Güncelleme Tarihi:
Uluslararası mücadelenin ortak alanı petrol; tabi buna bir de doğalgazı da eklememiz gerekiyor. Uluslararası güçler varlıklarını koruyabilmek için, enerji kaynaklarının ikmal ve fiyatını hep kontrol altında tutmak istediler. Birinci paylaşım kavgasını, petrolün stratejik öneminin dış politika ve güvenlik politikalarını belirlemeye başladığı dönem olarak, Birinci Dünya Savaşıyla yaşadık. Yayılmacılıkta lojistik önemin ortaya çıktığı dönem, İkinci Dünya Savaşı ile kendini gösterdi. | |
70'li ve 80'li yıllar, yine bugüne benzer Ortadoğu savaşları ile fiyat belirleme mekanizmalarının, dünya düzenini belirlemede stratejik önem kazandığı dönem oldu. Petrol arzının güvenliğinin esas alınıp, makul ve istikrarlı bir fiyattan akışının sağlanması üzerine geliştirilen dönem ise, yine Ortadoğu'da Körfez savaşı ile 90'lı yıllara damgasını vurdu. 21. Yüzyılla birlikte, Yeni Dünya düzenini oturtmada kazandığı doktriner mahiyet ise, 11 Eylül, arkasından Afganistan savaşı ve şimdi içinden geçtiğimiz Irak savaşı ile kendini gösteriyor. | |
Bugünkü fiyat ve teknoloji sabit kalmak koşuluyla, 1 trilyon varilden fazla, ispatlanmış rezerv var dünyamızda. Bunun da yaklaşık yüzde 65'i OPEC üyesi Ortadoğu ülkelerinin elinde ve dünya pazarının da, gerek üretim, gerek pazar itibariyle yüzde 40'ını da ellerinde tutuyorlar. | |
Bir diğer önemli alan, Hazar ve Orta Asya'nın ispatlanmış rezervleri bu pastadan yüzde 3'lük bir pay almakla birlikte bir on yıl içerisinde bu payı yüzde 20'ye taşıyacaklar. 2010 yılında dünya, yılda 4.8 milyar ton petrol tüketecek. OPEC bunun arzının yüzde 46'sına, 2020'de ise, yüzde 54'üne talip. İşte sorun bu dağılımın, hangi jeopolitik gerçeklere göre oranlanacağı ya da bu tercihlere göre petrolün, enerjinin tüketimi içerisindeki payının, hangi bölgelerin etkinliğini azaltmak ya da artırmak yönünde ayarlanacağı hususu. | |
Bu ayarlamada, önceki evrelerde olduğu gibi, yine iki kilit unsur var: Fiyat ve enerjinin güvenliği. Yoksa hangi projeksiyonu yaparsak yapalım, en az dünyaya 100 yıl yetecek kadar petrol mevcut ve nasıl ki, 20. Yüzyıla damgasını vurdu, yeni çıkan rezervlerin ve önemi her geçen gün artan sevk yollarının güvenliği ile ilgili mücadele de, bu yüzyıla damgasını vuracaktır. | |
ABD 2020'lere doğru talebin yüzde 56 arttığı vasatta, yüzde 64'lere varacak dış bağımlılığını, bugünkü öngördüğü biçimiyle; terörü beslediğine inandığı ve anılan dönemlerde de, kritik önemini koruyacak olan Ortadoğu'dan ya başka alanlara kaydırmak ve enerjinin güvenliğini yeni bir nizama kavuşturmak istiyor ya da Ortadoğu'yu bu alanlara doğru kaydıracak. Büyük Ortadoğu politikası diye uzun uzun anlattıkları proje aslında kısaca bu . | |
İslam alemini terörle özdeşleştirerek, yeni hasım olarak ilan etmesi, bu âlemin elinde petrolün yüzde 75'ini ve neredeyse tüm boğazları ve geçitleri elinde tutmasından duyduğu rahatsızlık. Üstelik bu bölge, dünyanın küreselleşmiş diye anılan bölgesi ile, nispeten istikrarlı, ama talep yetersizliği içerisinde olup, fazla kapasiteyi de emebilecek bölgenin arasında kalıyor. Bu bölgeye gelip yerleşmek ve ıslah etmek istiyorlar. Yoksa tehlike onların gözünde daha da büyüyecek. | |
Bu uğurda savaşları göze aldılar, daha doğrusu, daha büyük bir yangını durdurmak için yakılan yangın koridorları misali, arka arkaya savaşlarla bu ıslahatı yapabileceklerini düşünüyorlar. Bu nedenle, Körfezin yanı sıra, Orta Asya petrolleri ve dağıtım koridorlarını kontrol altına almak istiyorlar. Bir yandan alternatif enerji kaynakları ararken, diğer yandan petrolün coğrafyasında, Güney Afrika, Kutuplar, Latin Amerika kartlarını da devreye sokuyorlar. Ancak, coğrafi düzenlemede en kritik alan, Orta Asya. Zira İslam alemini şekillendirme ve doğuda büyüyen dev Çin'i ve hatta Hindistan'ı durdurmada jeopolitik öneme haiz. Çin de aynı coğrafyalarda ön alım telaşında. | |
Aslında bir manada yapılmak istenen, bu hinterlandı Ortadoğu'yu da içine alacak şekilde genişletmek. Ortadoğu'yu kaydırmaktan bunu kastediyorum. Büyük Orta Doğu ya da Ortadoğu XXL, bölgenin hormonlaştırılması, bir nevi aynı Cola özünün sulandırılarak çoğaltılması benzeri bir proje. Ancak gelinen bu durumda bir takım sözler vermeden, Rusya'ya rağmen adım atılması çok mümkün görünmüyor. G-8 Grubunun kavgası da bu. | |
Projeye dönecek olursak, Irak'tan sonra ne mi olur? Bir sonraki adres için İran opsiyonuı yoklanıyor. İslamcı terör illüzyonunun kamufle ettiği bir petrol bölgesi paylaşımı söz konusu. Orta Asya, Kafkaslara yerleşildi, şimdi Ortadoğu, derken Uzakdoğu'ya doğru yönelinecek. Sanki ikinci bir Amerika, Avrasya'da şekilleniyor. Zaten Colomb yolunu şaşırmamış mıydı ? | |
Bu projede ısrar edenler geleneksel sermaye grupları. Ancak bu projede ısrar bırakılmaz ya da Amerikan seçimleriyle ıslaha tabi tutulmazsa, yani Amerikan filmlerinden bildiğimiz kötü polisten sonra iyi polis yüzünü göstermezse neler olur? Beklenilen anti Amerikancı terör mü yükselir, yoksa bir başka karşı bloklaşma olarak, Sino-İslami ittifak mı doğar bunu zaman gösterecek. | |
Bunun cevabını bir başka grup da arıyor ve onlar geleceği bu acı reçetelere bırakmak istemeyen daha farklı düşünen başka bir lig. Bir sonraki "Petrolün Geleceği" adını vereceğim yazımda, pek dikkat edilmeyen ve daha yumuşak reçeteleri olan bu "Ğ-8 Grubu"nun geleneksel sermayeye karşı verdiği mücadeleyi masaya yatırarak arayacağım cevabı. | |
Mehmet Şüküroğlu'nun diğer çalışmaları Çinerji Ni' Çin? Uykusuz Ayılar senaryosu |