Tek imzayla OHAL yetkisi

Güncelleme Tarihi:

Tek imzayla OHAL yetkisi
Oluşturulma Tarihi: Ocak 22, 2017 22:19

Referanduma sunulacak paketle anayasal sistemden ‘sıkıyönetim’ çıkarılıyor, ancak bununla ilgili önlemler daha alt güvenlik evresi olan olağanüstü hal uygulamasına dahil ediliyor. Değişiklikler halkoyunda kabul edilirse, OHAL’de bakanlar kurulunun kanun hükmünde kararname ile yaptığı uygulamaları artık cumhurbaşkanı tek imzayla gerçekleştirecek. Öğretim üyelerinin rektör seçimine son verilmesi gibi hâkim ve savcıların üst kurullarına üye seçme hakları da sona eriyor. Şu anda HSYK’da 22 üyeden 6’sını atayan cumhurbaşkanı, yeni modelde 13 üyeden 6’sını belirleyecek; kalan 7 üye için TBMM’de seçim yapılacak. Tarihi Osmanlı’ya uzanan ‘askeri yargı’ Türk hukuk sisteminden kaldırılırken, genelkurmay başkanının MGK’da başbakandan sonra gelen sırası da bakanların arkasına taşınıyor. Paketin ikinci bölümü, yeni bir seçim sisteminin 2019’dan önce yürürlüğe konulmasına yönelik altyapıyı da kuruyor.

Haberin Devamı

12. MADDE: SIKIYÖNETİM ŞARTLARI OHAL’E TAŞINDI

Referanduma sunulacak düzenlemeyle sıkıyönetim uygulaması Türkiye’nin anayasal sisteminden kaldırılıyor. Anayasa’daki sıkıyönetim maddesi ile diğer maddelerdeki sıkıyönetim ifadeleri çıkarılıyor. Buna karşılık sıkıyönetim ilanı gerektiren şartlar büyük ölçüde olağanüstü hal (OHAL) uygulamasının içine taşınıyor.

Mevcut Anayasa, devletin olağanüstü yönetim usullerini OHAL ve sıkıyönetim olmak üzere iki evreye ayırıyor. OHAL ilanını gerektiren birinci evre, “doğal afet, ağır ekonomik bunalım, şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması” halinde oluşuyor. Daha katı önlemler gerektiren sıkıyönetim ise “OHAL’den daha vahim şiddet hareketleri, savaş hali, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyet’e karşı kuvvetli ve eylemli kalkışma” halinde ilan ediliyor. Mevcut Anayasa’ya göre, cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulunun da görüşünü alarak OHAL ve sıkıyönetim ilan edebiliyor. Değişikliğe göre, OHAL ilan yetkisi cumhurbaşkanına geçiyor. Cumhurbaşkanı, tek başına alacağı kararla 6 aylık OHAL ilan edebilecek. Bu karar aynı gün TBMM’nin onayına sunulacak. Meclis bu süreyi kısaltabilecek veya kararı kaldırabilecek. Sonrasında cumhurbaşkanının talebiyle TBMM dörder aylık sürelerle OHAL’i uzatabilecek.

Haberin Devamı

İki güvenlik evresi teke indirildiğinden cumhurbaşkanı şu hallerde OHAL ilan edebilecek: “Savaş, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyet’e karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması, tabii afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması.”

Normalde temel hakları, hürriyetleri sınırlamaması ve kanun alanlarına girmemesi gereken cumhurbaşkanı kararnameleri için OHAL’de bu şart uygulanmayacak. Şu anda da cumhurbaşkanı başkanlığındaki bakanlar kurulunca çıkarılan KHK’larla temel haklar ve hürriyetler sınırlanabiliyor. Yeni uygulamada bu düzenlemeler cumhurbaşkanının tek imzasıyla yürürlüğe girecek.

Haberin Devamı

Sıkıyönetim sistemi kaldırıldığından, anayasadaki “Sıkıyönetim komutanları Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı olarak görev yaparlar” hükmü de çıkıyor. Bu durumda cumhurbaşkanının OHAL’de TSK’yı nasıl kullanacağı, bu konudaki genel yetki maddesine bağlı olarak ileride çıkarılacak uyum kanunlarıyla düzenlenebilecek. Değişikliğin bu halinde TSK’nın OHAL döneminde kullanımı konusunda bir açıklık yok.

