Paylaş
Dün akşam Kadıköy’de gayet iyi mücadele ettiler, çabalarına-isteklerine diyecek yok. Ama kaliteleri, değil şampiyonluk yarışçısı Fenerbahçe’ye, ligde başka herhangi bir takıma puan kaybettirebilecek düzeyde değil şu anda.
Belli ki Karabükspor’un bu durumu, Fenerbahçeli futbolcuları da rahatlatmıştı. Dün Kadıköy’de ilk yarıda maça giremediler adeta. 45 dakika bir kör dövüşü yaşandı; tam 18 faul, uzun vurulan manasız toplar, üst üste üç pas yapılamayan bir ilk yarı... Alper Ulusoy ilk yarıyı 48 değil 148 dakika oynatsa gol olmayacak, hatta belki pozisyon bile yaşanmayacak garip bir oyun vardı sahada.
Maçın ikinci yarısı başlarken oyuna giren Valbuena’yı ben Mayıs sonunda Aykut Kocaman’ın ağzından dinleme şansı bulmuştum… “Valbuena’yı kadromda görmek istiyorum, çünkü onda benim çok sevdiğim bir şey var” demişti Aykut Hoca. “Hiç vazgeçmiyor. Yenilgiyi kabullenmiyor. Maç ayırmıyor. Onun bu özelliklerini Fenerbahçe’de de yansıtmasını umuyorum”
Yansıttı da... 46’da oyuna girdi, süper bir gol attı, Mehmet’e de attırdı ama esas katkısı takımın üstündeki ölü toprağını silkelemesiydi. Valbuena işini çok seviyor, mesleğine çok saygı duyuyor. Onu da özel kılan şey bu zaten.
Dün Fenerbahçe kazanırken sanırım sahayı canı sıkkın terk eden tek adam, ıslıklanan Mehmet’ti... Ben hiçbir zaman ıslıklı protestonun karşısında olmadım; küfür yoksa, hakaret yoksa, yabancı cisim vs. yoksa taraftar ıslıkla, beyaz mendille elbette gösterebilir tepkisini. Ancak dün tribündeki Fenerbahçeliler şunu unutmamalı: Mehmet, silah zoruyla oynamıyor bu takımda! Onu Souza’yla beraber orta ikilide tercih eden kişi, Aykut Kocaman... Forma verilen Mehmet de sahada elinden geleni yapıyor, bazı zamanlar onun elinden gelenler taraftarı memnun etmiyor. Ama Mehmet çalışıyor, çabalıyor, eksik koşmuyor, bu kesin...
Paylaş