Paylaş
Bundan 14 ay önce, 19 Aralık 2016 günü Fenerbahçe Kadıköy’de Gençlerbirliği’ni 3-0 yenmiş ama belki de tüm sezonun en şanslı sonucunu almıştı. O gün Fenerbahçe’nin oyunu korkunçtu, Gençlerbirliği harika futbol oynamış ama Volkan’ın kalede devleşmesiyle sonuca gidememişti. Skorun performansı hiç yansıtmadığı bir gündü o gün.
Yine aynı iki takım arasında Kadıköy’de dün gece oynanan ilk devre de oyunla sonucun hiç örtüşmediği bir başka garip 45 dakikaydı gerçekten. Aykut Kocaman belki de sezon başından beri en doğru 11 ve en doğru dizilişle sahaya çıktı. Takımı belki de sezonun en iyi 45 dakikasını oynadı ama soyunma odasına mağlup girdi.
Fenerbahçe dün çok şanslı sayılmazdı; direkten dönen 2 topları, değerlendiremedikleri birkaç da net pozisyonları vardı. Ancak sonucu alamamalarına rağmen, Fenerbahçe taraftarının bu sezon kazanılan birçok maça göre daha mutlu gittiklerini düşünüyorum eve. Çünkü Fenerbahçe bir büyük takım. Bir büyük takımın taraftarının beklentisi iyi futboldur. İyi futbol, iyi futbolcuyla oynanır. Yani Valbuena’yla, Soldado’yla, sağlıklıysa Giuliano’yla... Sadece koşan adamlarla iyi futbol oynansaydı, Jamaika dünyanın bir numaralı futbol ülkesi olurdu, öyle değil mi?
Fenerbahçe dün 2 puan kaybetti ama bence birkaç da ders çıkardı bu maçtan:
1- Valbuena, bu takımın en özel oyuncusu. O olduğunda bu takım, büyük bir takıma benziyor.
2- Kocaman’ın yerinde olsam Isla’nın sağ çizgiye inip görerek yerden içeriye attığı paslardan bir CD yaptırır, Hasan-İsmail-Şener’e ev ödevi olarak veririm.
3- Bu takımın bir iletişim sorunu var. Sanki bir biçimde daha çok vakit geçirip, daha çok konuşmaları gerek.
4- Eljif Elmas, büyük takım oyuncusu. Aatıf’ın-Dirar’ın dakikalarından birazını bu çocuğa vermek gerek.
MAÇIN ADAMI: OĞUZ KAĞAN
HOPF istikrarlı çizgisini sürdürdü. Dirar hatasını iyi bir geri dönüşle telafi etti. Ama 18 yaşındaki Oğuz Kağan’ın cüreti ve öne oynama isteği gerçekten heyecan verici.
Paylaş