OHAL kararnameleri Meclis’e sunulacak ve 3 ay içinde karara bağlanmazsa kendiliğinden yürürlükten kalkacak. Ancak savaş ve mücbir nedenlerle TBMM toplanamazsa bu süre uygulanmayacak. Bu anayasa değişikliğinden önce çıkarılan ve şu anda uygulamada olan KHK’lar için bu şart geçerli olmayacak.

Haberin Devamı

13. MADDE: 103 YIL SONRA ASKERİ YARGIYA SON

Kaynağını Roma Hukuku’ndan alan askeri mahkemeler, 103 yıl sonra Türk hukuk sisteminden çıkıyor. Anayasa yargısı, idari yargı, askeri ceza yargısı ve adli yargı olarak dört kola ayrılan Türk yargı sistemi, artık üç koldan oluşacak. Savaş hali dışında askeri mahkemeler olmayacak. Savaş halinde, asker kişilerin görevleriyle ilgili davalara bakmak üzere askeri mahkemeler kurulacak. Barış döneminde askerlerle ilgili sadece disiplin mahkemeleri çalışacak. Adı mahkeme de olsa bu birimlerde hâkim ve savcılar değil, disiplin subayları görev yapacak. TSK’da artık askeri hâkim ve savcı bulunmayacak. Ancak karargâhlarda hukuk hizmetleri biriminde hukukçular görev alacaklar. (Mevcut askeri hâkim ve savcıların hakları 17’nci maddedeki geçiş hükümlerinde düzenleniyor.)

Haberin Devamı

Divanı Harplerden sonra 6 Nisan 1914’te kurulan Askeri Yargıtay ile tarihi 1972’ye giden Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kapanacak. Türk hukukunda uzun süredir 6 olan yüksek mahkeme sayısı 4’e inecek. (Kalanlar: Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Uyuşmazlık Mahkemesi)

Karargâhta veya kışlada bile olsa herhangi bir suçlamayla karşılaşan askerler artık sivil mahkemelerde yargılanacak. Askerler, TSK’nın idari kararları için de sivil idare mahkemelerine ve Danıştay’a başvuracak. Teklif referandumda kabul edilirse, bu düzenleme hemen yürürlüğe girecek. Yani sivil hâkim ve savcıların; askeri ceza yasalarını, TSK Personel Yasası’nı, TSK’nın idari düzenlemelerini, askeri yargı içtihatlarını hızla uygulayabilecek durumda olmaları gerekiyor.

Haberin Devamı

Tek imzayla OHAL yetkisi

14. MADDE: HSYK VE YÜKSEK YARGIDA İKTİDAR AĞIRLIĞI

Bu madde, yasama ve yürütmeden sonra demokratik düzeni tutan üç temelden biri olan yargının yapısını kökten değiştiriyor. Hâkim ve savcıların amiri konumunda olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, ‘yüksek’ niteliği alınarak ‘Hâkimler Savcılar Kurulu’ adıyla yeniden yapılandırılacak. Kurulun üye sayısı 22’den 13’e, daire sayısı 3’ten 2’ye düşürülüyor.

Yargıç ve savcıların seçimle kurula üye göndermesi yöntemi bu düzenlemeyle sona eriyor. Mevcut sistemde olduğu gibi cumhurbaşkanının atadığı adalet bakanı kurulun başkanı, müsteşar da doğal üye olacak. Cumhurbaşkanı kalan 11 üyeden 4’ünü de atayacak. Böylece cumhurbaşkanı, başkan dahil 13 üyeden 6’sını doğrudan belirlemiş olacak. Şu anda cumhurbaşkanı 22 üyeden 6’sını belirliyor.
m Kalan 7 üye için TBMM’de seçim yapılacak. Bu 7 üyeden 3’ü Yargıtay üyeleri, biri Danıştay üyeleri, 3’ü ise hukukçu öğretim üyeleri ile avukatlar arasından seçilecek. Meclis komisyonu ve genel kuruldaki seçim süreçlerinde nitelikli çoğunluk aranacak.

