Paylaş
Jesus ilk kez ana plan olarak klasik 4-1-3- 2’nin dışına çıktı. Takımını 3’lü savunma ve 3’lü hücumla sahaya çıkardı. Bunun iki nedeni olabilir: Zayıf bir ihtimalle, rakibinin de üçlü savunma ve Tabakovic’siz üçlü hücum tercihi olduğu bilgisini alınca vermiş olabilir bu kararı. Ama daha güçlü olan ihtimal, Ağustos’ta sekiz maç oynayan takımını döndürmek, yeni oyuncular kazanmak. Ve farklı dizilişleri oynama kabiliyetine kavuşmak.
DAHA BÜYÜK RİSKİ SEÇTİ
Elbette, santra itibariyle 3-4-3’ün riskli bir tercih olduğunu kabul edelim. Eğer Avusturya’dan kötü bir sonuçla dönülseydi de büyük ihtimalle tüm spor kamuoyu Jesus’u aldığı bu risk nedeniyle eleştirecektik. Zira Kasımpaşa maçında yakalanan ana plan başarılıydı, o 11’e iki-üç rötuş yaparak pekala daha az risk alabilirdi Viyana’da. Ancak Jesus daha büyük riski almayı tercih etti. Alioski, Lemos, İsmail gibi sürpriz oyuncularla kurduğu 3-4-3’ü denedi Avusturya’da.
KING BULDOZER GİBİYDİ
Elbette takım kaliteleri arasındaki uçurumu da dikkate alıyorum, ancak Fenerbahçe’nin taktiksel olarak 3-4-3 konusunda da sınıfı geçtiğini söyleyebilirim. Austria Wien mütevazı bir kadroyla mücadele ediyor. Geçen sezon takımın yarısını kaybettiler, üstelik puan ve para cezası da aldılar. Dün ilk 11’de 20 yaş altı 4 oyuncuyla çıktılar sahaya. Ama dinamikler. Coşkulular. İştahlı bir top oynadılar. Fenerbahçe’yse genç ve enerjik rakibine karşı olgun bir tavır ortaya koydu. Orta sahada İsmail ve Crespo’nun kazandığı toplarla Rossi ve King’in koşu yollarını beslediler ana plan olarak. 60 dakika sahada kalabilen King buldozer gibiydi. Kasımpaşa maçında bıraktığı yerden devam etti öldürücü sprintlerine
LEMOS ENDİŞE VERİYOR
King, Rossi, İsmail ve Crespo gibi iyilerin yanına Alioski’yi de yazabiliriz. Fiziksel durumu iyi. Savunma üçlüsündeyse özellikle Lemos endişe veren bir futbol oynadı. 48’de taca bırakabilecekken rakibine hediye ettiği top akıl almaz bir hataydı mesela. Jesus’un Lemos konusunda çok ısrar edeceğini sanmıyorum doğrusu.
Paylaş