Paylaş
Video hakem uygulaması, kuşkusuz bir futbol devrimi. Oyunun daha âdil ve daha güvenilir olması için atılmış olağanüstü bir adım. FIFA cesur davrandı, Dünya Kupası’nda muazzam bir, “VAR demosu” yaptı. Bütün dünya kamuoyunun kafasındaki şüpheleri yok ettiler bu hamleyle...
Peşinden TFF de cesur bir adım attı; bu uygulamayı Türkiye Kupası’nda son turlarda bir sezon daha test edelim demedi, doğrudan Süper Lig’de başlatma kararı aldı. Benim VAR’ın futboldaki yeriyle ilgili en ufak bir şüphem yok, hatta yıllar sonra geriye dönüp, “maçlar, video asistan hakemsiz nasıl yönetiliyormuş ki?” diyeceğimiz kanaatindeyim.
Ancak Süper Lig’in kendi özgü hususiyetleri nedeniyle uygulamada bazı sıkıntılar çıkabileceğini de hissediyorum.
Bizde yaşanabilecek bir numaralı sıkıntı, futbolcu mobbingi. Hakemlerin, birinci maçın birinci dakikasından itibaren bu mobbingin önünü şiddetle kesmeleri gerek. VAR kullanılması konusunda baskı yapan sporcuya tereddütsüz sarı kart gösterilmeli.
Muhtemel bir başka sıkıntı da, kenardaki antrenörlerin, kulüp görevlilerinin mobbing ihtimali. Özellikle de hakemlerin pozisyon tekrarlarını izleyeceği monitör, şeref tribünü tarafında olursa, bu mobbinge nasıl karşı konulacak? Türkiye’nin her yerinde hakemlere pozisyon tekrarlarını sağlıklı izleme fırsatı oluşturabilecek miyiz? Acaba hakemleri biraz daha rahat ettirme adına monitörleri şeref tribünü tarafına değil de, karşı tarafa mı yerleştirmeli? TFF ve kulüpler, bu konuda da bir beyin jimnastiği yapmalılar muhakkak...
ARDA KARDEŞLER’İN KARARI
Biz VAR konusunu tartışaduralım, MHK çeşitli seviyede müsabakalarda çevrimiçi/çevrimdışı onlarca test yapıyor bir yandan. Şu ana kadar çeşitli seviyelerde 178 maçta test yapmışlar, bu harika bir sayı...
Test yapılan maçlardan biri de, geçtiğimiz haftaki Fenerbahçe-Feyenoord müsabakasıydı. Orta hakem Arda Kardeşler’di, video hakem odasında Halis Özkahya ve Yusuf Namoğlu vardı.
Maçın son anlarında Kardeşler bence hafif bir itmeye bir penaltı kararı verdi; ben de VAR masasından bir uyarı gelip gelmediğini merak ettiğimi dile getirdim.
Pozisyonda yüksekten inen bir topa Vilhena müdahale edecekken Dirar’dan bir temas geldi; bence faul için yeterli değildi. Ancak hakem Arda Kardeşler, o maçtaki üçüncü penaltı kararında da hiç beklemedi ve bir VAR yardımı ihtiyacı duymadan penaltıyı attırdı.
Bu bir hazırlık maçıydı, pozisyonun neticesi tamamen önemsiz. Benim burada ilgilendiğim kavramsal bir mesele. Çünkü sonuçta ligde benzer pozisyonlar olduğunda ne yaşanacağını merak ediyorum.
NAMOĞLU’NDAN AÇIKLAMA
Sayın Namoğlu aradı ve şöyle bir bilgi verdi pozisyonla ilgili: Hakeme, “Ne gördün” diye sorduk. O da “Bir itme var” dedi. Hakem bizimle aynı şeyi gördüğü için müdahale şansımız yok. Ancak, “Net bir hata”da devreye girmemiz gerek.
Zihnim beni ister istemez, Brezilya-Meksika maçındaki Neymar-Gonzalez pozisyonuna götürdü. Kuipers önce penaltı kararı vermiş, sonra VAR masasının, “Tekrar izle” tavsiyesiyle tutmayı yetersiz bulup kararından vazgeçmişti.
Bire bir aynı pozisyon. Birindeki VAR masası, “Yetkimiz var, tekrar izle” diyor. Diğer VAR masası, “Yetkimiz yok” diyor. Benim kafam karıştı doğrusu...
HAFTANIN SPORCUSU
Gururumuz Mete Gazoz’la sohbet fırsatı buldum. BESYO öğrencisi, vizyoner bir genç. Hedefini sordum, “Spor psikolojisine yönelmeyi düşünüyorum, çünkü işin anahtarı orada” dedi bana. “Adam gibi adamcı”lardan sonra insan bir
duygulanıyor ister istemez.
HAFTANIN GURURU
Ali Koç ve Fikret Orman’ın karşılıklı övgü dolu açıklamaları... 13 yıllık meslek hayatımın tümü Aziz Yıldırım’ın tetiklediği kavgacı dile şahitlik ederek geçti. Bugünlerde 4 büyük takımın üslubunu izleyince, bir derin nefes alıyoruz doğrusu.
Paylaş