Adaylar, genel kuruldaki birinci oylamada 400, ikinci oylamada 360 çoğunlukla seçilebilecekler. İkinci oylamada üye seçilmezse en çok oyu alan iki aday arasında kura çekilecek. Bu düzenleme ‘yargının tek elden çıkacağı’ eleştirisinin kaynağını oluşturuyor. Buradaki püf noktası, iktidar partisinin Meclis’teki çoğunluğundan yararlanarak oylanacak adayları da büyük ölçüde belirleyebilecek güce sahip olmasında yatıyor. Örneğin genel kuruldaki oylanacak adaylar önce Adalet ve Anayasa Karma Komisyonu’nda oylanacak. İktidar partisi buradaki çoğunluğuna dayanarak sıcak baktığı adayların isimlerini genel kurula gönderebilir. Yeni HSK’yı önümüzdeki altı ay içinde mevcut parlamento şekillendireceği için genel kurulda seçilecek 7 üyeden çoğunu AK Parti belirleyebilir. Zaten cumhurbaşkanının belirlediği 6 üyeye genel kurul da 2 üye daha ekleyebilse, iktidar bloku HSK’da kararları yönlendirebileceği çoğunluğu kolaylıkla ele geçirebilir.

Teklif referandumda kabul edilirse, Anayasa Mahkemesi (AYM) 17 üyeden 15 üyeye düşecek. Mevcut Anayasa’daki hükümle 12 üyeyi yine cumhurbaşkanı atayacak, 3 üyeyi Meclis seçecek. Meclis’teki seçim son turda basit çoğunlukla (katılanların yarıdan 1 fazlası) oluyor. Dolayısıyla partili cumhurbaşkanının grubu 3 üyeyi de belirleyecek. Böylece cumhurbaşkanı, yardımcıları ve bakanları yargılama yetkisine sahip Yüce Divan üyelerinin tamamı yürütmenin yönlendiriciliği altında seçilmiş olacak.

Cumhurbaşkanı, mevcut Anayasa’ya göre Danıştay üyelerinin (Şu anda 116, 3 yıl içinde 90’a düşecek) dörtte birini (yasadaki 90 kadroya indiğinde 23 üye) de seçiyor. Kalan dörtte 3 üyeyi (67) HSK belirliyor. Danıştay, idarenin her türlü eylem ve işlemlerini denetleyen en üst yargı organı. Değişiklikten sonra yürütmenin başı olan cumhurbaşkanı, dolaylı olarak idari yargı üzerinde belirleyiciliğe sahip olacak. Cumhurbaşkanı; Yargıtay Başsavcısı ve başsavcı vekilini de atıyor. Bu arada Yargıtay üyelerini de HSK belirlediğinden Danıştay’dakine benzer bir durumu Yargıtay açısından da söylemek mümkün.

Anayasa değişikliğinin yürütme, yasama ve yargı erkleri arasındaki kuvvetler ayrılığı ilkesini ortadan kaldıracağı yolundaki eleştiriler önemli ölçüde bu maddeden kaynaklanıyor. İtirazlar, yürütmenin başındaki ‘başkan’ partisinin genel başkanı şapkasıyla milletvekili adaylarını da belirleyerek yasama üzerinde güç sahibi olduğu gibi, yargı üzerinde de ağırlık kazanacağından bu üç erk arasındaki sınırların kaybolacağı görüşüne dayanıyor.

15. MADDE: BÜTÇEYİ HAZIRLAYACAK AMA HARCAMAYI ARTTIRAMAYACAK

Cumhuriyet kurulduğundan beri ülke bütçesini bakanlar kurulu hazırlayarak Meclis’e sunuyor. Ancak Anayasa değişikliği teklifi referandumda kabul edilirse, bütçeyi artık cumhurbaşkanı hazırlayacak ve Meclis’e gönderecek. Meclis cumhurbaşkanının bütçe teklifini kabul etmemesi ya da bir şekilde bütçenin çıkarılamaması halinde getirilen formül şu: Yeni bütçe kabul edilinceye kadar bir önceki yılın rakamları yeniden değerleme oranına göre arttırılarak uygulanacak. Cumhurbaşkanı, dış ticaretle ilgili vergi dışında yükümlülükler koyabilecek. Bütçede verilen ödenek harcanabilecek tutarın sınırını gösterecek. Cumhurbaşkanı, bu tutarın üzerinde bir harcama yapmak amacıyla kararname çıkaramayacak.

