Paylaş
Türkiye, kısa bir süre önce sabaha karşı yaşadığı büyük felaketle sarsılmış, 15 milyon vatandaşımız depremden doğrudan etkilenmişlerdi. Çeşitli kaynaklara göre 7,4’le 7,7 arasında bir şiddette olduğu açıklanan doğal afetin üzerinden henüz 10 gün geçmiş, arama-kurtarma çalışmaları hâlâ devam ediyordu. Avrupa’nın tümü acımızı paylaşıyordu ancak futbolun patronu UEFA, bu müsabakanın oynanması gerektiğine karar vermişti. Kimsenin futbol düşünecek ya da konuşacak hali yoktu elbette.
'ACINIZI PAYLAŞIYORUZ' PANKARTI
Sadece temsilcimiz değil, rakip takım yetkilileri de aynı görüşteydi. Öğleden sonra yurda gelen misafir sporcular depremle sarsılan ev sahibi halkın yaralarını sarmaya kendilerini adamış, maça “acınızı paylaşıyoruz” pankartıyla çıkmışlardı. Afetzede yardım hesabına 100 bin Avusturya şilini yatırmayı da ihmal etmediler. “Avusturya mı? Şilin mi?” dediğinizi duyar gibiyim. Zira yukarıda yazdıklarımın dünkü maçla alakalı olduğunu zannediyordunuz bu iki kelimeyi görene kadar... Oysa yazının buraya kadarki bölümü, 25 Ağustos 1999 günü Galatasaray’la Rapid Wien arasında oynanan Şampiyonlar Ligi ön eleme maçında yaşananlarla ilgiliydi. 17 Ağustos felaketinden kısa bir süre sonra oynanan o müsabaka günü de hissedilenler, konuşulanlar, acılar, gözyaşları, ne yazık ki hepsi bugünle aynıydı. Takvimler 23 yıl ileriye sardı, ama maalesef hiç ilerleyemedik.
DEPREM DEĞİL HIRSIZLIK ÖLDÜRÜR
O gün yaklaşık 20 bin, bugün de 35 bin yurttaşımızı deprem değil, ihmal öldürdü. Sokakta silah ya da uyuşturucu madde satmakla, inşasında deniz kumu kullandığınız daireyi satmak aynı şey. İkisi de taammüden cinayet. 1999 depremi sonrasında Düzce Ersoy Apartmanı’nda 36 kişi hayatını kaybetti, dava zaman aşımına uğradı. Ömür Hastanesi’nde 11 kaybımız vardı, dava zaman aşımına uğradı. Yalova Ceylankent Sitesi 98, Kocaeli Ubay Apartmanı 58 vatandaşımıza mezar oldu. Müteahhitlerin aldığı cezalar ertelendi. Deprem öldürmez, adaletsizlik öldürür. Deprem öldürmez, hırsızlık öldürür. Acımız çok büyük. Ulusumuzun başı sağ olsun.
Paylaş