Paylaş
Dün Ali Sami Yen’deki ilk yarının ardından ortaya çıkan istatistikler, uzun zamandır görmediğimiz cinstendi: Galatasaray tek bir devrede 19 şut atmış, 3,20 şut beklentisi yaratmış, rakip ceza alanında tam 43 kez topla buluşmuştu. Bu atak sürekliliğinin/yoğunluğun sonucu olarak da 3-0’la gitti zaten soyunma odasına.
İkinci devrede zaman zaman vitesi küçültseler de maçın öyküsü değişmedi. Galatasaray topa hep sahip olurken, Hatayspor tamamen hızlı çıkış fırsatları kolladı. Dolayısıyla da oyun Galatasaray için tamamen bir “atak tamamlama sporu”na dönüştü.
EL KAABi-MUSLERA RULETi
Sarı kırmızılılar sürekli atak geliştiriyorlar, sürekli deneme yapıyorlar. Atağı bir şekilde golle, autla, kornerle, taçla, faulle her neyle olursa tamamlarlarsa sorun yaşamıyorlar. Atağı tamamlayamadıklarında el Aabid’le Ruben’e geçiyor. Hatay onlarla karşı alana çok hızlı geçiyor ve sarı kırmızılıları eksik yakalıyor. Ancak o noktada da El Kaabi-Muslera ruleti oynanıyor ve hep kazanan taraf Uruguaylı kaleci oluyor.
O VURUŞLARIN BiR ANLAMI VARDI
Galatasaray’ın dün bu “atak tamamlama” testini başarıyla verdiğinin de özellikle birkaç pozisyonla altını çizmek gerek: Dün 30’da Dubois korner dönüşü sarsak bir şut attı mesela. Çok uzaklardan auta gitti top. 34’te de benzer bir şutu Sacha Boey vurdu. Belki tribünler bu kötü şutları çok fazla takdir etmediler ama o sarsak vuruşların bir anlamı vardı:
AMAÇ HER ATAĞI TAMAMLAMAK
Boey ve Dubois o vuruşları yapıp topu kaleye yönlendirmezlerse dönüşünün tehlikeli olacağını biliyorlardı. Buna hafta içinde ekipçe kafa yormuşlar, dün mümkün olduğu kadar yarım atak bırakmamaya çalıştılar. Her atağı tamamlamaktı amaçları.
Tabii ki bir parantezi de dün başarıyla tamamlanan atakların başrolündeki Icardi’ye açmak gerekiyor. İcardi’nin sakinliği, telaşsızlığı ona dün de birçok pozisyonda avantaj sağladı; o da bunların her birinde arkadaşlarına fırsatlar yarattı. Kerem’le gelen birinci golde havayı karıştıran oydu. Mata’nın ilk golünde sola oyunu açtı, ikinci goldeki şut ondandı. Dün adeta bir profesör gibi okudu oyunu. Ve o belirledi aslında tabelayı.
Paylaş