16. MADDE: CUMHURBAŞKANLIĞI DDK ‘İDARİ BAŞSAVCI’ GİBİ

‘Torba madde’ eleştirisine konu olan bu düzenlemeyle (Anayasa’nın) tam 36 maddesinde değişiklik yapılıyor ve 21 maddesi de kaldırılıyor. Anayasada’ki tüm maddelerde “Başbakan” makamı ayıklanıyor ve birçok maddedeki “Bakanlar Kurulu” ifadeleri çıkarılıyor. Bunlar arasında “Yürütme yetkisi ve görevi” başlıklı maddedeki ayıklamayla cumhurbaşkanının bu yetkiyi bakanlar kurulu ile paylaşmasına son veriliyor. Ayrıca yasanın belirttiği sınırlarda vergi güncelleme hakkı bakanlar kurulundan alınıp cumhurbaşkanına veriliyor. Genelkurmay başkanının cumhurbaşkanınca atanması sürecinde “bakanlar kurulunun teklifi” şartı kaldırılıyor.

Maddenin en önemli düzenlemelerinden birisi de Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu’yla ilgili olanlar.
DDK, kararnameyle yeniden yapılandırılacak. DDK, özel şirketler dışında neredeyse ülkedeki tüm kurumları ‘idari bir başsavcı’ gibi soruşturabilecek. DDK’nın yetkisine ‘idari soruşturma açma’ yetkisi ve görev alanına ise Türk Silahlı Kuvvetleri de ekleniyor. DDK, tüm kamu kurum ve kuruluşları ile DHMİ, ÇAYKUR, TPAO, MKE gibi sermayesinin yarıdan fazlasının kamunun katıldığı her türlü kuruluşta, kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında , Türk-İş, Hak-İş, DİSK gibi her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşlarında, kamuya yararlı derneklerle vakıflarda, her türlü inceleme, araştırma, denetleme ve soruşturma yapabilecek. Böylece Türkiye Barolar Birliği, TOBB, Türk Tabipleri Birliği, Türk Eczacılar Birliği, Bankalar Birliği, TESK, TMMOB, TÜRMOB gibi meslek birlikleri cumhurbaşkanlığının soruşturma alanına girecek.

MGK’DA GENELKURMAY’IN SIRASI DEĞİŞTİ

Maddeyle jandarma genel komutanı MGK’dan çıkarılıyor, cumhurbaşkanı yardımcıları MGK’nın doğal üyeleri oluyor. MGK’nın üye sayısı, atanan cumhurbaşkanı yardımcısı sayısına göre değişecek. MGK düzeninde Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıklarının bakanlarla hiyerarşisi yeniden düzenliyor. Mevcut Anayasa’daki “başbakan, genelkurmay başkanı, başbakan yardımcıları...” şeklindeki sıralama kalkıyor. Yeni sıralamada “Cumhurbaşkanı yardımcıları, adalet, milli savunma, içişleri, dışişleri bakanları, genelkurmay başkanı, kara, deniz ve hava kuvvetleri komutanları... ” şeklinde olacak. Jandarma genel komutanının bir suçlama halinde Yüce Divan’da yargılanma hakkı da kaldırılıyor. Jandarma genel komutanı diğer bürokratlarla aynı yargılama yöntemine bağlı olacak. Genelkurmay başkanı ve diğer kuvvet komutanları açısından ise Yüce Divan statüsü korunuyor.

Ayrıca cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şûra kararlarına yargı denetimi açılacak. Cumhurbaşkanı kararnamelerine Anayasa’ya aykırılık itirazında bulunulabilecek. Bu düzenleme anayasa değişikliği paketinin getirdiği önemli bir yenilik olarak görülebilir. Çünkü geçmişte cumhurbaşkanının yürütme yetkisi kullandığı bu nitelikteki tasarrufları yargı denetimine tabi değildi. Askeri yargının kaldırılması nedeniyle Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nden gelen üyelerin düşmesi sonucu Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısı 17’ten 15’e inecek. Cumhurbaşkanının iade ettiği kanun parlamentoda ancak 301 oyla ikinci kez kabul edilirse yeniden onaya sunulabilecek. Cumhurbaşkanı genel sekreteri makamı da kaldırılıyor.

