Paylaş
Osmanlıspor da bence ligi daha yukarılarda bitirmesi gereken gayet kaliteli bir ekip. Ancak bu 3 ekibin bir başka ortak özelliği de “oynama arzuları”. Geride 9 kişiyle kapanan ve kontra atak arayan tipte takımlar değiller, bu Galatasaray’ın ekmeğine yağ sürdü aslında bir bakıma. Ligde Terim’li ilk 270 dakika hemen hemen aynı tonda geçti: Açık futbol. Giden-gelen maçlar. İki taraflı bolca pozisyon. Sonunda ön tarafta daha kaliteli olan Galatasaray’ın kazandığı 3 puanlar...
Dün de Osmanlıspor, Galatasaray’ın çok çok gerisinde bir top oynamadı, bolca pozisyon da buldular ama sezon başından beri halledemedikleri o büyük problemleri yine nüksetti. Son vuruşlarda felaket bir takım Osmanlı. Umar iyi bir çizgi oyuncusu olabilir ama son vuruşları bu derecede kötüyken onu santrfor kullanmak akılcı değil. Cikalleshi, Osmanlı kadrosundaki en kaliteli santrfor. Ve onun ne kadar duygusal iniş çıkışları olsa da, onda ısrar edilmeliydi. İrfan Buz, eğer Cikalleshi’ye 5 maç 450 dakika sabretse idi, karşılığını bolca gol olarak alma ihtimali yüksekti.
Osmanlı’nın gerçek bir santrforu olmayınca gol umudu tamamen Serdar Gürler’in sırtında. Geçtiğimiz hafta Kayseri’de ikinci yarıda Mendes, Latovlevici’yi darmadağın etmişti, bu kez sağ çizgide yıldız olma sırası Serdar Gürler’de idi. Galatasaray’ın bu maçtan sonra bence sol stoper Denayer’a ekstra prim vermesi gerek çünkü genç Belçikalı esas işi dışında Latovlevici’nin de bölgesini kapatabilmek için çılgınca savaştı dün gece.
Esasında bu öykünün simetriği karşı yarı sahada da vardı: Osmanlı’nın belki de en iyi oyuncusu Tiago Pinto eksik. Rodrigues dün gece sağ çizgide yedek sol bek Muhammed’e kâbus bir gece yaşattı. Son vuruşçular biraz daha becerikli olsalar Rodrigues maçı 5 asistle tamamlayabilirdi.
Maçın adamı: Tolga Ciğerci
Karcemarskas mucizevi toplar çıkardı. Denayer olağanüstü efor gösterdi. Rodrigues sağ çizgiyi koridora çevirdi ama bence maçın görünmez kahramanı Tolga idi. İlk devrede 4-2-3-1 oynayan Galatasaray, ikinci yarıda 4-1-4-1’e döndü ve tüm orta saha savunma yükü onun üzerindeydi. Elinden geleni yaptı bu konuda. Ayrıca 21’de Rodrigues’e, birinci golde de Yasin’e attığı paslar on numara. Bir altı numaranın bir on numara gibi paslar atmasını da takdir etmek gerek sanırım.
Maçın sorusu: Latovlevici’nin ıslıklanması
Bugün yine medyada aynı görüş tekrar edilecek muhtemelen: Serdar Gürler’in karşısında çaresiz kalan Latovlevici’yi taraftarın ıslıklamasını haksız bulacak herkes... Ben bu ıslık alerjisini anlayamıyorum futbolda. Taraftar sahaya yabancı madde atmıyor, küfür ya da hakaret etmiyor, sadece performansından memnun olmadığı oyuncuyu ıslıklıyor... Taraftar tepkisini daha medeni bir şekilde nasıl gösterebilir Allah aşkına? Fenerbahçe tribünleri Dirar’ı ıslıkladığında da aynı şeyi yazmıştım. Bu, son derece medeni bir tepki. Ve futbolun içinde var.
Maçın pozisyonu: Numan-Muslera
Sezonun en başarılı hakemlerinden Halil Umut Meler’in bence iki kritik hatası vardı dün gece: Biri, 27’de Numan-Muslera pozisyonunda çaldığı faul. Numan’ın şarjı nizami idi. Artık altıpasta kaleci dokunulmazlığı diye bir kural yok. Net bir goldü Numan’ınki... Meler’in ikinci hatası da 49’da Tolga’nın omzuyla aldığı topa çaldığı düdüktü. Eğer Serdar’ın frikiği gol olsaydı idi çok tartışılırdı bu pozisyon...
Paylaş