyasla yüzde 95 daha az karbon ayak izi bırakıyor.

Dahası bu ürünlerin üretim maliyetleri ve pazarlama süreleri daha düşük. Tek bir tasarım her bedene uyarlanabildiğinden, numara, beden, cinsiyet farklılıkları için ayrı ayrı üretim yapma zorunluluğu da yok.

Observer’a konuşan davranış psikolojisi uzmanı Profesör Carolyn Mair da dijital giysilerin hızlı modanın yerini doldurabileceğine inananlardan. İnsanların sürekil yeni şeyler aramaya programlı olduğunu söyleyen Mair, dijital modanın bu ihtiyacı karşılayabileceğini, insanların kendini iyi hissetmesini sağlayabileceğini, karşılığında da fiziksel giysilerin çöpe gitmesini önleyebileceğini belirtti. Mair, "Bizi imkansıza götürüyor. İstediğimiz herkes olabileceğimiz yapay sanal bir dünya" ifadelerini kullanıyor.

HER ŞEY MÜKEMMEL Mİ?

Bütün bunlar dijital giysilerin avantajları. Ancak dezavantajlarını da vurgulamak gerek. Her şeyden önce halihazırda elimizde bulunan teknoloji manuel olarak işliyor. Dijital giysi üreticileri 3 boyutlu modelleme yazılımları kullanarak giysiyi müşterinin üzerine "uyduruyor". Bunu yapmak da 3 ila 5 saat sürüyor. Yani yapay zekanın karşısındaki insanı gördüğü anda giysiyi üzerine oturtması şu anki teknolojiyle mümkün değil.

Daha da önemlisi bu giyeceklerin en ucuzu bile oldukça pahalı. Hele ki bunların gerçekte var olmayan, giyilemeyen giysiler olduğu düşünüldüğünde kafalar daha da karışıyor. Ancak son dönemde NFT çılgınlığının dünyayı kasıp kavurmasıyla, dijital ürünlere yönelik değer algılarında değişimler oldu. Bunun sonucunda dijital giysiler de yakın zamanda ana akımda daha sık gördüğümüz şeyler haline gelebilir.

 
 
 
Bu gönderiyi Instagram'da gör

DRESSX (@dressx)'in paylaştığı bir gönderi

SATAN PLATFORMLAR HIZLA YAYGINLAŞIYOR

Bunun en önemli işareti de bu tür ürünlerin satılabildiği platformların sayısının da hızla artması. Yukarıda bahsettiğimiz Drest ve Dress-X’in yanı sıra XR Couture, The Dematerialized gibi birçok satış platformu kullanıcıları dijital giysilerle buluşturuyor.

Blok zinciri sektörü üzerindeki şirketlere odaklı bir yatırım ve kuluçka şirketi olan Magnetic’in kurucusu ve yöneticisi Megan Kaspar, Vogue Business’a yaptığı açıklamada, “Dijital moda pazar yerleri bütün moda endüstrisini altüst edecek” derken yeni deneyimler ve gelir modelleri yaratmanın yanında, artırılmış gerçeklik teknolojisi hayatımızda yer edindikçe dijital modanın da daha bilindik bir şey haline geleceğini belirtiyor.

Örneğin Dress-X'te halihazırda 600’dan fazla ürün sergileniyor. Fiyatlar giysinin karmaşıklığı doğrultusunda satın alan kişinin fotoğrafına eklenme zorluğuna bağlı olarak artıp azalıyor. Giysilerin bir kısmı sadece dijital olarak üretilmiş, bazıları ise geleneksel markaların ürünlerinin dijitalleştirilmiş versiyonları. Tasarımcıların yüzde 30’su Dress-X’in kendi tasarımcıları, müşteri kitlesi ise 25-35 yaş grubu.

Dress-X’in kurucularından Daria Shapovalova, “Bizim müşterimiz yeni bir şey denemek isteyen lüks segment müşterisi” derken Z kuşağının ve milenyum kuşağının fiziksel giysileri satın almaktan vazgeçmeyeceğini ama dijital giysilerin de gardıroplarının bir parçasını haline geleceğini öngördüklerini söylüyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!