Paylaş
ALMANYA’nın ilk 2 maçta yaşadığı sıkıntılar, Löw’ün tercihleriyle ilişkili... Belki de en yetenekli Alman futbolcu Sane, turnuvayı evinden izliyor. Goretzka’nın, ilk maçta Kroos ve Khedira’nın arkasında olması anlaşılabilir. Ama ikinci maçta onun değil Rudy’nin başlaması enteresan. Ve bir başka önemli tercih de, tek kale oynanacağı belli olan bir maçta, ustalığı topu çerçeveye dürtmek olan Gomez’i değil, driplingçi Werner’i en uçta kullanmak...
Löw sanki bir Wenger’leşme sürecinde. Başarı yalnızlaştırıyor. Yalnızlık, müzakereye kapatıyor. Kroos bir frikikle hocasını ipten aldı; ama ilerleyen turlarda başarı için, Löw, taptığı bazı doğruları gözden geçirmeli.
Dün Moskova’daysa Belçika’nın karşısında zayıf bir rakip vardı doğrusu: Geriden pasla çıkmaya çalışan, başaramayan ve İngiltere önündeki sertliğinden çok uzak bir Tunus... Martinez’in elindeyse belki de kupanın en elastiki kadrosu var. Ama onun 3-4-2-1 tercihi bence birkaç sebeple verimlilikten uzak:
1- Verthonghen-Alderweireld ikilisinin yanına Boyata’yı eklemek gereksiz. Orada kullanılan bir ekstra stoper yüzünden Dembele (veya Fellaini) kenarda oturuyor.
2- Bu sebeple De Bruyne de merkezde görev yapıyor ve kaleye çok uzak kalıyor.
Elbette bu verimsizlikler, Panama ve Tunus önünde soruna yol açmadı. Ancak her takım çıkarken bu kadar top kaybetmeyecek, her takım sağda Meunier-Mertens-Lukaku-Hazard’ın hepsinin buluşmasına ve rahatlıkla üretmelerine izin vermeyecek. Belçika’nın bence maksimumu bu değil.
İNGİLTERE’NİN ÜÇLÜSÜ DOĞRU
Southgate, göreve geldiğinde, İngiltere üst üste 3. maçına 3. farklı hocayla çıkmaya hazırlanıyordu. Hodgson’la İzlanda, Allardyce’la Slovakya ve ardından Southgate’le Malta... Southgate’in yardımcısı Steve Holland’ın Guardian’dan Daniel Taylor’a aktardığına göre, üçlü savunmaya dönüş kararını çok önceden bir uçak sohbetinde almışlardı. Ama kısa vadede büyük revizyonlarla takımı sarsmama adına, o dönemi de klasik 4-2-3-1’le geçiştirdiler.
Bu turnuvada üçlü savunma kullanan birçok dev ekip var, İngiltere, Belçika ve Arjantin gibi. Benim görüşüm, en iyi dizilişin, eldeki oyuncu listesine en uygun diziliş olduğu yönünde. Elinizde iki tane hızlı ve yetenekli kenar oyuncusu varsa elbette 4-3-3 oynarsınız. Harika bir on numaranız varsa 4-2-3-1’i neden tercih etmeyesiniz? İngiltere’nin de diziliş seçimindeki başarı buradan geliyor. 3-3-2-2, ellerindeki oyuncu profiline son derece uygun.
BİLİMİN GÖSTERDİĞİ YOLDAN GİDİN
Şimdi siz bu yazıyı okurken, birileri size ‘rakamlara takılmayın’ diyecek. Bir Türk medyası yalanıdır bu. “Rakamlara bu kadar takılmayın” derler ısrarla. Hayır, o rakamlara takılın arkadaşlar. Bilime inanın.
Atatürk’ün şu muhteşem cümleleri her an kulağınıza küpe olsun: “Ben manevi miras olarak hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”
GÜNÜN SÜRPRİZ ADAYI
Maguire, Amsterdam’daki Hollanda hazırlık maçında sakatlanan Gomez’in yerine oyuna girdiğinde oradaydım. Ona tribünlerin güveni pek azdı. Herkesi mahcup etti, savunmanın en iyisi oldu, peri masalını sürdürüyor.
GÜNÜN YILDIZ ADAYI
Japonlar çalışkan santrfor üretmede gayet iyiler. Okazaki’yi zaten Premier Lig’de, Muto ve Osako’yu da Bundesliga’da hayranlıkla izliyoruz. Ama Osako, Dünya Kupası’nda başka bir saygı seviyesine ulaşacak gibi.
Sterling, teknik direktör Southgate’in (sağda) güvenini boşa çıkarmamak için mücadele edecek.
BASKI STERLING’İN ÜSTÜNDE
City performansını milli takıma yansıtamadı. Southgate ona güveniyor, Kane’in yanında ikinci santrfor olarak kullanıyor ama o bir türlü çerçeveyi bulamıyor. Rashford tehdidi üzerinde. Bugün oynarsa kendini göstermek zorunda.
BU DETAYA DİKKAT
Bu Dünya Kupası’nda özellikle iki futbolcu kilolarıyla dikkat çekiyor: Biri Quintero. Yeteneğiyle kilo fazlasını kapattı. Diğeri Krychowiak. Korkunç bir ilk maç oynadı. Ve bu turnuva bence onun için bitmiş olabilir.
Paylaş