Paylaş
Barthez, Thuram, Desailly, Deschamps ve Zidane’lı o efsanevi kadro finalde Ronaldo’lu Brezilya’yı sürklase ederek kupaya uzanmıştı. Peki o takımın santrforu nu anımsıyor musunuz? Stephane Guivarch ismi kaçınıza tanıdık geliyor? Oysa Guivarch, o turnu vada Aime Jacquet’nin prensiydi. Turnuvayı 0 gol ve 0 asistle tamamladı ama Jacquet için sorun yoktu. Pivotal özelliklerini övüyordu hep Guivarch’ın.
ABOUBAKAR VE GHEZZAL YOKKEN...
Guivarch bence de sıradan bir santrfordu. Zaten Dünya Kupası sonrası Newcastle ve Rangers denemeleri berbattı. Kısa bir süre sonra futbolu bıraktı ve halen hayatına doğduğu kentte yüzme havuzu satıcısı olarak devam ediyor. Dünkü Beşiktaş’ı izlerken nedense Guivarch geldi aklıma. Çok iyi işleyen o takımda Guivarch’ın gol atamaması sorun yaratmıyordu. Aynen iyi işleyen Beşiktaş’a bir gün Necip’i sağ bek ya da stoper olarak koyduğunuzda sorun yaşatmayacağı gibi. Ancak Aboubakar-Ghezzal’in olmadığı bir günde takımın en iyi işleyen pozisyonlarından sağ beki kurcalamak hatalı bir karardı. İyi işleyen bir takım sağ bek Necip’i taşıyabilir. Ama iyi işleyen, eksiksiz bir günündeyse. Dün öyle bir gün değildi doğrusu.
BİR SAATLİK ŞAŞKINLIK
Dün Sergen Yalçın 57’de Ljajic’i çıkarırken Rosier’i sağ beke, Necip’i orta sahaya kaydırarak alışılmış düzenine döndü. Ama bir saatlik şaşkınlık ve yorgunluktan sonra yarım saat yetmedi maçı çevirmeye. Sergen Yalçın benzer bir hatayı Malatyaspor karşısında da ilk 45’te yapmış, ama 46’daki oyuncu değişikliği maçı çevirmeye yetmişti. Sanırım bu sefer de öyle olacağını düşündü. Ama 35 dakika yetmedi bu kez. Son bir parantezi de Rıdvan için açmak isterim. Ghezzal’in olmadığı bir günde Beşiktaş’ın alternatif hücum rotası olarak oynamasını beklerdim. Dün nedense onu da tercih etmedi Sergen Hoca.
Paylaş