Güncelleme Tarihi:
Ne de güzel çalışıyordu masaüstü bilgisayarım. Bütün bilgilerim, datalarım ve yedeklediğim dosyalar onun üzerindeydi. Hayat güzel bir şekilde devam ederken 16 Aralık akşam saatlerinde bilgisayar aniden kapandı. Tekrar açmaya kalktığımda ise bir kez açılır gibi oldu ama yeniden kapandı ve bir daha açmak kısmet olmadı.
Bütün parçaları söktüm, farklı güç kaynakları ile denedim ama nafile. Sanırım anakart ömrünün son demlerine gelmişti (işlemci ve diğer parçalar sağlam sanırım). Şu anki sistemimi 2 yıl önce kendi ellerimle kurmuştum. Eylül 2005’te gözlerini açan bilgisayarım zaman zaman sabahlara kadar çalışmasına rağmen bugüne kadar sorun çıkartmamıştı (bunda uyumlu ve sorunsuz parça seçmem de etkili sanırım).
Hatta Elektronik Mühendisi karşı komşumu çağırıp ölçüm cihazlarıyla da denemeler yaptık ama yine de sonuç alamadık. Bu denemeler sırasında onun kullanmadığı bir güç kaynağı da aramızdan ayrıldı. Şu an masamın üstünde üzerinde çizik bile olmayan temiz bir anakart yatıyor J.
2 yıl 3 aylık ömrü varmış demek ki. Kabaca bir değerlendirme yapacak olursak Moore Yasasına uygun bir ömür sürdü bilgisayarım. Bu yasanın mucidi Intel’in kurucularından Gordon Moore. 1965 yılında yayınlanan bir makalesinde ‘entegre devrelerin içindeki transistör yoğunluğu iki yılda bir ikiye katlanacağını’ belirtmiş kendisi. Bu kanun tam olarak doğru olmasa da üç aşağı beş yukarı bu öngörü doğru çıkıyor.
Kanuna uymamı isteyen sevgili bilgisayarım kendi elleriyle ömrünü sonlandırdı galiba. Neyse. Anlaşılan bana bilgisayarcı yolları göründü.
Yıllardır kendi bilgisayarımı kendim toplarım. Halk arasında ‘toplama’ denilen bilgisayarlar sanılanın aksine en saÄŸlam ve kaliteli ürünler (tabi satın alacağınız parçaları dikkatli seçerseniz). Aslında bu ‘toplama’ tabiri biraz karışık. Genel olarak baktığımızda bütün bilgisayarlar toplama. Yani hemen hemen bütün parçaları farklı üreticilerden satın alınıyor. Anakart, ekran kartı, iÅŸlemci, fan, güç kaynağı, sabit disk, RAM ve diÄŸerleri. Sonuçta bütün parçaları kendi üreten bir firma yok. Bir zamanlar IBM vardı ama onlar bile bıraktı sanırım bu iÅŸ. Markalı PC olarak bildiÄŸiniz birçok bilgisayar markası aslında farklı bileÅŸenlerin bir araya getirilmesinden oluÅŸuyor.ÂÇok büyük üreticilerde bile durum aynı.
Elbette marka güvencesi altında satılmaları, teknik destek vermeleri özellikle bilgisayardan anlamayan kullanıcılar açısından avantaj. Ama benim gibi mevzudan anlayan biriyseniz markalı bilgisayar almanıza gerek yok.
Bilgisayar satın alırken dikkat ettiğim bazı şeyler var: Kaliteli bir güç kaynağı almak lazım. Günümüzde kasa ile beraber satılan (ayrıca almak da mümkün)ve şehir şebekesinden aldığı elektriği anakarta uygun voltaja düşüren bu ürünlerin de kalitelisi ve kalitesizi var. Genelde kaliteli kasa üreticileri kaliteli güç kaynağı kullanıyor. Buna mutlaka dikkat edin. 3-5 dolar daha az vereceğim diye ucuz ürün satın alırsanız o kasaya taktığınız bütün bileşenleri riske atarsınız.
İşlemci ve diğer bileşenleri seçerken yapacağınız işe uygun tercih yapın. Evde internete bağlanmak için 4 çekirdekli bir işlemciye ihtiyacınız yok. Ancak video düzenleme yapmak için de tek çekirdekli bir işlemci işinizi görmez (görür ama saatlerce karşısında beklemeniz lazım).
Öte yandan kişisel fikrim  RAM olayında cimrilik yapmayın. Tavsiyem en az 1 mümkünse 2 GB RAM almanız yönünde. Çünkü bilgisayarda aktif olarak en sık ihtiyaç duyacağınız şey RAM. Windows Vista’nın en az 1 GB RAM (o da çok yeterli değil) istediğini unutmayın.
Çenem düştü yine. Bugün yapacak çok işim var. Yazıma burada son verip en yakın bilgisayar mağazasına doğru yola çıksam fena olmayacak.