Hey gidi eski günler

Bu hafta nostaljik bir gezi yapalım ve teknoloji dünyasının geldiği noktayı bizzat yaşadığım tecrübelerle aktarayımk istedim:

DİSKET SÜRÜCÜ

Hatırlayanlarınız vardır: Eskiden disket diye bir şey vardı. Önceleri 5.25 inç daha sonra ise 3.5 inç ebatlarında olan ve dosya taşımamıza yardım eden bu küçük cihazlardan zamanında çok kullandım. 3.5 inç'lik disketlerin çift yönlü olanları 1.44 MB kapasiteye sahipti. Bu disketlerle dosyalarımızı taşır, oyun yükler hatta işletim sistemi kurardık. O zamanlar en iyi yardımcımız ise zip ve rar gibi sıkıştırma yazılımlarıydı.

Disketlerle ilgili en önemli sorun ise çok çabuk bozulmalarıydı. Durdukları yerde bile bozulabilen bu cihazlar yüzünden birçok kullanıcının tez, ödev ya da ders notu kurtarılamayacak şekilde bozulmuştu. Elbette disketleri ana kayıt yeri olarak kullanmamak gerekirdi. Kullananlar ise bunun bedelini ağır bir şekilde ödediler.

Dosya taşımak için artık disket sürücüler kullanılmıyor. Hatta birçok bilgisayarda disket sürücü bile bulunmuyor artık. Özel olarak istemediğiniz sürece kolay kolay disket sürücü bulmak mümkün değil. Disketlerin yerini ise USB bellekler aldılar. Bu yazıyı kaleme aldığım sırada alt limitleri 1 GB'dan başlayan USB bellekler, düşen fiyatları ile adeta 'almayanı dövüyorlar' sınıfında bir bilişim ürünü.

SABİT DİSKLER

Halen kullandığımız sabit diskler ise şimdiki muadillerinin çok çok altında kapasite ve hızlara sahipti. Yanlış hatırlamıyorsam ilk bilgisayarımın diski 2 GB idi. Bunu da ikiye böler, 1 GB'a işletim sistemi (o zamanlar Windows 98) diğerine ise dosyalarımı koyardım.

Günümüzde en küçük sabit disk kapasitesi 160 GB'tan başlıyor. 320, 500  ve hatta 750 GB sabit disk bulmak mümkün. Ayrıca bu ürünlerin hızları da çok yükseldi. Dakikada 7200 ve hatta 10 bin devir yapabilen, ön belleği 8 ya da 6 MB olan sabit diskler bulunuyor.

MODEM

İnterneti ilk kullanmaya başladığım 1996-1997 yıllarında bağlantı için tek seçeneğiniz analog modemdi. Önceleri 14.400 kbps hızı ile başlayan bu bağlantı sırasında telefon hattınız meşgul sinyali veriyordu. Hiç unutmam o günlerden birinde yeni aldığımız CD yazıcı için (ki 2X ve ön belleği olmayan bu ürüne o zamanlar 1000 dolar vermiştik) gerekil olan sürücüyü (sanırım yaklaşık 5 MB idi) 2-2.5 saatte internetten indirmiştik.

Teknolojinin geldiği noktada ise artık 1 MB ADSL hızlarından bahsediliyor. Bu yüksek hızlı bağlantı (ki birçok ülkeye göre pek yüksek bir hız değil o da ayrı bir konu) yardımı ile 350 MB dosyayı 1 saatte indirebiliyoruz. Üstelik ADSl teknolojisi de telefon hatlarını kullanıyor olsa da meşgule düşme gibi bir sorun yok. Nereden nereye...

İŞLEMCİ GÜCÜ

Sahip olduğum ilk bilgisayar Pentium işlemciyi barındırıyordu ve hızı da 350 MHz idi. 1997 yılında aldığım bu bilgisayarın gücü o zamanlar için ortalama seviyede kabul ediliyordu. Günümüzde ise 2 GHZ taban olarak kabul ediliyor. O zamanlar işlemci sektöründe Intel tek başına liderdi. AMD ise çok sonraları bu pazara girdi. Günümüzde her iki işlemci markası arasında rekabetin sürdüğünü söyleyebiliriz. Bu rekabette kimin kazanacağını da zaman gösterecek.

Zamanında 350 MHz olan masaüstü işlemci güçü bugünlerde sıradan bir cep telefonunda bile bulunabiliyor. Gerçekten de özellikle avuçiçi bilgisayar olarak tabir edilen PDA türü cihazlar artık 300-350 hatta 500 MHz işlemcilere sahipler. Yani 10 yıl öncesinin masaüstü performansı artık avuç içi bilgisayarlarda bile mevcut.

DİJİTAL FOTOĞRAF

İlk bilgisayar kullanmaya başladığım yıllarda adını yeni yeni duyduğumuz dijital fotoğraf makineleri artık hayatımıza iyice girdi. Boyutları küçülen, özellikleri artan ve cep telefonlarına bile entegre olan bu ürünler, en özel anlarımızı kayıt altına almaya yardımcı oluyor.

Dijital fotoğraf öncesinde filmli zamanda fotoğraf çekmek bugünlerde olduğu kadar kolay değildi. Rus yapımı basit ama kullanışlı Zenith marka makineme film taktığımda her bir kare için uzun uzun düşünürdüm. Şimdiki gibi bir günde 5 bin kare fotoğraf çekmezdik ( Şubat ayında bir karnaval için gittiğim İsviçre'de birgünde çektiğim fotoğraf adedi).

Yine de dijitalin hayatımıza girmesi fotoğrafçılığın herkese ve kesime yayılması anlamında önemli bir gelişme oldu.

10 YIL SONRA NE OLUR?

Evet yaklaşık 10 yıl önce durum bu haldeydi. Günümüz teknolojilerinin 10 yıl sonra nereye geleceğini şimdiden tahmin etmek güç. Muhtemelen bazı teknolojiler ortadan kalkacak (disket sürücü örneğinde olduğu gibi), bazı yeni teknolojiler de hayatımıza girecek.

Eğer olur da bu yazı 10 yıl boyunca online kalırsa o zaman nelerin değiştiğini kendiniz de görebileceksiniz.