17. MADDE: YENİ SEÇİM SİSTEMİNE ALTYAPI

Yeni sisteme göre cumhurbaşkanı ve TBMM’nin birlikte seçildiği ilk sandık 3 Kasım 2019’da kurulacak. Ancak Meclis’in bu tarihten önce erken seçim kararı almasının önünde hiçbir engel yok. Bu takdirde yeni parlamentonun yanı sıra cumhurbaşkanı seçimi de yapılacak. Her halükarda teklif referandumdan çıkarsa TBMM’nin 6 ay içinde yeni sisteme yönelik tüm yasal düzenlemeleri yapması ve içtüzüğünü buna uyarlaması gerekiyor. Bu hüküm yüzlerce yasada, binlerce maddelik değişiklik anlamına geliyor. Mevcut parlamento, 6 ayda bu yükümlülüğü yerine getiremezse ne olacağı metinde yazmıyor. Bu nedenle muhalefet partileri referandumdan kısa bir süre sonra erken seçimin gündeme geleceğini savunuyor. Referandumdan sonraki birkaç aylık sürede AK Parti’nin sadece seçim sistemiyle ilgili düzenlemeleri yapabileceği belirtiliyor.

Değişiklik teklifinde erken seçime gidilmesinin önünü açacak ilginç bir hüküm de yer alıyor. Anayasa’nın 67’nci maddesinde düzenlenen “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler 1 yıl içinde uygulanmaz” ilkesi, siyasi partilerin seçime giderken seçim yasalarını istedikleri gibi değiştirebilmelerini önlemek için getirilmişti. Ancak anayasa değişikliği paketinde getirilen istisna hükmü ile 3 Kasım 2019’daki çifte seçimde veya bu tarihten önce yapılacak bir seçimde 67’nci maddede öngörülen bu sınırlama geçerli olmayacak. Bu durumda referandumdan sonra seçim sistemiyle ilgili yapılacak değişiklikler ister zamanında (2019) ister erken olsun ilk seçimde uygulanacak.

Maddeye göre, cumhurbaşkanı kararnamesiyle yapılması gereken değişiklikler de bu sürede hazırlanacak. Peki uyum kanunları gecikirse ne olacak? Pek çok yasada pek çok alanda başbakanlık ve bakanlar kuruluna tanınmış olan yetkiler nasıl kullanılacak? İkili seçimden sonra sistem değişikliğinin gerekli kıldığı yasalar değişinceye kadar geçecek ara dönemde, mevcut sistemde başbakanlık ve bakanlar kuruluna verilen tüm yetkiler cumhurbaşkanınca kullanılacak. HSYK, Hâkimler ve Savcılar Kurulu olarak 30 gün içinde yeniden yapılandırılacak. Kurul üyelerinin görevleri sona erecek ve Adalet Bakanı ile müsteşarı dışındaki 11 üye yeniden belirlenecek. Askeri mahkemelerde görev yapan hâkim ve savcılara üç seçenek sunuluyor. Bu yargı üyeleri sivil mahkemelere geçebilecekleri gibi Genelkurmay’ın hukuk hizmetleri kadrolarında görev alabilecekler veya yaş haddini beklemeden emekli olabilecekler.

18. MADDE: REFERANDUMDAN SONRA GENEL BAŞKAN

Teklif, referandumda kabul edilirse Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, seçim kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından itibaren hemen partisine dönüp genel başkan olabilecek. Erdoğan, yeni sisteme uyumla ilgili olarak bakanlıkların yapılandırılması gibi kararnameyle yapılması gereken düzenlemelerin ön hazırlığını da yapacak. Ancak bu kararnameler ilk seçimden sonra yürürlüğe girecek. Cumhurbaşkanının yürütme alanında kararnameyle hüküm kurma yetkisi de birlikte yapılacak seçimden sonra devreye girecek.

TBMM’nin görevleri, gensoru, soruşturma, sıkıyönetimin kaldırılması, olağanüstü hal ilanı, bütçe hazırlanması gibi genel hükümler de birlikte yapılacak seçimin ardından uygulanacak. Milletvekili sayısının 600’e çıkarılması, 18 yaşında milletvekilliği ve cumhurbaşkanı seçimlerinin 5 yılda bir TBMM seçimiyle aynı gün yapılmasıyla ilgili değişiklikler ilk seçim kararıyla birlikte uygulanacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!